bugün

nilgün marmara

•••hepiniz mezarısınız kendinizin•••

çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. yiten bu işte!

neden büyüdünüz, genleştiniz, yayıldınız gövdelerinizle, aletlerinizle, anlaklarınızla, aşklarınızla, ağlattıklarınızla, güldürülerinizle, yüceliklerle, bayağılıklarla; bu yerküreyi nasıl iyeliğinizin bir yapıtı olarak algılıyor onu altetmeye çalışıyorsunuz?

herkes evinin önündeki çölü süpürmelidir, içerideki çölü dışarıdan sızmış olarak görüyorsa, beklesin, ağır ağır aksın kum tanecikleri, biriksin ve dışarının çölüne bitişsin, o zaman herkes yine evinin önündeki çölü süpürmeyi sürdürebilir.

delilik sevgilim, bir sözcük üzerine kurulmuyor, var olanı dürtüyor, eşeliyor, o bölgede yer ediniyor. bir sabah, bedenimin tüm hücrelerini el geçirmiş bir acıyla uyanıyorum, bundan böyle, nereye baktığı bilinmeyen gözlerinizle her karşılaştığımda katlanacak bir acıyla.

kentlerin havalanlarından çok düş alanlarına gereksinimi var. yeni düş alanları yapılmalı, onlar restore edilmeli ya da tümden yok edilmeli.

üzerimden trenler, kamyonlar, tırlar, ve tüm araçlar geçiyor sana doğru yürürken bu sonsuz evcilik oyununda.

geliyorlar, bu evde doğan yeni bir ölümü görmeye; koşarak, düşe kalka yuvarlanarak, sürünerek.
nasıl olursa olsun; görmek için bu eski dostların yeni cesetlerini ve göstermek için kendi dirimlerinin kıvılcımlarını geliyorlar! uyuyan arzunun düşün imgelemenin anlağın belleğin leş kokularını duymaya geliyorlar.
ölüm sessizliği, toz ve küf kokan evden ayrıldıklarında seviniyorlar canlıyız diye.

maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın.

hepiniz mezarısınız kendinizin.

imza: nilgün marmara