bugün
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır10
- karınıza range rover alır mısınız21
- anın görüntüsü15
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- icardi190516
- ruh okuzu9
- ellerim bos gonlum hos8
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu34
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss24
- evlilik9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi20
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- escort fiyatlarının güncellenmesi8
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı11
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- arda güler12
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- ali erbaş11
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü23
- ismail kartal12
- sivasspor'a verilen penaltı27
ne hissediyorum?
en korkunç soru: “şu an ne hissediyorum?”…
sokak lambası yanıyor. uzaklardaki evlerin ışıkları noktalar halinde. hepsi de ayrı birer dünya… güzel bir akşam havası var. gök yüzü de açık. ay da sevimli. yıldızlar bile görünüyor bu gece. sokaktaki kediler şefkat frekanslarımı dalgalandırıyor. yüzüm de güzel. vücudum da diri. gencim ulan!… evet, en büyük hazinem. gencim… zaman da geçiyor. ve hissediyorum. kanımda yaşanmışlıkların yükü ve yaşanacakların kaygılı heyecanı… tam da şu an, dakikada doksan yedi kez dolaşıyorlar tüm vücudumu. kimyamda çok acayip reaksiyonlara sebep oluyorlar. beni düşündürüyorlar; tarifi olmayan bir şeyler hissediyorum. dakikada doksan yedi kez mod değişikliği yaşıyorum. bir anda güleceğim tutuyor, sonra aniden ağlamaklı oluyorum. tam da şu an, adını koyamadığım bir şeyler oluyor. aniden kendime soruyorum: “şu an ne hissediyorum?” ses yok. sıkıysa söyle… hani her şeye bir sözün vardı?… sen ki, hazır cevaplılığınla etrafındakiler tarafından hep küstah görüldün? sen ki, yüzleşmelerinde hiçbir zaman laf altında kalmadın? hadi söyle. bir de kendinle yüzleş bakalım. şu an ne hissediyorsun? anlat! neden susuyorsun? neyi bekliyorsun?… hisler ölüyor. zaman da geçiyor. kozmosun trilyonlarca yapraklık takviminde, tarihin bir döneminde, evrenin bir noktasındaki bir gezegenin bir köşesinde durmuş, bir şeyler yaşıyorsun. varsın. birsin. bir toz zerresi kadar önemsizsin ama o küçük mevcudiyetini hiçbir yere sığdıramıyorsun. ufka bakıp derin dünyalara dalıyorsun. güya yaşıyorsun… güya büyük hissediyorsun. o halde söyle! ne hissediyorsun? o önemsiz varlığının içinde neler oluyor? neden cevap veremiyorsun? neden yüzleşemiyorsun? söyle… zaman da geçiyor. sigaran da cızırdıyor. küller de uçuyor. tam da şu an, dakikada doksan yedi kez yanıp sönüyorsun. sorular tüm vücudunu dolaşıyor. soruları çok seviyorsun. ama en korkunç soruya cevap veremiyorsun.
en korkunç soru: “şu an ne hissediyorum?”…
sokak lambası yanıyor. uzaklardaki evlerin ışıkları noktalar halinde. hepsi de ayrı birer dünya… güzel bir akşam havası var. gök yüzü de açık. ay da sevimli. yıldızlar bile görünüyor bu gece. sokaktaki kediler şefkat frekanslarımı dalgalandırıyor. yüzüm de güzel. vücudum da diri. gencim ulan!… evet, en büyük hazinem. gencim… zaman da geçiyor. ve hissediyorum. kanımda yaşanmışlıkların yükü ve yaşanacakların kaygılı heyecanı… tam da şu an, dakikada doksan yedi kez dolaşıyorlar tüm vücudumu. kimyamda çok acayip reaksiyonlara sebep oluyorlar. beni düşündürüyorlar; tarifi olmayan bir şeyler hissediyorum. dakikada doksan yedi kez mod değişikliği yaşıyorum. bir anda güleceğim tutuyor, sonra aniden ağlamaklı oluyorum. tam da şu an, adını koyamadığım bir şeyler oluyor. aniden kendime soruyorum: “şu an ne hissediyorum?” ses yok. sıkıysa söyle… hani her şeye bir sözün vardı?… sen ki, hazır cevaplılığınla etrafındakiler tarafından hep küstah görüldün? sen ki, yüzleşmelerinde hiçbir zaman laf altında kalmadın? hadi söyle. bir de kendinle yüzleş bakalım. şu an ne hissediyorsun? anlat! neden susuyorsun? neyi bekliyorsun?… hisler ölüyor. zaman da geçiyor. kozmosun trilyonlarca yapraklık takviminde, tarihin bir döneminde, evrenin bir noktasındaki bir gezegenin bir köşesinde durmuş, bir şeyler yaşıyorsun. varsın. birsin. bir toz zerresi kadar önemsizsin ama o küçük mevcudiyetini hiçbir yere sığdıramıyorsun. ufka bakıp derin dünyalara dalıyorsun. güya yaşıyorsun… güya büyük hissediyorsun. o halde söyle! ne hissediyorsun? o önemsiz varlığının içinde neler oluyor? neden cevap veremiyorsun? neden yüzleşemiyorsun? söyle… zaman da geçiyor. sigaran da cızırdıyor. küller de uçuyor. tam da şu an, dakikada doksan yedi kez yanıp sönüyorsun. sorular tüm vücudunu dolaşıyor. soruları çok seviyorsun. ama en korkunç soruya cevap veremiyorsun.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar