bugün
- yazarların 2010lu yıllarda en sevdiği 3 yıl10
- manyak olmaya karar verdim14
- ideal erkek fiziği anketi14
- pazarda yerden sebze toplayan emekli8
- hazreti meryem olduğunu iddia eden kadın20
- akp'ye oy vermeyen emekli şerefsizdir20
- rockefeller ailesi vs rothschild ailesi12
- anın görüntüsü13
- sahurdayız uludağ sözlük14
- tuborg10
- pompanın en cok döndüğü 5 üniversite8
- her sabah güler yüzle uyanan insan16
- icardi190528
- ehliyetini yeni almış kadın22
- kafanın içindeki sürekli konuşan ses16
- tedavisi bulunamayan hastalıklar24
- emekliler ek iş yapsınlar diyen mhp'li vekil22
- dondurmalı irmik helvası9
- belediye başkan adayıyla tokalaşmak10
- tarafıma az önce gelen moral bozucu mesaj8
- evlenirseniz çocuk yapar mısınız10
- çin medeniyetin yeni kıblesidir14
- güzel bir kıza iltifat etmek17
- oyumuzu neye göre veriyoruz14
- taliban dış işleri bakanlığı ofisi fotoğrafı11
- murat kurum19
- hayatınıza tekrar giren eski sevgili12
- zenci bir kız evinize gelse naparsınız19
- fenerbahçeye verilen hissiyatımsı penaltı15
- karabük üniversitesi15
- en ilginç kadın isimleri26
- polat kalafat10
- bu sözlükte moderatör yok mu9
- 45 yaşındaki eskortla randevulasmak26
- türkiye de lise öğrencilerinin durumu17
- kaç kişiyle yattığını bilen kadınlar8
- 26 mart 2024 cübbeli ahmet'in kalp krizi geçirmesi18
- zor günlerden geçenlerin bildiği en iyi şey16
- yazarların parfüm tercihleri13
- andromeda galaksisinde 100 yaşında sevgilim var11
- sigaradan komisyon isteyen bakkal9
- seküler dindar evliliği15
- rusların teröriste kendi kulağını yedirmesi16
- nervionun kedisi14
- adanada sapık suriyeli12
- dinle kafayı yemiş çarşaflı kadın16
- 2024 yerel seçimleri12
- turgut altınok12
- ekrem imamoğlu9
- yapılmadığı için gurur duyulan şeyler10
şaka lan şaka. ölmedi.
müthiş insan yiğit özgür' ün o malum karikatürü yayınlandığından beri bir çoğumuz yiğit özgür esprilerinden prim yaparcasına, ilhan irem'in arkasından konuşurcasına, daha ilhan irem'e ne olduğunu araştırma gereği bile duymadan, hunharca ve fütursuzca, ilgili, ilgisiz çoğu başlığa bi ilhan irem vardı noldu ona yazan bkz.ler verdik. ne olabilirdi ki ona?
a. kapkaç, torbacılık ve kadın ticareti gibi suçlardan aranan ilhan irem sazlıklardan havalandıktan sonra meksika semalarında, ardından da lost adasında görüldü.
b. shangay'da organ mafyasının eline düşen ilhan irem dilini kaybettikten sonra konuşamıyorum, konuşamıyorum dese de işaret diliyle düşürdüğü iki çekik gözlü hatunla asian fantezisi yaparken görüldü.
c. 31 çekerken alev aldı, öldü.
d. 21 nisan 2009 tarihli cumhuriyet gazetesindeki yazısı ona ne olduğundan haber vermese de, düşüncelerine tercüman olmuştur. işte o yazı;
bay kötülük...
nitelikli yaşayan, derinlikli üreten, teslimiyetsiz yurtseverliğini ve mustafa kemal aydınlığını sürdürenlerin hâlâ soluk alıyor olması, insanın erdeminden, çağın aydınlığından kopuk birilerini çok rahatsız ediyor.
daha mükemmelini görenler / gösterenler yaşadıkça, ucuz duyarlıklar sirkine kendilerini paketleyip yutturmaları zor.
oysa, anlaşılmaz bulduklarını yaftalamaya, engellemeye uğraşmalarına... rahatsız olmalarına gerek yok!
bazıları için hiç olmayan, bazıları için hiç ölmeyen güzellikler vardır...
ki, bu cümlenin iki yarısı, birbirinin içine geçmesi imkânsız iki ayrı boyuttur.
sistemin içinde yaşayarak ve susarak bu rezilliğin parçası olanlar;
bir kısırdöngüye ait olmayı reddederek, hayatıyla, sanatıyla, duruşuyla, daha yaşanılır bir dünyanın kavgasını veren insanlara köstek olacaklarına, kendi hayatlarını gözden geçirmeliler.
sıkıntısını çektikleri eksiklik hissinin çaresi, hayatında, işinde, sanatında, hiçbir ucuzluğun arkasına, hiçbir nüfuzun ya da dinin korku imparatorluğuna sığınmadan gerçek evrensel insanın aydınlığına ulaşabilmektir.
daha yukarıdakini derdest etmek, hitlervari tezgâhlarla susturmaya çalışmak, senin karanlığını daha devasa bir kaosa sürüklemekten başka hiçbir işe yaramaz.
