bugün

sözlük yazarlarının itirafları

uzun bir itiraf olacak özür diliyorum herkesten.

burada beşinci nesil yazarlardan biriyim. yıllardır sözlüğe doğru dürüst uğramıyorum. etrafımdaki herkes irili ufaklı, her siyasi görüşten, kadın erkek hiç fark etmiyor aynı şeyi konuşuyoruz. içimi dökmek istedim. seçimle ilgili olmaktan çok hayat itirafıdır bu.

eski nesil olduğum için sanıldığının aksine yaşım genç. 2 haftaya 24 oluyorum. yıllardır oy verme hakkım var. ilk oyumu verdiğimde gezi döneminden çıkmış taze bir seçmendim. bazı şeylerin idrakının ötesinde, biraz daha hayalperest daha kanlı canlıydım. sonradan fark ettim ki o işler öyle olmuyor.

akşam haberi saatlerinde yemek yer ailecek masada otururduk. şehit haberlerini, kötüye giden ekonomi haberlerini, atanamayan öğretmenleri, sokak hayvanlarına eziyetleri, tecavüzleri, çocuk evliliklerini.. yılladır yemek masamızı haberlerden önce kurar olduk. çünkü yediğimiz iki lokma boğazımıza dizilir oldu.

idrak dediğim şey o zamanlar gelişti. siyaset bilincini yavaş yavaş edindim, kötü edindim. beni kim temsil ediyor, beni yeterince temsil edebiliyor mu, içerisinde beraber yaşadığımız ülkeyi kim yönetiyor... bunlar 18-19 yaşlarındaki insanların büyük bir ciddiyetle düşünmesinin gerektiği şeyler değil bana göre.

dün, daha doğrusu pazar günü, sandık başındaydım her zamanki gibi. bu sefer durmayacağım dememe rağmen sabah oy verdikten sonra dayanamayıp son dakikada gönüllü oldum. yanımda bir kız bir erkek liseden yeni mezun olduğu belli iki çocuk vardı. çocuk diyorum, her ne kadar yaşıtları meclise vekil olarak girmeye hak sahibi olsa da çocuk onlar. sandık korumaya gelmişler. partileri önemli değil, görüşleri önemli değil. sabah altıda kalkıp, pazar günü, arkadaşlarıyla gezmek ya da canları ne istiyorsa onları yapmak yerine sandığa gelmişler. ben de öyleydim.

arada esip gürlüyorum diyorum ki yurt dışına kaçmak lazım. iki dil biliyorum, bi yerden dikiş tuttursam yeter. bu öyle kolay değil. bizim için değil. bizim vatanımız cennet derken kimse edebi konuşmuyor. bizim vatanımız cennet. taşı toprağı altın derken benzetmede mübalağa yapılmıyor. cidden altın. bırakıp gidilmiyor öyle. genç dolu bir ülke bırakıp gidilemez.

yazdıklarımı nereye bağlayacağımı tam kestiremiyorum ben de. söyleyeceklerim çok fazla aslında. şöyle söyleyeyim son bir aydır gerek (bkz: muharrem ince) gerek (bkz: meral akşener) olsun ben muhalefetten aşırı umut doldum. ben bu ülkenin gençlerinden aşırı umut doldum. ben sandık başında bekleyen avukatlardan umut doldum. ben oy vermeye gelen yaşlı teyzelerden dedelerden, sandık sayımında bebeğiyle gözetmenlik yapan annelerden ben kısaca herkesten umut doldum. bu umut için onlara da inceye de, akşenere de, demirtaşa da teşekkür ediyorum.

bu kalan son umudumu beklemekle harcayacağım belki de. tek istediğim sadece benim değil milyonlarca insanın dolduğu bu umuda layık olmamız. tek istediğim artık gidişatı gerçekten görmemiz. tek istediğim cennetimizde gerçekten cennette yaşar gibi yaşayabilmemiz.

biz de artık şarkı söylemek istiyoruz biliyorum ama sahne kurulana dek bekleyeceğiz.