bugün

voyage au centre de la terre

mantık hatalarıyla dolu olan jules verne'nin yazdığı kitaptan uyarlama film, daha doğrusu filmimsi.

--yoğun şekilde eleştiri spoiler'i içerir--

öncelikle şurdan başlayayım, yerin altında sıcaklık sürekli artarken bi ara 43 dereceye falan ulaştığını söylüyorlardı, oyuncularımızın o sıcaklıkta vıcık vıcık ter olması lazımken üstlerinin kuru olması şaşırtıcıydı.

bu sahneden sonra gelen sal yapımı olayında salın çok kısa bir sürede muazzam bi şekilde yapılması hayret vericiydi.

kahramanlarımız okyanusa açıldığında etçil balıkların saldırı kısmındaki olayları es geçerek balıkları yiyen o devasa yaratıkların sudan çıkmasında, dalganın olmaması ve kahramanlarımızın salının alabora olmaması tanrının bi mucizesi olsa gerek.

çocuk oyuncu manyetizma etkisi altındaki alanda, ki bu bahsettiğimiz manyetik alan taşı kaldıracak güçte boru değil, taşların üzerinden seke seke geçerken cebinden fırlayan nesne nasıl oldu da boşlukta gayet hızlı bi şekilde düştü, orayı hala çözemedim, çözemeyeceğim sanırım.

okyanustan karaya ulaşıldığında devasa dinazordan kaçma sahnesinde başrol oyuncumuzun koşarak dinazordan kaçması da bana (bkz: usain bolt)'u hatırlattı. dinazorun bir ayak atması kahramanın yüz-ikiyüz adımına bedel olsa da, kahraman kişisinin bu etçilden kaçması çılgıncaydı.

gayzer içinde kişi lav olduğunu söylediği tabakaya yüz metreden daha az yakınlaşıp, magnezyumlu tabakayı yakma sahnesinde, lavın sıcaklığından kemiklerinin erimemesi nerden baksan insafsızlık. bari ufak tefek yanıkları olsaydı.

son olarak gayzerden fırlama sahnesinde duvarlara ufak bir sürtünme dahi olmadan tekrar yeryüzüne fırlamaları yine bir şanstı.

--spoiler--

işte böyle bir filmdi sözlük. hayat, bir buçuk iki saati böyle filmlerle harcamaktan daha güzel aktivitelerle dolu.
güncel Önemli Başlıklar