bugün

ölmek isteyip cesaret edememek

cesaret edememek bazen işe yarayabilir.

kısa bir örnek vereyim; hemen hemen 2 ay önce yedi tepeli şehre gittim. dertler başımdan aşkın, canımdan bezmişim, uyuyamıyorum ve sorunlar bir türlü bitmek bilmiyor. işkence gibi gelmişti o gün. Ne boğaza bakmaktan keyif aldım, ne de her zaman oturduğum pub'da bira içmekten. 1 ekim'di tarih. O gün 'boğazdan atarım la ben kendimi' diye söyleniyordum kendi kendime.

1 aralık günü, tekrar ziyaret ettim darülhilafe'yi. 2 ay olmuş, olaylar geçmiş, moralim düzelmişti. yasadigim en güzel günlerden birisini yaşadım. içtiğim biranın tadına vardım mesela, önemli bir şeydir bu.

Hayat bu, geçirdiğin her gün 'kötüye' gidecek diye bir şey yok. aklından çıkarma. ha, cidden intihar etmeyi düşünüyorsan, beni ara da bi uzun uzun konuşalım kendine yapacağın haksızlığı.

istanbul'u bir ay sonra görmek ümidi paha biçilemez bir duygu arkadaşlar. hayat güzel, yaşamı sevin.

Ayrıca, çetin altan'ın harika bir yazısı vardır 'rafadan yumurta ve limonata' adlı. mutlaka bir göz gezdirin.