bugün

benim memurum işini bilir

Eski ihale kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemlerde, özal’ın kullandığı bir cümleydi bu..

Şu anda fiilen küçük memurun iş bilmesi falan, bana çok mantıklı gelmiyor..

Bunun da ötesinde, garip garip harçlar var, döner sermaye adı altında.. mesela ev alıp satarken neden tapu döner sermayesi mi, vakfı mı, bir şeyine para veriyoruz?

2 milyon ya da 10 milyon liralık bir ev alırken, insan o hengamede buna dikkat etmiyor. Peki, maaşını alan tapu dairesinin vakfına neden para veriyorum? Vakıf, ev başına 4000 lira aldıktan sonra memur işini bilse ne olur, bilmese ne ihtiyacı var?

Küçücük beldelerin “geçim kapısı olsun” diye hevesle koyduğu eds’ler.. neden ücretleri, yerleşim yerinin bulunduğu belediye ve (sanıyorum) polis vakfı arasında paylaşılıyor? Sürücüyü kurallara uydurmak da bir kamu göreviyse, bunun için halihazırda genel bütçeden maaş ödeniyorsa, vakıf veya döner sermaye niye? Neden sürücünün boynuna bu ücret vuruluyor? Ya da trafikteki araç çekicileri neden vakfa ait? Çıkar amacı güden bir sistemin adil davranması nasıl beklenebilir? Ben neden aracımı yanlış yere park edince hem hatalı park cezası verip, hem istemediğim halde aracım vakıf aracı tarafından çekilip, bir de lüzumsuz bir yerdeki otoparka ayrıca ücret veriyorum? Bir suçun 3 cezası olur mu? Ben neden, istemediğim ve asla istemeyeceğim bir “hizmete” ücret veriyorum?

Mesela yeni dönemde bence bu tarz saçmalıklar da konuşulacak.. hani bireysel özgürlükler falan deniliyor ya; bu, sadece kişinin kendini ifade etme hakkı değil.. birinin aklına bir icat geliyor, sabah o şey ücretli hale geliyor. insan bir süre sonra kendisini köşeye sıkışmış hissediyor. O ücrete tabi, bu beyannameye tabi.. ama ne hikmetse esnaftan vergi toplama verimi asla artmıyor, kuyumcular zarar gösteriyor, bana gelince telsiz ücreti, trt payı, diyanet payı.. ben mesela, kendi üstüne fazla gidilmiş hissediyorum kendimi..
güncel Önemli Başlıklar