bugün

çanakkale savaşları

savaşları, çünkü: kara muharebeleri var, deniz muharebeleri var. çanakkale savaşı kafadan hatalı bir kullanım olurdu.

objektif bir yazı olacak. beklediğiniz övgüleri bu yazıda bulamayabilirsiniz. bu yazı size dayattırılan bazı şeyleri de yıkabilir bu yüzden dikkatli okumanızı tavsiye diyorum veyahut hikayeci tarih anlayışı seviyorsanız direk olarak okumayı bırakabilirsiniz. yazıda yanlış bilinenlere değineceğim. her şeye değinseydim bir kitap yazmam gerekirdi.

savaşın muhattapları ile anlatmaya başlayacağım ilk olarak liman von sanders. muhakkak ki çanakkale savaşları için, en yeteneksiz gösterilen, en etkisiz olduğu düşünülen kişi.
ben bu adamın yeteneksizliğinden bahseden tarihçinin objektifliğinden, haliyle tarihçiliğinden şüphe ederim. bir de benden dinleyin;

liman von sander, sadece cephede değil; fikirsel alanda da büyük uğraşlar verdi. almanya ile yapılan anlaşmalar sonucu, almayadan osmanlı' ya gönderilecek olan subay, rütbesinden bir kademe üstte görev yapacak idi. osmanlıy' a albay rütbesi ile giriş yaptığında osmanlı da bir general rütbesine sahip oldu. donanmanın başında bulunan ingiliz ve jandarma kuvvetlerinin başında bulunan fransız ayriyetten kara gücünü elinde bulunduran ruslar alman komutasına karşı çıkıyor. bu durumda liman von sanders' in rütbesi almanya' da generalliğe yükseltiliyor. böylece osmanlı' da bu rütbenin bir üstü olmadığından tüm orduları yönetme yetkisine kavuşuyor. böylece kendisine verilen yönetilmesi imkansız bir ordu ile baş başa kalıyor.
ordunun üstleri böyle iken, bir de savaşacak erler yöntilecek subayların durumu var; askerlik hakkında hiç bir fikri olmayanlar, savaş karşıtı olanlar, farklı etnik kökenlerden savaşma isteği adına hiç bir taşımayanlar(özellikle araplar), ve daha binbir türlü askeri vasfı bulunmayan askeri tertip ve disipline etmiş, çanakkala cephesini kazanan, kurtuluş savaşına temel olacak insanların içinde bulunduğu orduyu yaratmıştır. *

uğraştığı bir diğer nokta ise enver paşanın hayalleridir. birinci dünya savaşı öncesi enver paşa; alman komutanlıklarına savaş taktiğini şu şekilde açıklıyor; ruslar doğu cephesinde yenilince ilerleme devam edecek, diğer türkilere ulaşılacak, önceden iran, suriye ve mısır' a gönderdiği ajanlar ile müslüman halkı örgütleyecek; cihad ilan ederek; ingiliz ve fransız kuvvetlerini etkisiz hale getirecektir.
enver paşa' nın bu planına karşılık liman amca istihbarat verileri takibinde çanakkale' ye yapılacak olan taaruzu biliyor, ordu' nun bir kısmının buraya kaydırılmasını sağlıyor ve buradaki kuvvetlerin başına geçiyor. enver paşa' nın savaş planı için ihtiyaç duyulan ordunun bu olmadığını herkesten daha iyi biliyor bu yüzden orduyu düzeltme işini devralarak ordu vasfına sahip askerler yaratıyor.
liman amcanın osmanlıya etkisi bununla da sınırlı kalmıyor. mustafa kemal' e güvenerek yedek tuttuğu tümenin komutanı iken; enver paşa' ya karşı korumuş, rütbesi elvermediği halde onu anafartalar komutanlığına getirerek mustafa kemal' in savaşta büyük rol oynamasındaki en önemli isim olmuştur. ayrıca kendisi' ni disiplinize edip yarattığı ordunun koordinasyonunu en üstün seviyede yapmış, yedek tuttuğu kuvvetleri gerekli yerlere en hızlı ve en etkili biçimde transfer etmiş. kayıp sayısı ve destek kuvvet sayısının fazlalığına bakarak bunun savaşın gidişatı açısından ne kadar önemli olduğunu anlayabilirsiniz. 6 tümenle başlayan savaş 22 tümen ile sona eriyor.

