bugün

scener ur ett aktenskap

3 saatlik bir bergman eseri. izlerken çok şaşırdığınız da oluyor. ama evet diyorsunuz. evet. böyle. derinlemesine ele alındığında bu çıkıyor işte. çekildiği yıl ile şimdi arasında biraz fark var gerçi. şimdi çok kolay üzerini kapatmak, gelgitleri ya da mutsuzlukları görmemeyi başarabilmek ya da sonrasında avunabilmek belki. karşınızdaki insan "başkasına aşık oldum " dediğinde, kim marianne'in verdiği tepkiyi verebilir. ya da o tepki aslında neleri saklıyor olabilir içinde. kim ne yorum yapar bilemem ama ben egolarının esiri olmayan iki insan gördüm filmde. evet bencillerdi, körlerdi zaman zaman, acımazlardı, şefkatliydiler, arzuluydular kimi yerde ama egoları yoktu. çünkü ne o diyaloglar, ne o tepkiler, ne de yaşadıkları durumlar kendisiyle ilgili bazı durumları çözümlememiş insanlar tarafından kabul götürebilir şeyler değildi.

--spoiler--

ne garip. ben hiçbir şey anlamadım. hiç şüphelenmedim bile. her şey her zamanki gibiydi. hatta daha iyiydi. çok yumuşaktın. etrafında aptalca bir güvenle dolaşırken hiçbir şey anlamadım.

--spoiler--

filmin başındaki çiftin durumu de değişikti. hatta içler acısıydı. saf mutsuzluk. göstere göstere. hiç çekinmeden belli etmeye. ve birbirinden intikam alır gibi ya da nefret eder gibi. acı çekmek için bir arada olmak ve bundan sanki haz almak gibi.

--spoiler--

adam: katarina'nın içinde küçük bir kız ağlıyor. düşmüş, canı acıyor ama teselli edeni yok. ben de büyümemişim. ağlıyorum. çünkü katarina beni sevemiyor.
katarina: şükredecek bir şey var. hiçbir şeyin bundan kötü olamayacağını bilmek.

--spoiler--