bugün

kızılcık şerbeti

bir kadın tanımıştım..

sözcükler ile hastalıklı bir ilişkisi vardı..

ona,

ölmeyi yazmak ile ölmek aynı şey değildir diyemedim hiç, dememe rağmen..

gözün, ruhun gördüğü çürümeden, sözcükler ile kaçılmaz diyemedim hiç, dememe rağmen..

dönüp dolaşıp gideceğin yer orasıdır dedirtmemelisin kendine,

madem ki bunca dil ile yürek cambazlığına soyunmuş isen, diyemedim hiç..

bildiniz.. dememe rağmen..

hem orospu hem prenses olunmaz diyemedim..

hem perilere inanıp hem o özlediğin düşlediğin prensin, kişi başına düşen milli gelir hesabını yaptığında cazip bulmayacağın bir ülkenin prensi olmasını yargılayamazsın diyemedim..

kızılcık şerbeti ile kan kusmuş empatisi geliştiremezsin diyemedim..

kan kusarsın

ve

kızılcık şerbeti içtim diyebilirsin ancak..

bu eğretilemenin başka yolu yok..

diyemedim..