bugün

sana yanacak bir can daha kalmadı

Beklemek uzun bir yol, sabretmek ağır bir yük ve ömür dediğin birkaç saniyelik…
Bilesin…
Yokluğundan dem vurmayacağım bu defa.
O kadar uzaklaştık ki birbirimizden yokluğun bile dokunmuyor artık bana.
Yok, ağlamayacağım bu defa…
Bıraktım artık avuçlarımı senli dualarla doldurup göğe kaldırmayı.
Nasıl olsa kabul olmuyorsun.
Bilmiyorum kimin duygularına yağmur olup yağıyorsun ama benim umutlarıma damlamıyorsun.
içimdeki boşluğu hangi dilde anlatacağımı bulamıyorum.
Sen beni hiçbir dilde anlamıyorsun..
Gidişine sitem etmeyeceğim bu defa…
Gözlerde mana bulamayana dudaklar ne anlatabilir?
Aşka, sevgiye illa cümle kurmak mı gerekir?
Hem gözyaşı kalpteki yasa kefil değil midir?
Yok, ağlamayacağım bu defa…
Ne ağlayacağım ne de anlatacağım…
Susmaksa susmak, vazgeçmekse vazgeçmek…
istersen mağlubiyet de sen buna, istersen benim de işime geldi san.
Ama benim de hevesimin kaçtığını bilesin.
Soğuyan bir çay, solan bir çiçek say.
Artık nasıl istersen öyle düşün, ben vazgeçtim.. .
Bilmiyorum kimde çiçek açar artık gülüşlerin, kimde zil çalar eteklerin…
Kim seni benim kadar sevebilir, sarılır, öperken koklar ya da incitmekten korkar…
inan artık hiç mühim değil!
Ne semtime uğra ne de aklıma gel.
Ömrünün kalanı benden uzak olsun yeter.
Çok üzüldüm, çok özledim, çok bekledim…
Ama şu saatten sonra hiçbir pişmanlık, hiçbir özlem, hiçbir anı seni bana döndürmesin.
Bende sana yanacak bir can daha kalmadı,
bilesin.. .