bugün

tengri

günümüz türkçe'sinde, arapça ilah kökenli allah anlamında kullanılan tanrı sözcüğünün orta asya türkçesindeki kullanım biçimi.

(bkz: köktengri)

(bkz: yusuf has hacip)
(bkz: kutadgu bilig)

urartuca'daki dengir ya da dingir sözcüğü ile arasındaki ses ve yapı benzerliği dikkati çeker; sonradan tanrı biçimindeki sözcüğe dönüşmüştür.

bilimin sorularla, dinin inançla doldurduğu alanın orta asya türkçesi'ndeki adı; bilim geliştikçe sorular yanıt bulur, yanıtlar yeni sorular doğurur, alan sonsuz kalmayı sürdürür; bilim geliştikçe inanılan objeler yerden göğe çıkar, soyutlaşır, alan yine sonsuz kalır. yani kimsenin kimseyi suçlamasına gerek yoktur. söz konusu olan sadece alana farklı isimler vermektir; gerisi boşluk, gerisi rastlantı, gerisi sonsuzluk ve herkes haklı!

yani gerisi ünlü fıkradaki gibi, ondan sonrası hep kaplumbağa! denen şey.

ünlü fıkra şöyle: tanrı, uzay, sonsuzluk kavramları üzerine bir bilim adamı konferans vermektedir. ön tarafa şirin bir yaşlı bayan oturur. bir ara söz alır ve dünyanın aslında büyük bir kaplumbağanın üstünde durduğunu söyler... bilim adamı, kendinden emin bir kişinin mütevazı gülümsemesiyle yaşlı bayana sorar:
- peki, hanımefendi, kaplumbağanın ötesinde ne var?

yaşlı kadın, görmüş geçirmiş insanların kendinden emin gülümsemesiyle yanıtlar:
- sevgili profesör, beni nereye çekmek istediğinizi biliyorum ama tuzağınıza düşmem çünkü kaplumbağadan sonrası yok, sonrası hep kaplumbağa.