bugün

everything everywhere all at once

Her şey aynı ayna her yerde.

ABD yapımı olup başrollerde Japon ve tanınmamış yüzlerin oynadığı fantastik, bilimkurgu, komedi, dram 2022 yapılı film.

Geçen hafta izledim baştan söyleyeyim yüzde yüz tavsiye ediyorum filme puanım on üzerinden dokuzdur. aklımı başımdan aldı, uzun olmasına rağmen tadı damağımda elimde hatta popomda kaldı diyebilirim izleyenler sebebini anlayacaklardır. Filmde tüm dizi ve yapımlarda yakışıklı jön manken gibi kız seçmedikleri üzerine oldukça sıradan tiplerin karakterlere hayat vermesi beni ektra mutlu etti söylemeden geçmeyeyim.

Filmin ilk bölümü oldukça komik, şaşırtıcı ve kafa yakan görsel şölenlerin aktığı sahnelerle dolu çok zekice ve yaratıcı olurken ikinci bölümde kah aydınlanma kah göz yaşı seli sekanslarıyla hayretlere düşürmüştür.

evrenler arası geçiş de sıçrama olayı söz konusudur. Karakter mesela bir tehtidle karşı karşıyaysa başka bir evrende dövüşçü haline sıçrayıp o özellikteki halinin yüklemelerini kendine yapabiliyor. ama sıçramayı yapabilmek için olabildiğince saçma bir hareket yapmak zorunda bu bazen masa altına yapıştırılmış sakızı yemek, bazen altına işemek bazen burundan bir sinek çekmek, bazen de g' bi cisim sokmak olabiliyor. sjsjjs hareket ne kadar saçma olursa sıçrama hızı o kadar hızlı oluyor ve bu kodlamayı en başta evelyn'nın zeki ve kendi evrenlerinde çok önemli biri oldu yerde bilim kuantum kareketi olarak kendisi geliştiriyor. baya yaratıcı ve mizahi geldi bana oyun sahneleri gibiydi böyle bir oyun çıksa alırım oynarım.

çekirdek aile olan jopon bir aile de anne evelyn (anne), joy (ergen kız) ve silik karakter waymond'un oldukça yoksul aile hayatını göstermekle başlamakta. Bu aile vergi ödeyemeyecek duruma gelip işlerini kapatma tehdidi ile karşı karşıya kalıyorlar. Ama evelyn burada sonsuz evrenin paralelliğinde sadece en mutsuz olduğu evelyn'dir. ek olarak evelyn Joe'nun tüm hayatlarında yıkıcı bir rol oynamaktadır. Joe, evrenlerde gezinerek her şeyi deneyimlemiş yarı tanrı bir kız olarak evelyn'nin tüm karakterlerine ulaşmaya çalışmaktadır. Filmin başında asıl amacı tahribat gibi görünse de evelyn'ı onu gördüklerini göstermek ver şeyin toplamanın aslında bir hiççilik (nihilizm) ve anlamsız olduğunu ( burada bi albert camus tınısı da hissetmedim değil) göstermek istemektedir. Bu arada tüm evrende dolaşırken deneyimlediği, gördüğü her şeyi bir disk ya da alman pastası şeklinde bir oluşumun ( kara delik de denebilir) içinde toplamaktadır. Burada da baya gülmüştüm. Joe tüm evrenlerin tüm gerçekliğini görüyor ama bununla başa çıkamıyor kendisine fazla geldiği içinde intiharı seçiyor giderken de yanında annesini götürmeye oldukça kararlı. Velhasıl Oraya atmadığı tek şey ana karakterlerdir. Burada ona tüm evrenleri gezmiş olan joe en fakir, en mutsuz haliyle yaşayan evelyn'e ulaşma yolculuğunda çok büyük maceralar ve uçuk kaçık görseller sizi bekliyor. Tabi şu soruyu sorarak '' her şeyin anlamsız olduğu bu dünya da bunu içselleştirip hiççilikte boğulmalı mıyız, yoksa anlamsız olduğu için rahatlayıp pozitif mi olmalıyız?''

film her şeyin sarpa sandığı bir anda hayatı boyunca hiç bir işe yaramamış, üstüne yardım etmeye çalışırken de her şeyi eline yüzüne bulaştıran çok naif ama iyi yürekli ve karısını da çok güzel seven babaya odaklanıyor. Orada yaşanan tüm o kaostan tüm o süper-güçler kuantumlu kavgalardan sonra, hiçbir özelliği olmayan bu zayıf karakterin aslında nasıl en güçlü, kuratrıcı ve değerli olabileceğini film çok iyi yansıtmış. o odaklanmadan sonra evelyn'n anlına üçüncü göz yapıştırıyor. bu da aydınlanmaya paralel farkındalık ibaresine bir gönderme yapıyor. 3. gözü yapıştırdıktan sonra evelyn hali hazırda savaşmaya devam ediyor ama bunu bir şekilde şiddetsiz ve zararsız aşk meleği eros gibi yapıyor kadınlı erkekli iki kişiyi birbirine sallıyor ve bir evrende evli olduklarını gören çift ellerinde ki makası kesici aletleri atıp bir anda öpüşmeye başlıyorlar gibi vs. son olarak en beğendiğim sahneyi aklımda kaldığınca aktarmaya çalışıp bitiriyorum. En sevdiğim sahne diyebilirim.

Burada iki kocaman kayalar ve dünya daha oluşmamış bir uçurumun kenarında öylece duruyorlar hafif bir rüzgar sesi ve bulutu var sadece. konuşamıyorlar sadece ekranda diyolog şeklinde belirirken yaklaşık 3 dk. lık bir sessizlik sarıyor tüm sinama salonunu.

joe: hassikktir!!
evelyn: şşşt!
Joe: sen ciddi misin? (burda hiçlik iiçinde iki kayayız aqq mabında)
evelyn: şaka yaptım..
joe: ahahahahah.
evelyn: ahahhaha.

jor burada kendini kendini sürükleyerek uçurumdan atıyor evelyn hiçbir şey yapamadığı için kendisini de onun arkasından atıyor. onu kurtaramadığı tek evren burası oluyor.

sevgiler arkadaşlar, izleyin izlettirin anlatmadığım daha çok şey var. kafa iznine ayrılmama rağmen yazmak istedim unutmamak için sanırım ikinciye gideceğim ben de.