ayrıca hata olarak değerlendirilen düşmanları çıkarma noktasının gerisinde karşılama planı var. bu plan akıllıca, alman askeri stratejisine uygun bir plan idi. atatürk' ün önerdiği belli noktaların savunulması ise tamamen içgüdülere dayanan bir kumar idi. eğer düşmanlar atatürk' ün tahmin ettiği yerler yerine daha geniş bir alandan çıkartma yapsa idi. bu sefer atatürk' ün ne kadar büyük bir yanlış yaptığını, falcı gibi savaş yönettiğini, liman amcanın ne kadar iyi bir komutan olduğunu söyleyip duruyor olurduk. olayı incelerken tüm ihtimalleri göz önüne almak gerek. son olarak;deniz muharebelerinde büyük çıkartma öncesi düşmanların 3 gemisinin battığı desteksiz bir bombardıman süreci var. bu süreçten yaklaşık 3,5 hafta sonra çok daha geniş çaplı, çıkartma destekli bir çıkartma yapılıyor. liman amca' nın 3,5 hafta içinde tüm tümenleri hazır hale getirip konuşlandırması takdire şayan bir olay.

neyse liman amca hakkında sözlerim bu kadar, savaşın komutanı olduğu için ve çok yanlış tanındığı için bu kadar fazla değindim.

geleyim ikinci yanlış bilinen hususa savaştaki şehit sayısı. iki yüz elli bin şehit verildiği iddiası var. kesin bir bilgi olmamakla birlikte beş bin hata payı şehit sayısı ancak 55 bin de kalıyor.
bu 250 bin şehit vakasının vuku bulmasındaki etken o zamanki kayıp anlayışı ile zamanımız koşullarında ki kayıp anlaşıyı farkı. o zamanlarda kayıtlara geçen kayıplar sadece ölenler değil idi; savaştan kaçanlar, kayıplar, yaralılar yani cephe de bulunma işlevini kaybetmiş herkes kayıp dahilinde sayılıyor idi.
verilere göre kayıplar şu sayılar ile açıklanabiliyor; savaşta osmanlı tarafından yüz bin kişi yaralanıyor, yirmi bir bin kişi hastalıktan ölüyor, altmış dört bin kişi savaştan kaçıyor, 10 bin kişi kayboluyor ve son olarak 55 bin kişi savaşta çatışarak ölüyor yani dini deyimi ele almak gerekirse şehit oluyor. anzak tarafının verdiği kayıp ise yaygın sanrının aksine üç yüz bin değil, iki yüz on üç bin.

bu sanrıyı da açıkladıktan sonra değinmek istediğim ilk nokta emperyalizm' e karşı verilmiş ilk savaş olarak nitelendirilmesi. 1. dünya savaşı toptan emperyalistler arası bir savaş özelliği gösteriyor. bu durumda emperyalistler arasındaki bir savaşta açılan bir cephenin emperyalizm' e karşı açılma ihtimali var mıdır? emperyalizme vurulan ilk ve en büyük darbedir diyen tarihçinin sokağa çıkacak yüzü var mıdır?
çanakkale de diğer tüm cepheler gibi emperyalizm' e dayalı bir cephedir.

almanların savaşa katıkısı, liman von sanders ile sınırlı değil tabiki. deniz muharebesinin kazanılması türkler için almanların çizdiği yolun sonuna kadar gidilmesi başarısıdır. şöyle açıklayayım:
çanakkale' ye yapılacak olan çıkartmanın istihbaratını alan almanlar, çanakkale savaşının başında bulunan komutan bir alman, boğazları inceleyip mevziileri belirleyen, mevzilere uygun top döken, bu topları gerekli mevzilere yerleştiren, plan aşamasını gerçekleştiren yine almanlar.
siz kıçı kırık bir mayın gemisinin döktüğü bir kaç mayınla savaş kazanılacağına inanan uygurlardan mısınız? oysaki bu sadece bir efsanedir. bu savaşın kazanılması düşman donanması menzili dışında kalan topçu birlikleridir ki yukarıda bu topları kimin yerleştirdiğinden, kimin döktüğünden, menzillerini kimin ayarladığından bahsetmiş idim.

