bugün

doğru olmayandır. hülasa; oylar orantılı değildir.

"platon" demokrasi kavramını sert eleştirirken ''demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır der. eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. halk övülmeyi sever. onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir. demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar.'' tezini savunmuştur.
Profesörün 2 Nüfus Cüzdanı mı var mış ki ? Çobanın ki 1 oy sayılırken onunki 2 sayılacak mış?

ha Profesörün, 2 ayrı ülkede vatandaşlığı olabilir. 2. oyu da bi zahmet gitsin diğer vatandaşı olduğu ülkede kullanıversin.
profesörün oy verdiği partinin heykel yapmaktan başka bir icraat yapmaması, çobanın oy verdiği partinin ise heykelcilerin hayal bile edemeği icraatları başarması ile çelişir.
ikinci bi Aysun Kayacı vakası.
Bu bir kenara da düşünsenize: ben oy kullanacağım ve sizin oyunuzla aynı etkiye sahip olacak. Vay iq, şaka falan olmalı bu. Bu yüzden oy kullanmıyorum.
okulda geçen her yıl bir oy olmalı. ayette geçen "allahım içimizdeki bir kaç beyinsiz yüzünden bizi helak mı edeceksin" durumu, akp'ye oy veren cahil beyinsiz takımı gibi durumlar kast edilerek söylenmiştir. bu kısır döngüden çıkış yolu akıldır, bilimdir. cahillerin oyu minimize edilmelidir.
http://www.youtube.com/watch?v=LWB2rDUjHes
Derste de değinmiştik bu konuya. Sahsimca esit degildir. Bi profesorin bilgisiyle cobaninki ayni mi? Ha ayni olurlar o zaman diyemem esit degil diye.
Demokrasinin bugıdır.
profesörde aynı ülkede yaşıyor çobanda. ikisi de aynı haklara sahipse neden yönetimi seçende aynı derecede söz hakkına sahip olmasın?

Tahsil cehaleti alır eşeklik baki kalır demişler. Okuyup cahil kalanlar hiç oy kullanmasın o zaman.
başlık konusu eleştiriye katılmakla beraber..

akademik camiada ki çobanları gördüğünüzde şaşırırsınız..

bu devlet sınırları içerisinde akademisten sıfatını hakedebilecek insan sayısı abartılı bir anlatımla bir elin parmaklarını geçmez..

problem şu ki, cahil, kültürsüz ve zayıf lisans öğrencisine caka satmak çok kolaydır..

korku imparatorluğunun en acımasızca hüküm sürdüğü alanlardan birisi de üniversitedir çünkü..

eleştirilemez ve sorgulanamazlardır..
güncel tartışmadan ayrı olarak demek istiyorum ki; bir kimsenin akademisyen olması,onun verdiği oyun otomatikman "daha değerli olduğu" sonucunu vermemektedir. bir çok akademisyen çok basit gibi görünen konularda yanlış kararlar verebilmekte, kariyer olarak akademisyenlerin altında bir düzeyde yer alan insanların bile yapmayacağı hataları yapmaktadır..

güneydoğudaki ilçelerde sözüm ona devletin zulüm yaptığını iddia edip bildiriye imza atan akademisyenler örneğin. bu akademisyenlerin bildirisi akli ve vicdani değerlemeden uzak bir bildiridir.

bir akademisyenin yahut x bir kişinin verdiği oyun değerli olup olmaması, o oyu vermesine sebep olacak gerekçe/gerekçelerin ne kadar sağlam temellere dayanmasıyla ölçülebilir şahsımca.
Çoban neyse de Nihat Doğan, Niran Ünsal, Uğur ışılak gibilerle aynı olmasın bari...
çobanı çorba okudum... gerçi bazı insanların zekası çorba kadar bile değil de neyse. demokrasi bu. "köylü, milletin efendisidir." bu sözü ne çabuk unuttunuz?
kimi proflar var tek uluslararası makalesi yok veya özgün değil bir yere yamanarak prof oluyor egosu götünü burnuna yaklaştırmış. o sahtekar yerine aklı başında çobanın oyu daha değerli olmalı.
aynı olmaması gereken durumdur, demokrasi; siyasi denetimi halkın hür vicdanıyla seçmesi, demektir. hümanist biri olarak, çobanı kesinlikle küçümsemiyorum, ben burda ki '' çoban'' kelimesi ni bir meslek olarak değil de cahil insanlar için söylenen bir benzetme olarak ele alıyorum, ya da her hangi bir tarikatın üyesi olan kişileri de bu kategoriye alarak değerlendiriyorum.
köyde ki çoban ağa sına veya bu konuda bilgisi olana danışıyor oy kullanmadan önce. çünkü şehir de yaşayan insanların faydalandığı teknoloji yi dağlarda çobanlık yapan bir kişi sizin kadar kullanamaz. zaten lise ve üniversite okumuş olsa dağda çoban olmazdı. yani oy kullanmak için bir bilgiye ihtiyacınız var. şeyh inin sözünden çıkmayan bir mürit sizce özgür iradesini kullanıyor olabilirmi?
sonuç türkiye gibi olacaktır.
sizin gibi insancıklara demokrasi fazla.

