bugün

ölü yıkamak

Hayatta yapılabilecek en büyük çılgınca cesarettir.

Yaşamın final sahnesinin acımasız ve soğuk yüzünü izlersiniz afallayarak, ürpererek, şaşkınlıkla, gözlerinize inanamayarak, içiniz acıyarak...

- Ben de giricem gasilhaneye, anneannemin yıkanmasına yardım edicem!
Millet şok, ben de öyle!
Nasıl isteyebildim, nasıl bir cesaret hücum etti bedenime, nasıl bir ayrılık acısı çöktü üzerime bilmiyorum ama deli gibi istedim bunu!
Ansızın istedim!

Şaşkın ve karşı koyan akrabaların seslerine aldırmadan, montumu çıkarıp, daldım içeri...
Yüreğim küt küt atıyor ama zerre ürkmüyorum!

iki yıkayıcı kadın, sanki meyve hazırlar gibi, sofra kurar gibi, çamaşır katlar gibi sıradan bir eylem yapıyormuşcasına hazırladılar nur yüzlümü...
Üstündeki çamaşırları kesip çıkardılar üstünden ve yanda duran çöp kovasına teptiler el çabukluğuyla, hiçbir mimik yapmadan...

Miniminnacık ve kaskatı kesilmiş bedenini beyaz sabunla köpürttükleri süngerlerle başladılar yıkamaya, bedenindeki, ruhundaki her anı, yaşamın tüm izlerini köpüklü sularla akıttılar...

Sadece inleyerek ağlıyorum usul usul... Sesimin yükselmesine izin vermeden..

Bizleri sevgi ve şefkatiyle sarıp sarmalayan, dünyanın en şahane yemeklerini hazırlayan, zamanlı zamansız acıkmalarımızda hazırladığı minik mutlu sandviçlerin mimarı yorgun ellerini öpüp koklayarak yıkıyorum...
Hakkını helâl etmiş olmasını umarak...
Hepimizde en az annelerimiz kadar emeği vardı kuzumunnn.

Sabun kokulu buharlı küçük odada dualar, gözyaşlarımız eşliğinde yıkanıp kefenlendi ve tahta sandukaya yerleştirilip kapağını kapadılar.
Ve bir yaşam bitti!
Acısı, tatlısı, iyisi, kötüsüyle...
The end!