bugün
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- evlilik12
- demet akalın'ın zeka seviyesi11
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır15
- icardi190518
- anın görüntüsü15
- ali erbaş18
- türkiye işçi partisi11
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- arda güler10
- karınıza range rover alır mısınız21
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- xdearm9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı8
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss23
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi19
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- futbolcu ismiyle nick almak11
- escort fiyatlarının güncellenmesi8
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı11
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
--spoiler--
Arkadaşlar Allah'ı neden sever, biz neden sevmeyiz
Tanrı(lar), bir sevgi ve güven ilişkisinin adıdır diyeyim de ağzınız bir karış açık kalsın. Bu adam kırdı kafayı, Allahçılara teslim oldu diye korkun.
Halbuki iyi düşünürseniz, bunun ne kadar radikal bir ateist tez olduğunu görürsünüz.
*
Hakikat yolu zahmetli bir yoldur. Neyin ahlaken doğru olduğundan hiçbir zaman emin olamazsın. Anamın altınlarını satayım mı? Günahkâr kızımızı linç edelim mi? Geziye nasıl tavır alalım? işin yoksa kıvran dur.
istersin ki biri olsun, sana doğruyu söylesin. Ararsın, bulursun: Ya Hoca efendidir, ya Papaz efendi, ya Swami, ya Derviş, onlardan da büyüğü Nebi veya Mesih. Kolay açıklayamayacağın bir şekilde adamı seversin, güvenirsin, doğruyu söylediğinden emin olursun. Hoca bilir! Oh!
Tanrı, işte o ilişkinin mührüdür. Garanti belgesidir. Duygusal bir yakınlık üzerine kurulu ilişkinin, metafizik alemdeki çapasıdır. [Ontolojik çapasıdır diyeceğim aslında, ama boku çıkarılmış bir kelimedir, kullanmayayım.] Adamı sevdim, o yüzden güveniyorum demek zayıf gelir, sübjektivizm kuşkusuna kapı açar. Babam güvenirdi, ben de ona uydum desen tatmin etmez. Hocanın mutlak ve tartışılmaz bir Hakikat zeminine ayak bastığına inanman gerekir. Neden güveniyorum? Çünkü tanrıdan vahiy aldı. Veya vahiy alanlardan el aldı. Ya da vahyin sırrını benden daha iyi etüt etti. Benim gibi aciz, kayıp bir ademoğlu değil. Belki aciz bir ademoğlu, peki, ama bir eliyle Mutlakı tutuyor.
Tanrı dediğin saçma sapan bir kavram, düşünsen iler tutar yeri yok. Ama o tanrıyı var saymazsan, kimsenin Hakikatinden emin olamazsın. Hoca efendinin, yahut Nebinin neden senden benden üstün olduğunu kolay kolay açıklayamazsın.
işte din meselesinin püf noktası budur. Asıl odak noktası tanrı değildir. Etten kemikten birileridir, onların söylediklerine inanma ihtiyacıdır. O yüzden Latincede re-ligio demişler, bağlanma. Soyut bir kavrama değil, hocaya, şeyhe, pîre, nebiye. Ve onların mensuplarının oluşturduğu cemaate.
*
Test et bak. Allah yok desen pek takmazlar. Senin peygamberin menfaatçiymiş desen linç ederler, hadisten siyerden kanıt da göstersen fayda etmez.
*
Peki itirazımız ne? Üç tane.
Bir. Tanrı daha doğrusu Tek Tanrı fikri sakattır. Rasyonel düşünceyi ciddiye alan birini bu devirde ikna etmesi mümkün değildir. Kadir-i mutlakın günah ve zulüm karşısında aciz kalması absürd bir düşüncedir. Kendi mutlak kudretine tabi olanlara kızıp onları orantısız güçle cezalandırması ahlaksız bir düşüncedir. O paradoksu çözmek için ikibin seneden beri döktürdükleri argümanları da toplasan bir incir çekirdeğini doldurmaz. [1]
Canım o da irrasyonel olsun, ne zararı var, insan yaşamı sırf akıl mı diye soracaklardır. Kanmayın. Mesele felsefi tutarlılık meselesi değil, felsefi tutarlılıktan vazgeçmeyenleri harcama meselesidir. Akılcı düşünceyi şiar edinenler isterse küçük bir azınlık olsun. Manevi emsal ve öncü olma hakkını onlara tanımayan bir sistem kaç para eder? Voltaire ve Einsteinı dışlayan, ama Alabamalı bir kasaba vaizini yahut Aşağı Güngörenin cahil şeyhini Mutlakın sözcüsü sayabilen bir anlayıştan kime ne fayda gelir? Hangi ufuk genişliği, hangi tecrübe zenginliği, hangi ruh cömertliği, hangi bilgelik o çorak topraklarda serpilebilir?
