bugün

alamut kalesinin arka tarafı

iremdir.
ibni tahirin, yusufun, süleymanın
hayatları boyunca bir kadınla birlikte olmamış, kadın görmemiş
içki içmemiş, şarap görmemiş
güzel yemekler meyveler kuru yemişler tatmamış
güzel manzaralar şelaleler görmemiş kaleden çıkmamış bu 3 genç için;

sıradan insanların dünyada hergün yaptığı şeyleri yapıyorsan
kadınlarla beraber oluyorsan, şarap içiyorsan, güzel yemekler yiyorsan ve bütün bunları doğayla iç içe yapıyorsan cennettir.
çünkü bunlar senin deneyimlemediğin şeyler.
görmediğin şeyler, bilmediğin tatlar, hissetmediğin duygular.
bunlar sana anlatılan ve senin heveslenerek beklediğin şeyler.

bu yüzdendir mesela hiç aşık olmamış birinin ilk birini sevdiğinde ve sevildiğinde allah'ım neyin mükafatı bu? cenneti bu dünyada mı yaşatmaya karar verdin? demesi.
sevdiği kadının kokusunu ve çenesindeki derin çizgileri öpmeyi cennette hiç görülmemiş, toz bulaşmamış bir hanımeli çiçeğini koklayıp balını emmeye benzetmesi.

her sevgi bulaşmış olayın, hissin cennetle özdeşleşmesi kendi içerisinde.
iremdir.

bu arada gerçekten doğayla iç içeyken şarap içmek güzel şeyler yemek ve sevişmek irem değil de cennet bile olabilirmiş *

neyse ne işte alamutun arka tarafı hasan sabbah'ın sahte cennetidir.
her insanda allahtan ufacık bir nefesin olduğunu biliriz ya,
onun hevesidir işte.