bugün

uzaylılarla nasıl temas kurdum

bir sorudur. cevabı ise siz güzel sözlük yazarlarına anlatacağım şekilde gerçekleşmiştir.

O zaman zamanlardan 2123’tü. Noruyon Galaktik imparatorluğu samanyolumuzu çepeçevre sarmalamıştı. Öyle ki insanoğlu zamanında yaşadığı dünya’ya iyi bakamamış, kendi sonunu kendi hazırlamıştı. Bir koruyucu olan Hastireliler, tasoslar ve noruyonlar dünyayı istila ettiler ve insanların evrensel bilince ulaşması gerektiği düşüncesinde kanaat kıldılar. Zamanla insanlar buna alıştı ve hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktı.

Kepler'in üzerinden süzülürken demlediğim foton çayımın hazır olmasını bekliyordum ki gazeteyi açıp galaksimize dair son gelişmelere bir göz atmak istedim. ikinci sayfaya baktığımda son zamanlardaki Tasos ile Hastire imparatorlukları arasında geçen çekişmelere dair bir şey gözüme ilişmişti. “sizi başa getirtmeyeceğiz” diyordu hastire imparatoru seluan. Hemen yanındaki haberde ise “bu ışık yılının şanslı homosu kim olacak?” yazıyordu. Sıkılıp gazeteyi kenara bıraktım. Juna kalkanlarını hafifçe indirip dışarıya doğru baktım. Biraz sonra gelen sesle foton çayımın hazır olduğunu anladım. Yürürken aniden çok ince frekansta bir ses beynimin içini kemirmeye başladı ve bir anda gözlerim karardı.

Annemin hazırladığı köfte ve patatesleri beklerken acıktığımı anlamıştım ve o güzel kokuların ardından mutfaktan ayrılmak istemiyordum. Babam eve geldiğinde ailecek sofraya oturmuştuk. Sofrada içinde bulunduğumuz güne dair sohbetler etmek önemli bir alışkanlığımızdı. Babam iş yerinde yaşadıklarından bahsederken annem tabakta kalan son köfteyi yemem için bana veriyordu. Yemeğim bittiğinde kalkıp odama doğru gittim.Ertesi günü hazırlanması gereken ev ödevimi yapmam gerekiyordu ve aslına bakarsanız pek de istekli değildim. Odamın balkona doğru açılan kapısından çıkıp gökyüzünü izledim. Sanki yıldızlar üzerime düşecekmiş gibiydiler. Bu büyülü manzara karşısında etkilenmiştim. Biraz geçtikten sonra ödevlerimi yapmam gerektiğini bildiğimden zorla da olsa onları bitirdim ve artık uyumam gerekiyordu. Bizimkilere iyi geceler diledikten sonra ışığı kapadım, yatağıma uzandım. Yattığım yerin karşısındaki pencereden gökyüzünü görebiliyordum. Yıldızlar hala sanki çok yakınmış gibiydiler. O manzaraya bakarak uyuya kalmışım.

Noruyon galaktik imparatoru Kilicon , bundan böyle tüm homosların belirtilen güncelleştirilmiş kurallara uymaları gerektiğini tüm samanyoluna anons ediyordu. Kilicon’un samanyolulularca pek de sevildiği söylenemezdi. Halbuki bana göre özünde iyi bir homos idi. Koyduğu kuralların sebebini ise henüz gelişmekte olan bir imparatorluk olduğundan dolayı koyması gerektiğini düşünüyordum. Öyle ki biz homoslar zamanında insanken dünyamızı yerle bir etmiştik ve bizi homosa evirenlerle tanışmak durumunda kalmıştık. Şimdi ise her şey geride kaldı ve artık daha dikkatli olmak zorundaydık. Çünkü önümüzde artık sadece bir dünya yok, bir galaksi vardı ve bu son şansımızdı.

