bugün
- kırmızı kart diye bağırmak10
- ayşe barım8
- şuan dinlediğin şarkı8
- aşk ne kadar sürer sorunsalı9
- el değiştiren belediyelerde hizmetin aksaması8
- imamoğlu nu yolsuzluktan tutuklamak12
- müşterilerini ilaçla bayıltıp taciz eden taksici8
- dün fetöyü savunanların bugün apoyu savunması46
- yılmaz özdil9
- evlenmek istemeyen erkek30
- istanbul trafik yoğunluğunda dünya birincisi8
- sözlüğün çok sakin olması8
- 15 bin tl alıyorum geçinemiyorum ama oyun rte ye13
- kuş başı şişteki kuyruk yağı11
- soğuk kış günlerinde iç ısıtan şeyler16
- beşiktaş ta hırsız yakalandı11
- menzil cemaatinde gerginliğin giderek artması14
- 14 yaşındayım hepinizden üstünüm8
- 13 ocak 2025 cumhurbaşkanımızın müjdesi46
- zayıflamakicinyaratil mis10
- 13 ocak 2025 konyaspor fenerbahçe maçı40
- hull city17
- amına koyduğum kanaryası10
- türkiyede tipin pek bir önemi olmaması10
- pandela9
- emekli aylıklarını nasıl öderiz telaşı içindeyiz31
- beklenen büyük istanbul depremi14
- yazarların favori tatlıları30
- anın görüntüsü17
- fakirlere mana bulmak9
- 32 yaşındayım her gün süt içsem boyum uzar mı9
- 30 yaşından sonra aşık olmanın imkansız olması14
- öğrencisine sapık mesajlar atan din hocası14
- sözlüğe güzel bir kız bırak20
- kemalistlerin 15 temmuzda korkudan altına işemesi25
- sabah ezanı10
- teröristle müzakere değil mücadele edilir18
- gerçek atatürkçülerin oy verebileceği partiler10
- öğretmen olmak için gereken özellikler15
- apo ile işbirliği yapana oy vermek10
- 2025 aile yılı10
- şu an bütün yazarların işten kaytarması9
- 12 ocak 2025 başakşehir galatasaray maçı28
- yeni çözüm süreci10
- akp nin yaptıklarını chp yapsaydı12
- akp'li kıvraklığı12
- aktrollerin her başlığa yetişememesi13
- akp ve mhp'nin demlenmesi8
- feridun düzağaç ın ulu sözlük yazarına açtığı dava9
- akp rezillikleri14
Yıl 02 11 2021 babam son kez çıktı evden.
O günden bu güne yaşadığımız hiç bir anının için de olmadı babam.
Hiç birlikte sofraya oturmadık o günden sonra.
Hiç yeni fotoğrafımız olmadı.
Torunu oldu dünyalar güzeli, göremedi.
Nasıl değiştik, nasıl yandık, ne zaman nelerde içimizden “ ahhh be” dedik bilmedi.
Başımıza iyi kötü neler geldi göremedi.
O günden sonra telefonun öbür ucunda olmadı.
Hiç iyi haber veremedik yada dardayım yetiş gel baba diyemedik.
Bize, son olduğunu bilmediğimiz bir bakışı vardı, hala gözlerimin önünde
Son olduğunu bilmediğimiz cümleler kurdu
Son olduğunu bilmediğimiz bir an son kez yan yana oturduk
Sonra bir daha hiç bir ânımızın hiç bir anımızın içinde olmadı babam.
Ailesinden , canından birini o soğuk toprağa koymuş insanlar bilirler , o son ânı unutmaz unutamazsın.
Ya da yanınızdan geçen yabancı birinin kazağının renginin size hatırlattığı o hissi.
