bugün

matrix felsefesinin gerçek olabilitesi

öncelikle the matrix filminde ne anlatıldığını bir hatırlayalım.

filme göre yaşadığımız hayat bizlere gerçek gibi gözükmesine rağmen gerçek değildir, bir bilgisayar programının beyinlere yüklediği simülasyonu yaşamaktayızdır. 5 duyu organımızla maddeye dokunduğumuzu, gördüğümüzü, işittiğimizi, tadını aldığımızı ve duyduğumuzu sanırız ama aslında bu simülasyonun bir parçasıdır ve sadece maddeyi algıladığımızı sanırız. oysaki hayat bambaşka bir yerde uyuduğumuz bedenler içinde sürmektedir, filmin çıkış noktası budur.

peki bu senaryo gerçekten doğru olabilir mi?

materyalist felsefenin buna bir açıklama getirmesi zâten imkânsız, yâni ateistler bu konuda tamamen suskun kalırlar. dini yönden bir açıklama getirmeye çalışalım o halde.

sistem şöyle olabilir :

allah esasen hepimizi 33 yaşındaki hâlimizle kuran'da sürekli bahsettiği 7 kat içindeki katlardan birinde uyutmaktadır. beynimize yapay olarak oluşturduğu algıları yükler ve bizde doğumdan ölüme kadar dünyada yaşadığımız hayatı gerçek sanırız. bize düşünme ve karar verme gücü vermiştir ki düşündüklerimizle ve karar verip yaptıklarımızla bir çeşit sınav içinden geçmiş oluruz.

bu sözlere getirilecek ilk eleştiri ''elindeki klavyeyi hissetmiyor musun be adam! bu da mı gerçek değil'' şeklinde olabilir.

gerçek dediğimiz nedir o hâlde? önümde duran laptop beynime iletilen elektrik sinyallerinin beynim tarafından yorumlanması değil mi? peki ben 5 duyu organımı kaybedersem bana gerçeği ve maddenin varlığını kim ispat edebilir? cevap hiç kimse! yâni demem o ki ''gerçeği bu kadar basit açıklayamayız ve maddenin var olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.''

içinde yaşadığımız dünyâya sadece onu beynimizde algılayabildiğimiz için gerçek demek son derece yanlış olabilir. çünkü algıladığımız dünya sadece onun beynimizdeki bir yansımasıdır, zihnimizdeki bir hayâldir.

3 boyutlu oyunlarda, filmlerde kendimize bir dünyâ yaratmıyor muyuz, bunu günümüzde bile temel anlamda biz insan oğlu bile yapmakta değil miyiz?

ya rüyâlar? beynimizin yarattığı ve bâzen bizlere inanılmaz gerçek gelen rüyâlar? orada apayrı bir dünyâda değil miyizdir? hepimiz demedik mi ''ne kadar gerçekçiydi?'' diye. rüyâda dokunduğumuzu, gördüğümüzü, duyduğumuzu, tat aldığımızı hissetmez miyiz? ve o anlarda rüyâ içindeyken kaçımız ''bu gerçek değil'' diyebilmişizdir?

yasin suresi 52.ayet yıllarca ''kabirden kalkma'' olarak tefsir edilmiş ve bu yanlış tefsirden dolayı insanlar ''acaba kabir azabı yok mu'' diye yanlışlığa düşmüştür. oysaki ayette kullanılan ''markad'' kelimesi ''uyuma/dinlenme yeri'' anlamına gelmektedir ve ayet bizlere matrix felsefesini hatırlatmaktadır.

neticede tüm bunlar bir düşünce. mantıklı gelen yanları çok. bizler dünyâ hayatındaki gibi düşünüp çözümler ararsak gerçeğe ulaşamayız.
güncel Önemli Başlıklar