saat 03:11 gibi aniden uyanmıştım, sanki susamış gibi bir halim vardı ve mutfağa su içmeye gitmem gerektiğini düşünüp yatağımdan kalkmıştım. Yeşil ve loş bir ışıkla aydınlatılmış uzun koridorda ilerlerken birden başımın sanki çatlayacakmışçasına ağrıdığını hissettim. Sanki bayılacak gibi olmuştum. Bir anlığına yere eğilip başımı tutmaya başladım ve ağrının geçmesini beklerken bulunduğum yer öylesine güçlü aydınlanmıştı ki diğer her yer zifiri karanlık olmuştu. Bağırmaya çalışsam da sesimi duyuramıyordum, sanki bir şey beni engelliyordu ve çok korkmuştum. Ayağa kalkmaya çalıştım ve biraz ileriye doğru baktığımda koridorun sonunda simsiyah ve kavisli bir şekile sahip bir şey görmüştüm. Bu kavisli ve siyah şey buhulu bir şekilde bir insan silüetini andırıyordu. O da hayal meyal görmüştüm ki aynı şekilde benim gibi başını tutuyordu ve ne olduğunu sanki anlamamış gibi bir hali vardı. Normalde korkak olmayan bir çocuktum ve burada da gördüğüm şeyin en başta beni aniden korkutmasına izin versem de cesaretimi toplayıp ona doğru yürümeye başladım. Ona yaklaştıkça simsiyah hali aniden yok oluverdi ve yerini senin benim gibi bildiğimiz bir insan görüntüsüne bıraktı. Bu şey bildiğimiz bir insandı evet, buna o kadar emindim ki…

“Neler oluyor böyle?”, “Neredeyim ben?”… Biran o yüksek frekanslı sesin beni bayıltmasından sonra uyanmaya çalıştığımda kendimi bambaşka bir mekanda bulmuştum. Karşımda ufak bir çocuk vardı ve bana doğru geliyordu. Korkuyla karışık bir şekilde gördüklerimin hayal mi yoksa gerçek mi olduğunu kavramaya çalışırken bir yandan da ağrıyan başımı tutuyordum. Kendime geldiğimde ayağa kalktım ve yanıma doğru gelen çocuğun korkuyla karışık bir merak duygusu içerisinde gözlerini bana doğru diktiğini gördüm. Bu bir insandı, tıpkı benim de homos olmadan önce bir zamanlar olduğum gibi.

Kilicon, tasos ile hastire galaktik imparatorluklarının aralarındaki münakaşanın samanyolumuza zarar verebileceğini de düşündüğü için tıpkı bir zamanların nato elçisi gibi homoslara belirttiği kurallardan sonra bu iki imparatorluğun başındakilere de uyarı niteliğinde notalar vermişti. Öyle görülüyordu ki içerisinde yaşadığımız bu galaksiyi pek de önemsemiyormuş gibi görünen bu iki imparatorluğun başındaki homoslar bu uyarıyı pek de dikkate alacak gibi değildiler. bundan sonrası ne gösterir bilinmezdi. bilinen tek şey bir zamanlar insanoğlu arasındaki savaşların kendi dünyalarını yok etmelerinde ne kadar da büyük bir etken olduğuydu. evrim geçirmiş ve aydınlanmış bir homos olarak aynı hataya tekrar düşmek ne kadar doğruydu? bunu belki de zaman gösterecekti.

Gözlerimi uzunca bir süre bu insanımsı şeye diktikten sonra kekeleyerek “kimsin sen?” diyebilmiştim sadece. Ancak bana bir cevap vermiyordu. Aniden ve bir şekilde hiç konuşmadan iletişim kurmaya başlamıştı benimle. Sanki telepatik bir yolla konuşuyor gibiydi. Aynı şekilde ben de o an sanki bir insan olmadığımı hissettim ve aklımdan onunla konuşabiliyordum üstelik. O kadar ilginç bir durumdu ki sanki ışık hızından hızlı bir biçimde birbirimizle iletişim kuruyorduk ve ne demek istediğimizi çok çabuk bir şekilde anlayabiliyorduk. işte böylece “uzaylılarla” olan ilk temasım başlamıştı. o an onların dünyalarını henüz görmemiştim, ancak bu temasımdan sonra hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktı.