bugün

30 lu ve 40 lı yaşlardaki dul kadınlar

çok karmaşık bir duygusal yapıya sahip kadınlardır. zira ellerinden kayıp gitmiş olan bir gençlik vardır. bu gençlik ile ilgili fiziksel özellikleri ve o zamanki heyecanları, istekleri, hayattan beklentileri, sahip oldukları ve sorumlulukları ile şu anki arasında dağlar kadar bir fark vardır. fakat iki dönem arasındaki tek ortak özellik yeniden o özgürlüğe erişmiş olmalarıdır. burada o karmaşık yapıyı ortaya çıkaran şey ise, aynı özgürlüğe sahip oldukları halde geçmişteki heyecanı ve gençlik enerjisini yeniden yaşamak istedikleri halde bunu hem bedenen hem de manen ve beyinen yerine getirmelerinin mümkün olmamasıdır. daha basit anlatmak gerekirse;

erkeklerin, ki özellikle üniversite seviyesindeki genç erkeklerin içerisinde olgun ve yaşı büyük, tecrübeli kadınlarla birlikte olmak isteği her daim mevcuttur, o yaş grubunda ve özgür bir kadınla birlikte olmak isteğini çok iyi kullanıp etrafındaki genç erkekleri tıpkı gençliğinde olduğu gibi elde etmeye çalışmak, heyecanlandırmak, kendine baktırmak, dikkat çekmek, biraz daha ilerisi için; sahip olmak gibi uygulamaları gerçekleştirebilir. özgürlüğü çerçevesinde bu gençler ile belli sürelerde birliktelikler yaşayabilir. - ki bir parantez içi açıklama yapmak gerekirse, burada birileri konunun neden hep cinsel ve kadın-erkek ilişkisi çerçevesinde incelendiğini, herşeyin cinsellik-aşk çevresinde gelişmediğini söyleyebilirler. cevabım ise şudur, 30 yaşında dul bir kadının içinde onu bu karmaşaya zorlayan ve inişli çıkışlı ruh halinin, kararsızlığının, heyecanlarının ve isteklerinin tamamının sebebi; sonradan elde ettiği özgürlüktür. çünkü hayatındaki en büyük değişiklik, daha önceleri güneş gözlüklerinin ardından, belki perdenin arkasından yaşattığı isteklerini, heyecanlarını bir anda gerçekleştirebilme imkanıdır. bunun dışındaki sosyal yaşamla ilgili tüm detaylar sadece ayrıntıda kalıp genel çerçeveyi hiç bir şekilde değiştiremez. ve kadının yaşamındaki dul kalma olarak başlayan yeni hayat resminin en can alıcı ve en heyecan verici noktası haline gelir kadın-erkek ilişkileri, parantezi kapatabiliriz.- yaşadığı bu birliktelikler kadında kısa süreli ve doyuruculuğu da belli bir seviyede olabilecek tatmin sağlar. fakat artık hayatının bir devamı niteliğinde kendisinde yer etmiş, annelik, sorumluluk, eşlik, kadınlık gibi olguların isteği ise evvelden var olan ve daha sonra bozulmak durumunda kalmış düzeni yeniden sağlamak, o düzenin yapıcı maddesi olabilmek, tekil olarak yaşamın haricinde aile denilen topluluğun üst yapısında yer almak. böylece hem genç erkekler ile eski heyecanlarını yaşamak isteyen, tekrar kadınsılığını ve çekiciliğini farkeden ve bu farkettiği ile oynamak isteyen bir genç kız, hem de diğer tarafta düzenini sağlamak isteyen bir kadın. bu ikisinin en büyük çelişkisi ise kadının bir yaştan sonra karşısına çıkan genç erkekleri kendi istediği şekle sokmak için gerekli olan emeği ve uğraşı artık veremeyecek halde olması. sabrın, zamanın ve gücün karşısındaki insanı istediği hale getirebilmek için yeterli olmaması, karşısına çıkan genç bireyleri sadece kısa bir eğlence ve heyecan malzemesi olarak görmesine neden olur. bu noktada çıkış kapısı burası olmadığı halde burada vakit geçiren biri olarak içinde bulunduğu hareket alanının ironisinden dolayı her daim bir karmaşıklık içerisinde yer alır. yapmak istedikleri, yaptıkları, yapması gerekenler olarak bir çok farklı kanalın çakıştığı o orta alanda bulunmaktan dolayı başı döner. ve uçsuz bucaksız bu limanda sığınacak birini arar; ya çocuğu, ya yaşlı anne-babası, ya da kendi yaşında ve tam aradığı, çok fazla değiştirip uğraşmasına gerek kalmayacak bir erkekte..

edit: bahsi geçen tüm tanımlamalar ve kabuller sadece inceleme gerçekleştirilen kadınlar üzerinde gerçek ve somuttur, hiç bir zaman bir nesnellik ve genelleme içermemektedir.
güncel Önemli Başlıklar