bugün

yalniz degilim ben

bir tek insan görmek istemediğim anlarda dahi içim öyle kalabalık ki... sıkılıyorum sanma lütfen, kanım ılık ılık sen akıyor bugünlerde. kessem bedenimi içimden sen çıkacaksın sanki. öyle sığmıyorum kendime, kalabalık içimde at koşturuyor; sana dair ne varsa düşündüğüm, adı kalabalık oluyor...

yaşadıklarımızı düşünerek oyalıyorum kendimi. avunuyorum sanma lütfen, yaşayacaklarım ayakta tutar beni ancak; sana dair beslediğim umutlar avutur sadece. korktuğumu da düşünme. kenara çekilmiş, sinmiş, korkmuş, vazgeçmiş gibi gözükmek istemem. korkarım birisinin yokluğuna, varlığına alıştığından daha kısa sürede alışanlardan. ayrılığı hazmedip yalnız olduğunu kabullenenlerden. yok hayır yalnız değilim ben.

söylemeden edemeyeceğim; bir resmin geçti elime sonraları, ordan burdan işte. nerde çektirdin bilmiyorum. kaç yaşlarındaydın ancak tahmin yürütüyorum. başucuna mı koydun diye sorma lütfen, belki yırtmışımdır. öfkelendim de yırttım sanarsın şimdi üzülürüm. yakıştıramadım işte hiçbir çerçeveye. genellikle insanlar kaybettikleri sevdiklerinin resimlerini asarlar duvarlarına. özenle çerçeve seçerler sonra. fotoğrafların çekilmiş olduğu zamana aykırı gelir bu seçim bana hep. önemsiyorsan duvara da asmadım hayır. geçmişe dair ne varsa gözümün önünde değil yüreğimde olsun istedim. ben o resmi kalbime iğneledim.

"ayrıldık" demişsin, duydum. "bilmiyor muydun" deme lütfen. içerledim biraz sadece o kadar. ayrılığı yalnızlık sayanlara diyecek bir sözüm yok şimdi. takatim yok laf anlatmaya. ayrılığı çalı süpürgesi sanar onlar. bense onlara birer tavan süpürgesi hediye etmek isterim. kafalarındaki örümcek ağlarını süpürsünler diye.

"ayrıldık" demişsin. içimdeyken sen nereye gittiğini sanmışsın?

ben anlatıyorum boşver sen. ait olmak başka bir şey. hissetmek apayrı. kanıksadıklarını bilmem, ben hoşnutum halimden. sen bana bakma lütfen, yanımda olman düşlediğim olsa da içimdeki kalabalık olman güç veriyor bana. "ne diyor bu" diye sorma lütfen. demek istediğim tek şey varsa o da yalnız değilim ben...