bugün

toplama çıkarmalarla sevap günah hesaplamak

hadislerde olduğu gibi birçok ayette de bildirilen açık hükümlerden biridir. Başlıktaki kadar net hesapları bir müslümanın kendi başına yapması mümkün olmasa da, kuran ayetlerinde ve hadislerde bazı salih amellerin iki kat ecri olduğu, Allah'ın rahmetinden lütfunu kat kat artıracağı, azabın da inkar edenler için kat kat artırılacağı bildirilmektedir. hangi günahların affedileceği, hangilerinin affedilmeyeceği, tevbenin hangi şartlar altında kabul edileceği de yüce kitabımız kuran'da bildirilmiş, Peygamber Efendimizin hadisleriyle de açıklanmıştır.
ancak islam dininin özü samimiyettir, ihlastır, Allah'ın rızası, rahmeti ve cennetidir. Samimi bir müslüman hesaplamaları, toplama ve çıkarmaları yapmadan tüm ibadetlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirir, haramlardan sakınır. kafasında yaptıklarıyla ilgili hesaplamalar yoktur. O sadece Allah korkusuyla hareket eder, Allah'tan korktuğu için ibadetlerinde titizdir. tevbe ederken Allah'tan korkarak tevbe eder. biraz tevbe edeyim, sonra da günahlarıma devam edeyim diye bir düşüncesi yoktur. üç ayların ilk günü oruç tutarsam, sonra tutmama gerek yok diye kendince uyanıklık peşinde değildir. Allah'tan korktuğu için oruç tutar. Dolayısıyla Allah o kişinin ecrini zaten kat kat artırır. hesap günü ise çok hassas bir şekilde ölçülecektir insanın tüm yapıp ettikleri. Allah hesabı eksiksizce görendir, adalet sahibidir.
ancak bu ayetler ve yukarıda ebu kalel'in belirttiği hadisler samimi müslümanlar, Allah'tan korkan hanifler için geçerlidir, art niyetle ve samimiyetsizce dini, ayetleri, hadisleri değerlendiren kimseler için geçerli değildir.
ülkemizin büyük bir bölümünü oluşturan bu kişiler, yani nüfus kağıdı müslümanları, zannederler ki her türlü pisliği yaptıktan sonra yaptıkları tevbeler geçerlidir, sonradan aynı pislik hayata dönüp tekrar tevbe edip, tekrar dönüp tekrar tevbe edebilirler. zannederler ki alemlerin rabbini kandırabilecekler. oysa büyük bir yanılgı içindedirler. oysa allah ancak bilmeden yapıp, sonra tevbe eden ve bir daha o yaptığına geri dönmeyenlerin tevbesini kabul edeceğini bildirir. Tevbe bir ıslah vesilesidir kuran'da.

Allah'ın (kabulünü) üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). işte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. (bkz: Nisa Suresi 17)
Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır. (bkz: Nisa Suresi 18)

ya da oruçlar ancak ihlasla, samimiyetle tutulursa kabul olunur. yoksa sahtekarlık yapan ancak kendini kandırmış olur ve boşu boşuna aç kalmış olur. çünkü o orucunun bir karşılığı yoktur.

bu samimiyetsiz din anlayışına sebebiyet vermemek için tüm alimlerin de müslümanların da dikkat etmeleri gerekir. çünkü çevremizi saran dinsiz dindarlar, nüfus kağıdı müslümanları bu gibi ayet ve hadisleri kendilerince kullanmak, insanları da ibadetlerden uzaklaştırmak için fırsat beklemektedirler.
insanları atalete sürüklemek, ibadetleri gereksiz göstermek, islam dinini bir çeşit protestan islam haline getirmek, islamı da dünyada hüküm süren new age dinine monte etmek için fırsat beklemektedirler.
bu yeni sapkın dinde içki ve zina serbest, tesettür gereksiz, Kuran'da yer alan hükümler ise geçerliğini yitirmiştir. * bildiğiniz tüm ortaasya dinleri mantıksızlıklarına kapı sonuna kadar açık, noel-şükran günü-paskalya vs gibi tüm zırvalıklar ise birer bayramdır.
bu kişiler televizyonlarını, gazetelerini buna sonuna kadar açmış, heyecanla beklemektedirler. o nedenle dikkat etmek gerekir. dini anlatırken karşıdaki kişinin artniyetini de hesaplamakla hükümlüdür müslüman. o nedenle tüm açık kapıları kapatarak, çok yönlü bir anlatım yolu seçmeli, samimi bir müslümanla sahtekar bir insana anlatırken hangi detayları daha fazla vurgulaması gerektiğine özen göstermelidir. bunun kişiye göre şekle girmekle alakası yoktur. bu islama sahip çıkmak, artniyetli kişilerin oyunlarını bozmak, onların bu planlarında bir oyuncu konumuna düşmemektir. çünkü iyi planlanmadan, açık kapılar kapatılmadan yapılan bu ve benzeri açıklamalar şu cümlelerle özetlenmektedir: "ben bu dini çok sevdim ya, günahları işle işle tevbe et, ne yapsam affediliyor, tam bana göre. içim rahatladı ya."