bugün

hayat ne tuhaf vapurlar filan

cenk erdem tarafından kaleme alınmış bir de martı hikayesi olan versiyonu vardır ki insanı alır götürür, şöyle ki:

şimdi yüzüyor vapur karşıya geçiyor. yarılıyor deniz kendinden geçiyor. bakıyor gözlerim bir balık arıyor. bizim mahalle aşağısı, sonsuz ve mavi mahalle ve fakat şu çatılara çıkıyorum arada.. kiremitler arasına konduğum zaman dehşete kapılıyorum. heyyy durrr!! ulan ben allahın martısıyım. beni yazan, hey sen! hiç düşünmüyor musun ben bunları nasıl dile getiririm? nasıl yazıyorsun ulan bunları benim ağzımdan. sen deli misin? beynimin ağırlığı ne ki? ey sen, sevgisini belediye otobüslerine kazıyacak kadar zavallı adam. ulan ben seni uçuramam. oysa sen benim için neler düşündürüyorsun. bırak kanatlarım kendi bildiği gibi uçsun. oysa simit atsan bana, şu karaköy vapurunda ne güzel doyardı karnım. şimdi beni çıkmaz sokaklara dalan düşüncelerine alet ediyorsun. ben allahın martısıyım. üstelik bana en uzak tutkularını getirmişsin. cins misin nesin? yanaşacak birazdan vapur. hadi sende aklını demirle mantığa. delirtme beni. saçlarını da arkaya tara. böyle iyi olmuyor benden söylemesi.

yahu, hayat ne tuhaf vapurlar filan..
ne olur arkadaşım ne olur,
hadi artık.. bırak beni gayrı uçam....
güncel Önemli Başlıklar