bugün

eski gelenek ve kuraldır önce tanımımı yazayım.

ikeada kavga etmek için sebeplerdir .

efenim... bir gün sevgili eşim, ben çalışırken beni aradı. hayatım başım çok ağrıyor dedi. (eşimde beyin tümörü vardı) merhume dünyalar güzeli, çok sıkışmadığı zaman şikayet etmez, yardım istemeyi sevmezdi. haliyle fırladım kolkuktan, direkt eve gittim. o yıllar bostancı'da oturuyorduk. eşimi aldım direkt hastanteye gittik. belli tetkikler ve tedavi sonucu sapasağlam hasteneden çıktık. e tabii işe geri dönmeyeceğim için ikea'a gidelim mi? sorusunu yönelttim kendisine.

(dip not: evli arkadaşlar... hanımla aranız mı kötü? bir problem mi var? direkt ikea'ya sürün! çünkü maydonoz saklama kabı filan alıp mutlu oluyorlar. inanın buna değer:)

neyse...

ikea'ya girdik. mesai saatlerinde boş olacağını düşündüğüm için açık otoparkta yer arıyoruz. birkaç tur aynı yerde dolandık ve arabayı her döndürdüğümde yaya olarak ilerleyen bir çifte rastladık. son turda adam yanlarından geçerken 'bammmm' diye arabanın üzerine vurdu.

hemen durdum!

eşime, sen arabada bekle diyerek indim.

adam çok iri abartmıyorum. ben 1.85 boyunda 90 kilo bir adamım. benden daha iri öyle düşünün. herif jason mamua mı ne boksa onun gibi...

ilk diyaloğum şudur: bak hanımlar yanımızda kavga etmeyelim.

bunu duyan goril, suratımı tutup sıkarak o zaman gidin dedi ve o sığıra sağlam bir asıldım.

yıkılmadı...

daha da sinirlenen sığır üzerime atladı ve boğuşmaya başladık.

ben sığırla boğuşurken az sonra havada uçan bir kişi görecekim.

sevgili eşim arabadan inmiş sen benim sevgilime... diyerek adama uçmuş, adamı itmeye çalışmış ancak kendisi geri sekmişti.

eşimi oradan uzaklaştıran ben artık ayıyla boğuşmaktan yorulmuş şu kavga bitse de sehpa ayağı kaydırmazı alsak derdine düşmüştüm.

ha bu arada karşımdaki şahıs o kadar kavga bilmezdi ki, yalnızca sıkızlama yöntemiyle bana saldırarak her yerimde çizikler bırakmıştı.

bunun kanıtını da ekte foto olarak koyuyorum.

neyse! çok uzatmadan...

her şey bitti biz ikea kapısına yöneldik. inanılmaz bir kahkaha sardı bizi. rahatlamış, stres atmış ve mutluyduk.

hiçbir şey almayarak 416 tl ödeyip oradan çıktık. hala o kapı üstü tutamacı ve taharet musluğu bilmemnecini kullanırım.

sonuç olarak; baş ağrısı ile gittiğimiz hasteden, kavga ederek çıktığımız ikea günlerini özlerim ve hiçbir şeye değişmem. siz de öyle yapın. güzel anılar biriktirin sonra çok lazım oluyor.

sincerely...

foto finish ile gelen edit:

fotoyu yükleyemiyorum hata veriyor. illa isteyen olursa direkt atar ya da aynı kavgayı ederim!

sevgiler...
Erkek girmek istemez. Kadın zorla içeri sokar. Çıkışı bulmaları 2 saat sürmüştür.

Bundan güzel sebep mi var.
“Beni bu labirente neden soktun“ diyerek ayak izi takip eden eşle Kavga edilir Kısa yollarından habersiz ikea’nin.
Piçtirdin gül, verdim şukunu!
Samimi bir arkadaşımla Bursa'da Terminalin oradaki ikea'ya gitmiştim.
Hayatımda ilk kez ikea'ya girme maceramdı. Gittik restoran kısmına. Bir baktım bardağa para veriyormuşuz. Ben ilkin anlamadım. Kısaca örneğin bardağa 5 TL veriyorsunuz kola fanta ve gazozdan sınırsız içme hakkınız oluyor. 2 bardak kola 1 bardak sprite içtim. Sonra arkadaşa dedim ki "1 bardak da sıcak çikolata içelim.". Bana dediki "Bizimki soğuk içecekler bardağı, sıcak içemezsin" Yani kahve çay falan içmek için ayrıca para vercekmişim. Dinlemedim tabi. Gittim kahvemi aldım, başladım zıkkımlanmaya.
O esnada arkadaş beni kıskandı (çok çekingen biridir bu arada). O da kahve doldurmaya gitti. Temizlikçi kadının da oradan geçeceği tutmuş. Bizim arkadaşı uyardı. Ben de sinirlendim başladım temizlikçiyle tartışmaya. "Vicdanınız rahat mı? Bir bardak kahvenin lafını yapıyorsunuz. Sizin yüzünüzden arkadaşım kıpkırmızı oldu" falan demişim.
Sonuç olarak ben kahvemi içmiştim. Arkadaşım hem kahve içemedi hem de kıpkırmızı olarak oradan ayrılmıştı. Sonra iyi gülmüştük tabi.
Karısına bakılmasıdır açık ara.
(bkz: karı değil kadın)

bkz: karısı değil eş