bugün

türkiye de erkeklerin maskülenliğini yitirmesi

sosyolojik ve psikolojik olarak incelenmesi bu konu hakkında ülkemizin belirli hamleler yapması gerekmektedir. öncelikle işin temeline inmemiz gerekiyor.

çok ünlü bir psikiyatr alper hasanoğlu'nun çok önemli bir tespiti vardır. türkiye babasız bir toplumdur evet doğrudur türkiye babasız bir toplumdur. türkiye'de baba figürü artık değerini yitirmiş gerek aile içi gerek toplum baskısı gerekse yasalar önünde erkekler itilip kakılmaya başlanmıştır. hal böyle olunca erkekler daha da saldırganlaşmış, sınır çizemeyen hale gelmiş ve daha kontrolsüz hale gelmişlerdir. Maskülenlik öyle sanıldığı gibi hayt huyt ben delikanlıyım, kabadayıyım diye kolları sallayarak gezmekle olmuyor. etrafınızda kendi sınırlarını çizemeyen, alacağını isteyemeyen, zam istemekten çekinen. mesaiye kalacaksın dediğinde sessizce tabi olan. hakkını aramaktan ve sınırlarını çizmekten korkan erkekler doluştular.

ve bunlar sözde bıçkın delikanlı triplerine girip sokaklarda dolaştığını görüyoruz. gerçekten maskülen olan bir erkek kavga etme ihtiyacı duymaz. Kavga etmekten korkmaz ama kavgacı biri de olmaz. peki nasıl böyle oluyoruz.

türkiye'de son 30 yıldır eğitimli, şehirli aile kültürünün içi boş ve bir yapıda olmasındandır. çocuklarıyla arkadaş olmaya çalışan anne babalarla başlayan bu süreç anneleri ailede kontrol sahibi bir pozisyona itti. bununla birlikte sosyal medya ve kadın hakları diyerek erkekleri sürekli cezalandıran sistem erkekleri ve erkek çocuklarını baskı altına aldı.

mesela bir erkeğin arkadaşlarıyla birlikte haftada bir gün halı saha maçına gitmesi ve bunu yaparken karısından izin istemesi dizilerde, filmlerde ve skeçlerde sürekli olarak işlendi. yani baba anneden izin alır bir pozisyona itildi. aslında olması gereken eşlerin birbirinden izin istemesi değildir. olması gereken yetişkinlerin birbirlerine haber vermeleri ve kendi özel programlarını da yapabilmeleridir.

yahu bir yetişkin haftada bir gün arkadaşlarıyla halı saha maçına gidemeyecekse, haftada bir gününü ya da bir akşamını kendisine ayıramayacaksa bu nasıl bir hayat olabilir ki ?

işte burada sınır çizmeyi öğrenememiş ailelerin sınırlardan haberi olmayan çocukları devreye gidiyor. bu da aile ilişkilerini ve bağlarını derinden etkiliyor.

maskülen bir erkek,
- kendi sınırlarını çizen kendi ve ailesi hakkında kararları alabilen biridir.

- Kararlı olan ve kararlarını gerekçelendirme ihtiyacı duymayan fakat sorulduğuna izah etmekten de çekinmeyen biridir.

- ilişkilerde sürekli olarak duygusal dalgalanmalara girmeyen stabil bir tutum izleyen biridir.

- Disiplinlidir. çünkü hayatında hiçbir şey ona altın tepside sunulmadığı için mücadele etmesi gerektiğini bilir ve mücadele eder.

- ve hepsinden önemlisi sorumluluk sahibidir.

şimdi elinizi vicdanına koyun ve söyleyin. son 30 yıldır bir dediği iki edilmeyen erkek çocukları bu özelliklerin kaçını taşıyor. bu şekilde yetiştirilmiş erkekler yetişkinliğe girerken yol ayrımına geliyor. ya içerisindeki erkeksi gücü ve hormonlarını kontrol edemeyip delikanlı tiriplerine girmeye başlayarak hayt huyt diyen. sürekli trafikte kavga çıkartmaya çalışan karısına çocuklarına şiddet uygulayan bir erkeğe dönüşüyor. ya da daha efemine itaatkar bir hale geliyor.

erkekler size sesleniyorum. haftada en az bir gününüzü kendinize ayırın. bu çocuklarınız ve özellikle erkek çocuklarını için çok önemli bir modeldir. zira kendisine zaman ve alan ayırabilen bir baba figürü çocuk için önemlidir. kendi hobileriniz, tutkularınız ve hedefleriniz olsun.

kadınlar size sesleniyorum. erkeklerinize saygı duyun erkek eğitilmesi gereken bir hayvan değildir. pekala biz de konuşarak anlaşabiliyoruz sürekli duygusal olarak bize saldırıp hem bizim psikolojimizi hem de çocuklarımızın psikolojisini bozmayın.