ingilizlerin elini kolunu sallaya sallaya arıburnuna çıktığı iddiası var. fakat bu olay böyle gerçekleşmedi yani çıkartma yapan ingiliz kuvetleri genel sanrının aksine direkt olarak atatürk ile karşılaşmadı. atatürk' ün komutasındaki yedek birlik mevziiye yamulmuyorsam 9-10 kilometrelik uzaklıkta bir yerde tutulmakta idi.
hikayeci tarihanlayışının yok saydığı albay ali sami' nin yönettiği 9. bölük çıkarmayı ilk karşılayan bölük idi.
bu insanlarda 57. alaydakiler gibi hayatlarını kaybediyorlar, albay ali sami de yarbay mustafa kemal kadar büyük bir cesaret ve inançla savaşıyor. düşman' ın gücü karşısında karşı koyamayacağını anlayan 9. bölük, yedek kuvvetten yardım istiyor. bunun üstüne de atatürk birlikleriyle çıkartma cephesine geliyor.
yani atatürk' e gökten vahi inmiyor. oralarda bir şeyler oluyordur deyip at koşturmuyor. kendisinden istenen yardım üzerine birliğini cepheye sürüyor. yani emir üzerine cepheye geliyor kendi insiyatifinden doğa üstü güçlerinden bahsetmek saçma olur. tarih bu bir bilim, dede masalı değil. mustafa kemal' in insiyatifi ise liman amcanın harekete geçmene izin veriyorum sözünü beklemeden harekete geçmesi üzerine kurulu.

bunlara ek olarak birde 57. alayın tümünün "ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum" hitabesinden sonra şehit olduğu iddiası mevcut elimizde. olay şöyle cereyan ediyor. mustafa kemal yönetimindeki birlik conk bayırını kaybediyor. haliyle hasar alıyor zira conk bayırını kaybeden birlikler cephede göreve devam ediyor. bölükten çok büyük bir kısım tifüsten ölüyor. kaçanlarda mevcut. zira tarihin doğru kısmı 57. alayın tümünün o cephede hayatını kaybettiğidir. emir sonrası ölüm hatalı bir bilgi.

bunun üstüne söyleyeceklerim tabi bununla sınırlı değil. sanılanın aksine düşman bu emirden sonra denize dökülmüyor, aylar süren bir mevzi savaşı başlıyor. 30 nisanda ilk denize dökme çabası gerçeleşiyor, anzak ve ingilizler püskürtüyor. 19 mayısda bir tane daha onun sonucu da başarısızlık. 30 mayıs' da yine bir denize dökme çabası ve tabi ki sonuç başarısızlık. atatürk bu sırada albaylığa yükseliyor ve eline daha geniş askeri olanaklar geçiyor. ve tarih konusunda yamulmuyorsam 29 haziran da, düşmanın açtığı tecavüz ateşini bir taaruz başlangıcı olarak algılayan mustafa kemal, birliklerine düşman mevzilerini ele geçirme emrini vererek hala mevzilerini terk etmemiş olan düşman askerine bir yem hediye etmiş oluyor, ve bin kişinin şehit düşmesine sebep oluyor. - bu atatürk' ün askeri alanda yaptığı bir hatadır ayrıca -
bu durumu gören enver paşa mustafa kemali görevden alıyor.. düşman askeri hiç bir zaman denize dökülmüyor. zaten baştan yanlış bir çıkartma harekatı olan ve başarıya ulaşması beklenmeyen bu plan churchill' in devrilmesine yol açabilecek iken, yine kendisi bir geri çekilme planı hazırlıyor ve başarılı bir geri çekilme ile en az zaaiyat ile kendileri gidiyorlar, böylece kendisini de kurtarmış oluyor.
daha sonrasında görevden alınan mustafa kemali liman amca anafartalar komutanı ilan ediyor. ve atatürk bu görevde üstün bir başarı gösteriyor. sonrasında hastalanıyor ve görevinden istifa ediyor.. ayrıca hiç bir zaman anafartalar kahramanı diye anılmıyor.. bu da başka bir efsane..