beğenmeyen gitsin oligarklar ülkesinde yaşasın. Türkiye herkesin eşit olduğu demokratik, laik bi hukuk devleti.
Bu düşünce pozitif ayrımcılıktır. üstelik böyle düşünen birisi sadece çobana değil kendisine de hakaret etmektedir. Niye? Sosyal sınıfların genel itibariyle halk içindeki statü eşitliği ilkesine aykırı bu durum. Çobanı veya profu halktan ayrı tutamazsınız. Birine fazla paye verip diğerini alçaltırsanız Bu sefer başka sınıftan birisi de kalkar der ki o profun eğitim verdiği üniversiteyi ben kurdum, araziyi ben tahsis ettim, devlete vergisini ben ödedim, öğrencilerine ben burs verdim v.s. uzar gider. Bu sözün arkasındaki kinaye şu aslında, bu ülkenin okumamış insanlarıyla kendini eğitimli addeden kesimi bir olmasın. Tam olarak söylemeye çalıştıkları bu. iyi o zaman tamam. Madem bu memlekete sahip çıkacaksınız o halde niye en fazla yurtdışına kaçanlar hep beyin takımı? Yoksa bunların satın alınması daha mı kolay? Öyle ya imkanlar cazip gelmese niye yurtdışına kaçsınlar ki? Gerçekten yurtdışında akademik yüksek seviyede eğitim alıp geri gelen ve milletine bu topraklarda hizmet eden kaç cefakar vatanperver var? Bahaneleri de hazırdır onların. Devlet bize imkan sağlanadı. Naptın amerikada? Amerikaya hizmet ettin. Afferin.

Ha unutmadan, bu lafı söyleyen kişi de amerikada yaşıyor şu anda.
sonuç olarak ikiside millete hizmet eder o çoban hayvanları yetistirmezse profesör bok mu yiyecek. aç karna kafa çalışmıyor. ayrıca o çoban hayvanlarla ilgili çoğu profesörden daha bilgilidir.
Çünkü demokrasi bunu gerektirir. Hani o pislik ağzınızdan düşürmediğiniz demokrasi kavramı var ya hah işte onun temeli sınıfına sıfatına bakmaZsızın bireylerin eşit olmasıdır.
" demokrasi, geriye kalanlar hariç en kötü yönetim şeklidir" winston churchill
iyice araştırılması gereken bir sistemdir.
iş oya gelince herkes konuşur yok bilmem cahil cühela çobanla benim oyum bir mi diye. bak kardeş sen bu çoban sayesinde et yiyorsun, süt içiyorsun, yoğurt yiyorsun. bu çoban olmazsa yediğin döner bile boğazında kalır. o bir çoban. en azından bir kimliği, bir vasfı var. sen kimsin peki? ülkeyi varoş fikirleriyle kurtaracağını zanneden bir zavallı mı? kimin oy verip vermediğine takılacağınıza kime oy verip vermeyeceğiniz üzerinde kafa yorsanız şimdi bu ülke çok daha iyi yerlerde olurdu.
çobanlar sevsin sizi, sizden daha cok oy kullanmaya haklari var o cobanlarin.
nereden baktığınızla alakalıdır.

herkesin eşit oy hakkına sahip olması, siyasilerin bütün kesimlere hitap etmesini sağlamak, hepsinin hayat kalitesini yükseltmek zorunda bırakmak içindir.

bu köylü, şehirli, okumuş, cahil kesimin eşit yüzdelerle dağıldığı ülkelerde iş görüyor ama bizim gibi nüfus yoğunluğu avamdan oluşan toplumlarda koyun gütme işine dönüyor.

bu söylediklerim akp ile alakalı değil. chp, mhp ve hdp'de en az akp kadar koyun güdüyor bu ülkede.

bahçeli'ye, kılıçdaroğlu'na tahammül edip hala "halkın %50'si koyun" geyiği yapan gerizekalılar dönüp kendilerine baksın.