bugün

türk erkekleri

yeni nesil ve eski toprak olarak iki ayrı ana başlık altında incelebilecek erkeklerdir.

eski topraktan başlayalım yaşa hürmeten... dedelerimiz, hatta babalarımız bu sınıf içerisinde yer alırlar. eski toprak türk erkekleri adet ve geleneklerine yeni nesle göre daha bağlıdır. bir bakışla evde 'huzur'u sağlayabilen erkeklerdir bunlar. gerekmedikçe pek konuşmazlar, bakışlarla anlaşırlar. karısına bir bakar 5 dakika içerisinde bir fincan kahvesi gelir, kızına bir bakar kızı kahkahalarla gülüyorken bir anda sus pus olur. kahkahaya karşıdır bu gruptaki erkekler nedense. neyse konumuz bu değil. yeni nesle göre hamurlarındaki maçoluk oranı çok çok daha fazladır. yeni nesil ise maçoluğu sadece polatçılık oyunundan ibaret görür. yazar burda maçolara sesleniyor.

maç odaklıdır eski toprak türk erkekleri, maç olduğu akşamlar eve erken gelir, karşı takımdan misafir kabul etmez, aynı takımdan dahi olsa misafirliğe gitmez.

şekil itibarıyla bakacak olursak genellikle göbeklidirler eski topraklar... yemelerine düşkündürler, öğün atlamazlar, akşamları iki öğünlük yerler. eşleri de o yüzden yemek konusunda profesyonelleşmişlerdir. neticede yemek yapmak pratiğe dayanır, yapa yapa öğrenilir. yeni nesli suçlamayalım bu konuda...

yeni nesil türk erkeklerine gelince. bunlar eski topraklara bakınca kırma olarak adlandırılabilir. üzerlerindeki maçoluk kabukları rendelenmiştir, ancak tamamen yok olmamıştır. asla da yok olamayacak sanırım. ogrenilmis macoluk diyebiliriz belki de buna...

dediğim dediktir bu yeni nesil erkekler, ancak eski topraklar gibi höt höt değil, daha çok tatlı bir inatla dediklerini yaptırmaya çalışırlar.

eski topraklar erkekler genellikle ticaretle uğraşan esnaflar ya da küçük memurlarken, yeni nesil erkekler okumuşluklarının verdiği havayla görmüş geçirmiş pozları takınırlar.

vücut yapılarında gözle görünür bir değişim vardır yeni nesil erkeklerin, boyları uzamış, göbekleri küçülmüştür. spora başlamışlardır. eskilerin spor anlayışından farklıdır üstelik bu spor. eski toprak spor deyince at yarışı, futbol, bilek güreşi ya da normal güreşi anlarken, yeni nesil daha aktif sporlara yönelmiştir. maç odaklılık azalmıştır, zira "erman ve şansal abi"ler vardır artık, iyiki de vardırlar...

metroseksüellik gibi bir kavram doğmuştur. içinde "seksüel" ibaresi geçen her şeye temkinli yaklaşan yurdum erkeği bu kavrama da başta sıcak bakmamıştır. zaten bu da balon bir kavramdır. düzenli duş alan, spor yapan, vücudundaki fazla kıllardan kurtulan, dışarı çıkarken aynaya bakan erkek demektir bu metroseksüel dedikleri. bunu dedem de yapıyordu. yeni bir şey değil yani bu. cebinde her zaman beşiktaşlı ince tarağı vardı dedemin, bıyıklarını tarardı ince tarağıla, saçlarına limon sürerdi. ponza taşı bile vardı... benim dedem bir metroseksüeldi(!)