iki. Kitaplar eskimiştir. interneti, ikinci Dünya Harbini, Amerikayı ve Çini, matbaayı, insan Hakları Beyannamesini, profesyonel orduyu, SSKyı, DNAyı ve organ naklini bilmeyen bir çağda bir cahil Filistinli derviş ile bir cahil Arabistanlı hocanın söylemiş olduğu sözlerden, ne kadar zorlarsan zorla, bugün için bir ahlak öğretisi çıkaramazsın. Bugünün sorularına cevap bulamazsın. Ha, vardır elbet orada da bir-iki hikmet incisi: Sonuçta insanlığın ahlaki sorunlarının bir kısmı yeniyse, bir kısmı dünden beri var olan sorunlar. Ama ona bakarsan Sophokleste de vardır hikmet incisi, Karagöz ile Hacivatta da. Üç tane vasat Amerikan filmi izlesen, Kuranın toplamından fazla çıkaracak ahlak dersi bulursun.
Üç. Aidiyet ahlak bozar. Hakikatin tekeli Bizimkilere verilmiş ise, Ötekiler, tanım gereği, hakikat dairesinin dışında kalırlar. Kâfirdirler. Tahammül edebilirsin, hoş görebilirsin, ama inanamazsın. Hemen kılıcı alıp kafa kesmezsin belki, ama riyanın ve çifte standardın çürütücü zehrinden ruhunu kolay kolay arındıramazsın. Yarın öbür gün kafa kesenler sahneye çıktığında da, onlara verecek güçlü bir cevabın olmaz. Ama peygamberimiz onlara da fazla şey yapmayın demiş, liküm diniküm, kem küm
*
O yüzden, sevdiklerini seven arkadaşlarımızı bazen incitme pahasına diyoruz ki, tuttuğunuz yol yol değildir. Ufkunuzu kısmaktadır. Hakikatin pek çok vechesinden, ve onlara dair birkaç şey bilen insanlardan, sizi soyutlamaktadır. Sizi cehele ile aynı kaptan yemek yemeğe mahkûm etmektedir. Bugünün konularını anlamaktan aciz bırakmaktadır. Kontrol edemeyeceğiniz bir öfkenin kollarına sizi teslim etmektedir. Sorumsuzluktur.
Peki seviyorsun, anladık da, dünyayı bu kadar fakirleştirmeye hakkın yok ki?
--spoiler--
kaynak: http://nisanyan1.blogspot...eden-sever-biz-neden.html
Arkadaşlar Allah'ı neden sever, biz neden sevmeyiz
Tanrı(lar), bir sevgi ve güven ilişkisinin adıdır diyeyim de ağzınız bir karış açık kalsın. Bu adam kırdı kafayı, Allahçılara teslim oldu diye korkun.
Halbuki iyi düşünürseniz, bunun ne kadar radikal bir ateist tez olduğunu görürsünüz.
*
Hakikat yolu zahmetli bir yoldur. Neyin ahlaken doğru olduğundan hiçbir zaman emin olamazsın. Anamın altınlarını satayım mı? Günahkâr kızımızı linç edelim mi? Geziye nasıl tavır alalım? işin yoksa kıvran dur.
istersin ki biri olsun, sana doğruyu söylesin. Ararsın, bulursun: Ya Hoca efendidir, ya Papaz efendi, ya Swami, ya Derviş, onlardan da büyüğü Nebi veya Mesih. Kolay açıklayamayacağın bir şekilde adamı seversin, güvenirsin, doğruyu söylediğinden emin olursun. Hoca bilir! Oh!
Tanrı, işte o ilişkinin mührüdür. Garanti belgesidir. Duygusal bir yakınlık üzerine kurulu ilişkinin, metafizik alemdeki çapasıdır. [Ontolojik çapasıdır diyeceğim aslında, ama boku çıkarılmış bir kelimedir, kullanmayayım.] Adamı sevdim, o yüzden güveniyorum demek zayıf gelir, sübjektivizm kuşkusuna kapı açar. Babam güvenirdi, ben de ona uydum desen tatmin etmez. Hocanın mutlak ve tartışılmaz bir Hakikat zeminine ayak bastığına inanman gerekir. Neden güveniyorum? Çünkü tanrıdan vahiy aldı. Veya vahiy alanlardan el aldı. Ya da vahyin sırrını benden daha iyi etüt etti. Benim gibi aciz, kayıp bir ademoğlu değil. Belki aciz bir ademoğlu, peki, ama bir eliyle Mutlakı tutuyor.
Tanrı dediğin saçma sapan bir kavram, düşünsen iler tutar yeri yok. Ama o tanrıyı var saymazsan, kimsenin Hakikatinden emin olamazsın. Hoca efendinin, yahut Nebinin neden senden benden üstün olduğunu kolay kolay açıklayamazsın.
işte din meselesinin püf noktası budur. Asıl odak noktası tanrı değildir. Etten kemikten birileridir, onların söylediklerine inanma ihtiyacıdır. O yüzden Latincede re-ligio demişler, bağlanma. Soyut bir kavrama değil, hocaya, şeyhe, pîre, nebiye. Ve onların mensuplarının oluşturduğu cemaate.
*
Test et bak. Allah yok desen pek takmazlar. Senin peygamberin menfaatçiymiş desen linç ederler, hadisten siyerden kanıt da göstersen fayda etmez.
*
Peki itirazımız ne? Üç tane.
Bir. Tanrı daha doğrusu Tek Tanrı fikri sakattır. Rasyonel düşünceyi ciddiye alan birini bu devirde ikna etmesi mümkün değildir. Kadir-i mutlakın günah ve zulüm karşısında aciz kalması absürd bir düşüncedir. Kendi mutlak kudretine tabi olanlara kızıp onları orantısız güçle cezalandırması ahlaksız bir düşüncedir. O paradoksu çözmek için ikibin seneden beri döktürdükleri argümanları da toplasan bir incir çekirdeğini doldurmaz. [1]
Canım o da irrasyonel olsun, ne zararı var, insan yaşamı sırf akıl mı diye soracaklardır. Kanmayın. Mesele felsefi tutarlılık meselesi değil, felsefi tutarlılıktan vazgeçmeyenleri harcama meselesidir. Akılcı düşünceyi şiar edinenler isterse küçük bir azınlık olsun. Manevi emsal ve öncü olma hakkını onlara tanımayan bir sistem kaç para eder? Voltaire ve Einsteinı dışlayan, ama Alabamalı bir kasaba vaizini yahut Aşağı Güngörenin cahil şeyhini Mutlakın sözcüsü sayabilen bir anlayıştan kime ne fayda gelir? Hangi ufuk genişliği, hangi tecrübe zenginliği, hangi ruh cömertliği, hangi bilgelik o çorak topraklarda serpilebilir?
iki. Kitaplar eskimiştir. interneti, ikinci Dünya Harbini, Amerikayı ve Çini, matbaayı, insan Hakları Beyannamesini, profesyonel orduyu, SSKyı, DNAyı ve organ naklini bilmeyen bir çağda bir cahil Filistinli derviş ile bir cahil Arabistanlı hocanın söylemiş olduğu sözlerden, ne kadar zorlarsan zorla, bugün için bir ahlak öğretisi çıkaramazsın. Bugünün sorularına cevap bulamazsın. Ha, vardır elbet orada da bir-iki hikmet incisi: Sonuçta insanlığın ahlaki sorunlarının bir kısmı yeniyse, bir kısmı dünden beri var olan sorunlar. Ama ona bakarsan Sophokleste de vardır hikmet incisi, Karagöz ile Hacivatta da. Üç tane vasat Amerikan filmi izlesen, Kuranın toplamından fazla çıkaracak ahlak dersi bulursun.
Üç. Aidiyet ahlak bozar. Hakikatin tekeli Bizimkilere verilmiş ise, Ötekiler, tanım gereği, hakikat dairesinin dışında kalırlar. Kâfirdirler. Tahammül edebilirsin, hoş görebilirsin, ama inanamazsın. Hemen kılıcı alıp kafa kesmezsin belki, ama riyanın ve çifte standardın çürütücü zehrinden ruhunu kolay kolay arındıramazsın. Yarın öbür gün kafa kesenler sahneye çıktığında da, onlara verecek güçlü bir cevabın olmaz. Ama peygamberimiz onlara da fazla şey yapmayın demiş, liküm diniküm, kem küm
*
O yüzden, sevdiklerini seven arkadaşlarımızı bazen incitme pahasına diyoruz ki, tuttuğunuz yol yol değildir. Ufkunuzu kısmaktadır. Hakikatin pek çok vechesinden, ve onlara dair birkaç şey bilen insanlardan, sizi soyutlamaktadır. Sizi cehele ile aynı kaptan yemek yemeğe mahkûm etmektedir. Bugünün konularını anlamaktan aciz bırakmaktadır. Kontrol edemeyeceğiniz bir öfkenin kollarına sizi teslim etmektedir. Sorumsuzluktur.
Peki seviyorsun, anladık da, dünyayı bu kadar fakirleştirmeye hakkın yok ki?
--spoiler--
kaynak: http://nisanyan1.blogspot...eden-sever-biz-neden.html
güncel Önemli Başlıklar