bugün

7 şubat 2018 yılmaz özdil yazısı

Yılmaz özdil'in akapelilere yine bilale anlatır gibi anlatıp, cevap verilecek boşluk bırakmaksızın köşeye sıkıştırdığı yazı. Ellerine sağlık.

--spoiler--
ismi, Angelo Giuseppe Roncalli'ydi.
Bergamo'da doğdu, Roma'da okudu, rahip oldu, piskopos oldu, 1935'te papalık temsilcisi olarak istanbul'a atandı.
10 yıl Türkiye'de yaşadı.
Şişli Harbiye'de Ölçek Sokak'ta oturdu.
“Din adamlarının dini kıyafetlerini sadece ibadet yerlerinde giymelerine” dair kanun çıkarılınca, devrim kanunlarına tereddütsüz saygı gösterdi, Türkiye'de sivil kıyafetle dolaşan ilk din adamı oldu.
Atatürk, kendi terzisi Kemal Milaslı eliyle iki takım elbise, bir pardesü, bir fötr şapka hediye etti.
Türkçe dersleri aldı, akıcı Türkçe öğrendi.
Beyoğlu St. Antuan Kilisesi'ndeki ayinlerinde “Tanrı mübarek olsun, Tanrı'nın aziz adı mübarek olsun” cümlelerini Türkçe kullanırdı.
Bizzat Murat Bardakçı'nın tanıklığıyla, Şişli'deki evinde Hazreti Ali'ye ait bir söz vardı, mihrabına asılıydı. “Rutbetu'l-ilmi ale'r-ruteb” yani “rütbelerin en yücesi, bilgin kişinin rütbesidir” yazıyordu. En şöhretli hattatlardan Kamil efendi tarafından yazılmıştı.
Türk dostuydu.
Diplomatlar, gazeteciler, yazarlar, tarihçiler, şairler ve ressamlardan yakın arkadaşlar edindi. Hiçbir kurumsal imtiyaz talebinde bulunmadı, hiçbir şahsi talepte bulunmadı.
Beşiktaş taraftarıydı, maçlara gidiyordu.
Ankara'ya izmir'e Bursa'ya Adana'ya Konya'ya Mersin'e seyahatler yaptı, iznik'i Mudanya'yı Tarsus'u Bergama'yı gezdi.
Türkiye'ye hayrandı.
istanbul'daki yaşamı sayesinde “Roma'nın dar görüşlülüğünden kurtulduğunu” söylüyordu.
Osmanlı padişahlarının hayatlarını okuyordu, Mimar Sinan'a “büyük Sinan” diyordu.
ikinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'deydi, soykırımdan kaçan Yahudilere yardım etti, ölümden kurtulmaları için sahte vaftiz belgeleri düzenledi, Yahudileri Nazilerin elinden alabilmek için Türk yetkililerle birlikte çalıştı.
Günlük tutuyordu, her gün için bir sayfa yazıyordu. Yıllar sonra kitaplaştırılan bu hatıralarına göre, Atatürk devrimlerini “çağdaş medeniyete ulaşma isteği” olarak görüyordu. “Burada yepyeni bir dünya var” ifadelerini kullanıyordu. Türkiye'de son derece rahat yaşadığını, kendisini rahat hissettiğini, ama, Hıristiyan din adamı olmasına rağmen Yunanistan'a girmekte güçlük çektiğini anlatıyordu.
Günlüğüne defalarca “Io amo i Turchi” yani “Türkleri seviyorum” yazmıştı.
Türkiye'den Fransa'ya atandı, Venedik kardinali oldu, 1953'te Papa oldu.
Türkiye sevgisi nedeniyle “Türk Papa” olarak anılmaya başlandı.
Çok kritik bir seçim olmuştu… Papalık için kuvvetli bir aday daha vardı, kardinal Agagianyan, Ermeni'ydi, Türkiye adına ciddi sorunlara yolaçabilirdi, neyse ki Ermeni papa seçilemedi, “Türk Papa” seçildi.
Vatikan'dayken daima Türkiye'den övgüyle bahsediyordu. “Hayatımın en güzel 10 yılını Türkiye'de geçirdim, beni bir tek kimse bile, bir tek gün bile kırmadı, sadece sıcak alaka, dostluk, samimiyet ve anlayış gördüm” diyordu.
Vatikan'da görüştüğü Türkiye dışişleri bakanı Feridun Cemal Erkin'e, istanbul hasretini şöyle anlatmıştı: “Boğaz'ın çiçeklenmiş kıyılarını, orada gördüğümüz nezaket dolu konukseverliğin anılarını yaşatmak, barışçıl ve dingin buluşmaları hatırlamak anlamına geliyor.”
Türk Papa sayesinde Türkiye'yle Vatikan arasında diplomatik ilişki kuruldu.
Beş yıl papalık yaptı, 1963'te öldü.
2000 yılında “ermiş” ilan edildi.
2014 yılında “aziz” ilan edildi.
Ermiş ilan edilme törenine, Türkiye Cumhuriyeti adına kültür bakanı istemihan Talay başkanlığında resmi heyet katıldı.
Aziz ilan edilmesi onuruna, 10 yıl yaşadığı Ölçek Sokağı'nın ismi Şişli Belediyesi tarafından Papa Roncalli Sokağı olarak değiştirildi.
*
Üçüncü cumhurbaşkanımız Celal Bayar tarafından 1959'da Vatikan'da ziyaret edilen tarihteki ilk papa, işte buydu.
*
Elbette farklı dinamikler de etkendi ama, diplomatik ilişkiyi başlatan ziyaretin bir numaralı sebebi, muhatabımızın “Türk Papa” olmasıydı.
*

E şimdiki ziyaretin muhatabı kim?
Türkiye'yi “soykırım”la suçlayan, 1915 olaylarının “soykırım” olduğunu söyleyen, sadece Ermenileri değil, “Süryanileri Asurileri Keldanileri Rumları ve Ermenileri soykırdığımızı” söyleyen, “piskoposları rahipleri kadınları erkekleri yaşlıları, hatta savunmasız çocukları ve hatta hastaları bile yok ettiğimizi” söyleyen… Bunları söylediği için bizzat asrın liderimiz tarafından Vatikan Elçimizin geri çekilmesine sebep olan… Ermenistan'a giderek “Ermeni soykırımı yaptığımızı” tekrar eden… Tarihte üç soykırım yaşandığını “birini Stalin'in yaptığını, birini Hitler'in yaptığını, birini de biz Türklerin yaptığını” söyleyen… Türk düşmanı papa.
*
Ama işin orası hiç önemli değil.
Arakanlılara “kardeşimiz” diyor ya, Kudüs'ün başkent yapılmasına karşı çıkıyor ya, orası daha önemli!
*
Nasıl olsa “yerli” ve “milli” sayın ahalimiz hiç merak etmiyor…
Bayram değil seyran değil, soykırım borazanı papayı neden öptük?
--spoiler--

Kaynak: http://www.sozcu.com.tr/2...-ilmi-aler-ruteb-2207846/