Ben o hastane koridorlardaki taşların rengini hiç unutmadım mesela. Yoğun bakım kapısının 50 metre uzağında kaç sandalye olduğunu bile hatırlıyorum hala…
Birde verilen o acı haberin kemiklerime kadar işlemiş serin bir korku ve “ şimdi ben ne yapacağım?” endişesi kalmış aklımda. Ki hala ilk günkü gibi iliklerimde , artık nasıl yerleştiyse …
Babam yaşasaydı yeni anılarımız , yeni fotoğraflarımız da olurdu hatta bence hayata karşı daha dik ve cesur bir duruşum olurdu.
Çünkü babalarını kaybetmiş kızlar bilirler ne olursa olsun hep biraz güçsüz cesaretsiz ve eksik hissediyorsunuz hayata karşı.
Babamı kaybettiğimden günden bu güne ölüme karşı duygularım hayata karşı bakış açım epey değişti. insanın bir ayağı dünyadan kesiliyor belkide bilmiyorum.
Ama değişmeyen tek bir şey var oda kaybetmiş olmanın bağrınızda açtığı o koca çukur ve o çukurda esip yüreğinizi sızlatan serin yel…
Tabi birde her geçen gün kat be kat artan özlem …
Babam, yüreğimin sızlayan köşesi, keşke sana bunu söylemin bir yolu olsaydı , inanki ne yapar ne eder o yolu bulur, koşa koşa gelir ve seni çok özlediğimi söylerdim…
O günden bu güne yaşadığımız hiç bir anının için de olmadı babam.
Hiç birlikte sofraya oturmadık o günden sonra.
Hiç yeni fotoğrafımız olmadı.
Torunu oldu dünyalar güzeli, göremedi.
Nasıl değiştik, nasıl yandık, ne zaman nelerde içimizden “ ahhh be” dedik bilmedi.
Başımıza iyi kötü neler geldi göremedi.
O günden sonra telefonun öbür ucunda olmadı.
Hiç iyi haber veremedik yada dardayım yetiş gel baba diyemedik.
Bize, son olduğunu bilmediğimiz bir bakışı vardı, hala gözlerimin önünde
Son olduğunu bilmediğimiz cümleler kurdu
Son olduğunu bilmediğimiz bir an son kez yan yana oturduk
Sonra bir daha hiç bir ânımızın hiç bir anımızın içinde olmadı babam.
Ailesinden , canından birini o soğuk toprağa koymuş insanlar bilirler , o son ânı unutmaz unutamazsın.
Ya da yanınızdan geçen yabancı birinin kazağının renginin size hatırlattığı o hissi.
Ben o hastane koridorlardaki taşların rengini hiç unutmadım mesela. Yoğun bakım kapısının 50 metre uzağında kaç sandalye olduğunu bile hatırlıyorum hala…
Birde verilen o acı haberin kemiklerime kadar işlemiş serin bir korku ve “ şimdi ben ne yapacağım?” endişesi kalmış aklımda. Ki hala ilk günkü gibi iliklerimde , artık nasıl yerleştiyse …
Babam yaşasaydı yeni anılarımız , yeni fotoğraflarımız da olurdu hatta bence hayata karşı daha dik ve cesur bir duruşum olurdu.
Çünkü babalarını kaybetmiş kızlar bilirler ne olursa olsun hep biraz güçsüz cesaretsiz ve eksik hissediyorsunuz hayata karşı.
Babamı kaybettiğimden günden bu güne ölüme karşı duygularım hayata karşı bakış açım epey değişti. insanın bir ayağı dünyadan kesiliyor belkide bilmiyorum.
Ama değişmeyen tek bir şey var oda kaybetmiş olmanın bağrınızda açtığı o koca çukur ve o çukurda esip yüreğinizi sızlatan serin yel…
Tabi birde her geçen gün kat be kat artan özlem …
Babam, yüreğimin sızlayan köşesi, keşke sana bunu söylemin bir yolu olsaydı , inanki ne yapar ne eder o yolu bulur, koşa koşa gelir ve seni çok özlediğimi söylerdim…
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar