bugün

yazar kavgasi

yazar yazdıklarının esiridir. Hele bir de yazdıkları herhangi bir yerde yayınlanmışsa onların savunucusu, anası, babası olmak zorundadır. Edebiyat alemi, köşeli gazeteciler, sözlük yazarları bu kavganın dayanılmaz cazibesinden uzak kalamazlar.

Nazım Hikmet cesur tavrıyla döneminin edebiyat dünyasında en çok sataşma hatta saldırıya uğrayanlardandır. Ancak, ona karşı, "materyalistlik iddia etmesine karşın romantik ve liriktir; unutulmak korkusu onda her şeyi idare eden bir ihtirastır; fikirleri marks'ın fikirleridir; nazım kalıpları mayakovski'nindir; kolay fikir, kolay sanat, kolay şöhret avcısıdır; bolşevik züppesi ve madrabazdır" * diyenlere:

"Küçük sermayedardır, küçük burjuvadır, üç kez mason olmak istemiş, olamamış mason softasıdır, maddi refahını doyurmak için aşağılık vasıtalara başvuran adamdır, cingöz'dür." diye cevap vermiş.

Muhtemelen bu yazarlar birbirlerine "gönderme" yaparken, ya da düpedüz söverken, bu yazdıklarının karşı tarafa ulaştığında onun üstünde yapacağı etkiyi ve tez zamanda gelecek cevabı da büyük bir keyifle beklemişlerdir.

yazmak, ulaşma çabasının en süslü hali. Kimse kendisi için yazmıyor. Birilerine ulaşsın, beğenilsin, oylansın istiyor. Ama her yazar kendisi için söylenenleri diğer bazıları gibi eğlenerek karşılayamıyor. Kimi lal olup kalıyor (Orhan Pamuk'un Alev Alatlı'nın kendisine yazdığı açık mektup karşısında susması hayret verici, kavgada söylenmez.) Kimi bu yazılanlarla ateşlenip, en keyifli eserlerini "cevap" diye veriyor.

Sözlükteki durum ise; "eksi oy veren"li başlıklar ve altlarına girilen yüzlerce ağlak entryde gözleniyor.
güncel Önemli Başlıklar