bugün

işkembe çorbası

ah ulan. ucuz etin yahnisi yavan olur hesabı, bir ay evvel bana bariz bok yediren çorba. istanbul'u çok iyi bilmememden mütevellit, istiklal'in ara sokaklarından birine daldığımınan, kokusunu aldığım bir oldu, çorbacıyı arıyorum. eee, erkek çocuğuyum şişti ıslak vücudumun nadide yerleri. neyse, girdim bir berber dükkanına;

- ustam buralarda işkembeci neyi var mı, köpeğin olayım söyle onun yerini bana.
deyu herife yalvardım.

+ valla gardaş, şo ilerde bi yer yabıyö ama çok pahalı, kaseyi 20 milyona doldurayı vallaha. dedi. girip de içmiş gibi pezevenk.

- drüss! dedim, altın sıçan öküzün işkembesi mi bu, 20 milyon ney 20 milyon? dedim.

berber, s.kini kaşıyarak:

+ bak şo yanlı da bi dene var. hemi temiz, hemi ucuz.

deyu bir de reklamını yaptı bağa bok tüccarının. neyse, uyduk aklına dayatmacı berberin, buldum dükkanı ki anam anam, ne görsem beğenirsin? "ne görsen beğenirim?". herif 1,5 ytl'ye işkembe satıyor lan. eski parayla 30bin lira falan. yok bu çok eski oldu. işte eski paraynan 1,5 milyon edii. kafa odaklandı ya çorbaya, söyledim bi dene. abuu, çorba bir geldi ki, normalde beyaz, hadi bilemedin sarı olan çorba, bildiğin sifonu çekilmemiş hela renginde. ulan masaya daşşakları vurup da kalkmadım da, içtim ya lan o çorbayı. bol sarımsaklı, bol sirkelice. o değil de helaya girdikçe ağzım sulanıyor alüminyum. ibriğime de sirke doldurdum. beklerim bi gün.