"insan" gibi insanların tümünü yok etsen bile, aydınlık düşünceyi indiremezsin göklerden.
parayla ya da despotlukla satın alamayacağın olgular var; insanlık, iç huzuru, sevgi, saygı...
senin çiğliğini, niyetini röntgen filmi gibi gören saygın insanlara histeri krizi halinde saldırıp organize karalar çalmak, daha derin bataklara saplanmandan başka, seni saygın ve başarılı kılmaz.
mükemmel hayatlar ve yapıtlar orada durdukça, sen anlamsız ve nobran bir kürsü komiği olmanın ötesine geçemezsin.
bunları algılayamayacak kadar mikro bir mahallede yaşasan dahi, "o güzelim insanları" gördükçe hissettiğin;
"donanımsızlık, cahil ve çırılçıplak olma duygusu" seni saldırgan yapıyor.
bu kadar kendini bilmez oluşun, kendinin ne olduğunu bilmenden...
cüretkârlığın cehaletinden, cesaretin korkaklığından kaynaklanıyor.
evrensel hayatın sonsuz özgürlüğünden, uçuşan saçlardan, aydınlık çağdan öylesine ürküyorsun ki, kendine kapanık, güdük bir yaşantı kurmak istiyorsun. yöreselleştirip kendine benzettiğin inançların avcılığında...
bel altı vuruşlarında yaratıcılığı sınır tanımayan bir tayfa ile bedevi âlemi peşindesin.
hayatın kılcal damarlarına nüfuz eden o kadro, senin gibi örümcek sabrı gösteremez, duracakları yeri bilemezler.
ilkelliklerin tavana vurduğu, toplumun gözbebeklerine saldırdıkları günler karanlık tertipler için sonun başlangıcıdır.
idrak sorunlu rüzgâr gülleri, dikta heveslisi çağdışı bir nokta olduğunu anlayana kadar parlatırlar seni.
kronik hainler hiç uyanmamayı yeğlerler. işık insanları ise, evrimleşmeni, aydınlanmanı veya çekip gitmeni bekler. büyüyen fiskesi ile kalabalığın, ötelenmeni.
umuda, düşlere, bekleyişe bile tahammülün yok senin.
işte böyle birisin sen bay kötülük.
klonlarınla birlikte bu utanç devrine ibretli bir rezalet imzası atıyorsunuz ya. mutlaka gideceksiniz sonunda.
bu kadar debelenip, yaşadığı çağı acımasızca bulandıranlar, günlerin köpüğünde yitip gider.
dünyanın bütün kavgaları senin gibilerin kafasında yaşanıyor aslında.
erişemediği yıldızları karartmaya çalışan cüceler, beyhude bir faşizanlıkla sadece geciktirir aydınlığı.
sonra yılan gömleğini çıkarır...
dünya, çöl yaratıklarına çok uzak bir "günaydın" faslındadır.
müthiş insan yiğit özgür' ün o malum karikatürü yayınlandığından beri bir çoğumuz yiğit özgür esprilerinden prim yaparcasına, ilhan irem'in arkasından konuşurcasına, daha ilhan irem'e ne olduğunu araştırma gereği bile duymadan, hunharca ve fütursuzca, ilgili, ilgisiz çoğu başlığa bi ilhan irem vardı noldu ona yazan bkz.ler verdik. ne olabilirdi ki ona?
a. kapkaç, torbacılık ve kadın ticareti gibi suçlardan aranan ilhan irem sazlıklardan havalandıktan sonra meksika semalarında, ardından da lost adasında görüldü.
b. shangay'da organ mafyasının eline düşen ilhan irem dilini kaybettikten sonra konuşamıyorum, konuşamıyorum dese de işaret diliyle düşürdüğü iki çekik gözlü hatunla asian fantezisi yaparken görüldü.
c. 31 çekerken alev aldı, öldü.
d. 21 nisan 2009 tarihli cumhuriyet gazetesindeki yazısı ona ne olduğundan haber vermese de, düşüncelerine tercüman olmuştur. işte o yazı;
bay kötülük...
