bugün

egitimdeki ozellestirmeler

eğitim hizmetlerinde gerçekleşen ve eğitim tıpkı sağlık alanında olduğu gibi sermayeye açılması ve kamu yaranının daha az gözetilmesi anlamının çıkartılabileceği hadise. gene aynı biçimde sağlık hizmetlerindeki paralılaştırma modeli ilk olarak batı avrupa'daki neo-liberal politikacılar tarafından başlatılmış ve eğitimdeki kamu harcamaları kısılmış, sermayenin buradan para kazanması ile eğitime ayrılacak giderlerin başka sektörlere aktarılması ile zor günler geçiren sermaye palazlandırılmıştır.

yalnızca ilk ve ortaöğretimi kapsamayan eğitimdeki özelleştirme aynı zamanda üniversitelerin sermaye ile ortak işler yaptığı teknokent'ler adı altında doruk noktasına çıkarılmıştır. üniversitelerde yalnızca bağımlı olan çevre ülkelerde değil aynı zamanda merkez ülkelerde de parasız eğitim, bilimsel araştırmaların kamu yararı gözetilerek desteklenmesi gibi şeyler geri plana atılmıştır. eğitimde önde gelen ülkelerden biri olan almanya'da 90'ların başından beri büyük bir düşüş yaşadığı ve sınıfsal farklılıkların açığa çıktığı bilinmektedir. üstelik uluslarası kuruluşlara göre 90'ların ortalarına kadar eğitimde fırsat eşitliği sağlayan bir ülke olan almanya bu konuda gerilere düşmüş olduğu gibi eğitim kalitesinde de gerilemesi eğitimdeki özelleştirmeler hakkında bilgi vermektedir. üstelik eğitimde en iyi olduğu söylenen ülkelerden biri olan finlandiya'da eğitimin hala kamu yararı gözetilerek veriliyor olması özelleştirmelerin verimlilik mi hantallık mı sağladığı konusunda şüpheleri beslemektedir.

eğitimde yaşanan yozlaşmanın, bilimsel araştırmaların yalnızca kar getirecek bir biçimde desteklenmelerinin ve en önemlisi parası kadar eğitim almanın önünün açılması teknolojinin muazzam olarak geliştiği günlerde özelleştirmenin ve dahası küreselleşmenin bilgi toplumu yarattığı savının geçersiz bir hale gelmesine neden olmaktadır. yoksa verimlilikten kasıt sermayenin verimliliği mi ya da bilgi toplumundan kasıt bilgisizlik mi?