- bir de şu hani eski osmanlı askerlerinin ruhlarının da savaştığı rivayeti var ki buna değinmeye bile gerek duymuyorum -

bir de mustafa kemal üstüne yanılgılar var bu savaşla ilgili ve tabi bol bol efsane.
birincisi mustafa kemal' in çanakkale savaşıyla şöhret kazanması. bu külliyen yalan. atatürk kurtuluş savaşları sırasında halk tarafından tanınacak idi. -ayrıca harp akademisinde ünlendiği de yalan, eğer ünlenseydi enver paşa' ya gerek duyulacağını sanmıyorum -
mustafa kemal çanakkale de i adet tümeni ve çeşitli cephelerde geri çekilen kuvvetleri, tümenleri yönetmiştir. trablusgarp da ünlenmesi de külliyen yalan buna başka bir entry de değineceğim bu entry yeterince geinişledi zaten. savaşın gidişatında mustafa kemal' in etkisi halk içinde duyulacak denli büyük değil idi anlayacağınız. halk enver paşayı, fethi okyarı bilir idi. mustafa kemal ise osmanlı ayan tabakasında tanınan bir şahıs idi.

en ünlü kelamını bu savaşta ediyor "ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum. "
bu sözün söylendiğine dair tek bir bulgu yok. dayanağı sadece atatürk' ün verdiği askeri tutanak. bir de röportaj vardı yamulmuyorsam. oysa ölü bir askerin cebinden şu resmi emir kağıdı çıkmıştır;

"hiç birimizin balkan savaşındaki utancı tekrarlamak yerine ölmeyi tercih etmekte tereddüt edeceğini sanmıyorum. fakar aramızda böyle insanlar varsa, onları ortaya çıkarıp kurşuna dizmeliyiz."

tabi "ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum. " sözü kulağa daha hoş geliyor, edebi falan ama bulunan emir yukarıda yazdığımdan ibaret. bunu göz ardı etmemenizi temenni ediyorum. ayriyetten atatürk' ün yolda bir kaç askerle karşılaşması olayı da şu yüzden desteksiz. yardım istendiği zaman atatürk deli dumrul gibi kendi başına atını cepheye sürmemiş idi. ordusu ile birlikte bu yola koyulmuş idi. ve cephe' haberini iki üç askerden alması saçma idi; çünkü ona bir haberci zaten gelmiş idi.. üst satırlarda atatürk' ün anaartalar komutanı olduktan sonraki durumuna değişinişime şunu da ekleyeyim; kurtuluş savaşı sonuçlanıp atatürk bir halk kahramanı olmadan ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum sözü kimse tarafından bilinmiyor. bu iddia atatürk' ün anıları ile sınırlı kalıyor..

anafartalar kahramanlığı ile ilgili şu anektotu vereyim; atatürk sofya da iken, osmanlı tarafından göreve atanıyor. ve sivil halk onu anafartalar kahramanı olarak karşılıyor. fakat bu karşılama töreninin aktörü atatürk' ün arkadaşı binbaşı izettinden başkası değil. bunu da not almanızı öneririm, karşı kanıt olarak sunacak olan olursa.

daha fazla uzatmak isterdim, söylemediğim daha bir çok şey var zira yeterince uzadığını düşünüyorum. bu konuda kalan kısımları farklı başlıklar altında değerlendireğim.

ben buradan alındım: http://www.murtecisozluk.com/post.php?eid=264874

--bir şark kahvesi; mayıs 12; 1934; akheramosis