nitelikli yaşayan, derinlikli üreten, teslimiyetsiz yurtseverliğini ve mustafa kemal aydınlığını sürdürenlerin hâlâ soluk alıyor olması, insanın erdeminden, çağın aydınlığından kopuk birilerini çok rahatsız ediyor.
daha mükemmelini görenler / gösterenler yaşadıkça, ucuz duyarlıklar sirkine kendilerini paketleyip yutturmaları zor.
oysa, anlaşılmaz bulduklarını yaftalamaya, engellemeye uğraşmalarına... rahatsız olmalarına gerek yok!
bazıları için hiç olmayan, bazıları için hiç ölmeyen güzellikler vardır...
ki, bu cümlenin iki yarısı, birbirinin içine geçmesi imkânsız iki ayrı boyuttur.
sistemin içinde yaşayarak ve susarak bu rezilliğin parçası olanlar;
bir kısırdöngüye ait olmayı reddederek, hayatıyla, sanatıyla, duruşuyla, daha yaşanılır bir dünyanın kavgasını veren insanlara köstek olacaklarına, kendi hayatlarını gözden geçirmeliler.
sıkıntısını çektikleri eksiklik hissinin çaresi, hayatında, işinde, sanatında, hiçbir ucuzluğun arkasına, hiçbir nüfuzun ya da dinin korku imparatorluğuna sığınmadan gerçek evrensel insanın aydınlığına ulaşabilmektir.
daha yukarıdakini derdest etmek, hitlervari tezgâhlarla susturmaya çalışmak, senin karanlığını daha devasa bir kaosa sürüklemekten başka hiçbir işe yaramaz.
"insan" gibi insanların tümünü yok etsen bile, aydınlık düşünceyi indiremezsin göklerden.
parayla ya da despotlukla satın alamayacağın olgular var; insanlık, iç huzuru, sevgi, saygı...
senin çiğliğini, niyetini röntgen filmi gibi gören saygın insanlara histeri krizi halinde saldırıp organize karalar çalmak, daha derin bataklara saplanmandan başka, seni saygın ve başarılı kılmaz.
mükemmel hayatlar ve yapıtlar orada durdukça, sen anlamsız ve nobran bir kürsü komiği olmanın ötesine geçemezsin.
bunları algılayamayacak kadar mikro bir mahallede yaşasan dahi, "o güzelim insanları" gördükçe hissettiğin;
"donanımsızlık, cahil ve çırılçıplak olma duygusu" seni saldırgan yapıyor.
bu kadar kendini bilmez oluşun, kendinin ne olduğunu bilmenden...
cüretkârlığın cehaletinden, cesaretin korkaklığından kaynaklanıyor.
evrensel hayatın sonsuz özgürlüğünden, uçuşan saçlardan, aydınlık çağdan öylesine ürküyorsun ki, kendine kapanık, güdük bir yaşantı kurmak istiyorsun. yöreselleştirip kendine benzettiğin inançların avcılığında...
bel altı vuruşlarında yaratıcılığı sınır tanımayan bir tayfa ile bedevi âlemi peşindesin.
hayatın kılcal damarlarına nüfuz eden o kadro, senin gibi örümcek sabrı gösteremez, duracakları yeri bilemezler.
ilkelliklerin tavana vurduğu, toplumun gözbebeklerine saldırdıkları günler karanlık tertipler için sonun başlangıcıdır.
idrak sorunlu rüzgâr gülleri, dikta heveslisi çağdışı bir nokta olduğunu anlayana kadar parlatırlar seni.
kronik hainler hiç uyanmamayı yeğlerler. işık insanları ise, evrimleşmeni, aydınlanmanı veya çekip gitmeni bekler. büyüyen fiskesi ile kalabalığın, ötelenmeni.
umuda, düşlere, bekleyişe bile tahammülün yok senin.
işte böyle birisin sen bay kötülük.
klonlarınla birlikte bu utanç devrine ibretli bir rezalet imzası atıyorsunuz ya. mutlaka gideceksiniz sonunda.
bu kadar debelenip, yaşadığı çağı acımasızca bulandıranlar, günlerin köpüğünde yitip gider.
dünyanın bütün kavgaları senin gibilerin kafasında yaşanıyor aslında.
erişemediği yıldızları karartmaya çalışan cüceler, beyhude bir faşizanlıkla sadece geciktirir aydınlığı.
sonra yılan gömleğini çıkarır...
dünya, çöl yaratıklarına çok uzak bir "günaydın" faslındadır.
güncel Önemli Başlıklar