bugün

hayati bir oyun olarak kabul etmek

yaşanabilecekken yaşanmamış kaç mutluluk var hayatınızda?
hayatı çok ciddiye alan sizler, hep riskleri mi hesapladınız yoksa?

--spoiler--
korktuk değil mi?
istediğimiz kadar mutlu olamayacağımızdan, terk edileceğimizden, sıkılacağımızdan, yaşadığımızın bir gün sonra ereceğinden, dostlarımızın ya da ailemizin karşı çıkacağından, yalnız kalabileceğimizden korktuk.

korktuk, çünkü bir oyun değil hayat.
ya da, onu bir oyun gibi yaşayacak gücümüz yok bizim.
kundera'nın o çok ünlü romanındaki kahramanı gibi, "hayatı o kadar hafif yaşamaya yetmiyor bizim gücümüz".
--spoiler--

bir sonraki hamleyi hesaplamaktan oyundaki diğer taşları görmezden mi geldiniz yoksa?
yenilseydiniz üzülecektiniz çünkü siz.
halbuki gözü kapalı katılsaydınız tüm oyunlara, her yenilgiden sonra bir daha oynayalım isteği kavuracaktı içinizi.
kimbilir...
kolay karar verecek, risklere fazla kafa yormayacak, sona geldiğinde de haydi baştan alalım diyebilecek kadar umarsız değilsiniz siz değil mi?

kaç kez döndünüz mutluluğun kapısından?
çaldım çaldım açan olmadı mı dediniz siz yoksa?
sahi sıkıntıdan eşelediniz mi kapı önündeki toprağı ayağınızla hiç?
yoksa, kimse yoktur kapıyı açacak deyip hemen gittiniz mi oracıktan?

korkaksınız siz.
yaşanabilecekken yaşayamadığınız bir çok mutluluk var bilmediğiniz.
ya da bildiğiniz, farkına her vardığınızda oturup hüzünlendiğiniz?
keşke dediğiniz...

hayatı çok ciddiye alan sizler, hep riskleri mi hesapladınız yoksa?
risk almaktan çekinmeyenler, mutluluğun kapısını yumruklayanlar mıydılar dersiniz?
kimbilir...

o kapının önündeki toprak üstünde ayak iziniz yok ki sizin.
sormam saçma.

siz bilmezsiniz.
çünkü hep kazanmayı düşlersiniz.
güncel Önemli Başlıklar