bugün

çağrışım deneylerini

jung , kompleksleri açığa çıkarmak için çağrışım deneylerini keşfetmiştir. çağrışım deneylerinde yöntem şu ; deneyci , adına "anahtar sözcükler" denilen , rastgele seçilmiş ve aralarında hiçbir anlam bağı bulunmayan sözcüklerden bir dizi hazırlar. daha sonra denekten , anahtar sözcüklere aklına gelen ilk sözcükle en kısa zamanda yanıt vermesini ister. 50 civarı kelimeye verilen cevaplar ve süreleri yazılır. daha sonra tekrar aynı liste üzerinden geçilir ve değişen cevaplar da not alınır. sonuca gelirsek özetle ; tepki süresi uzun olan ve yanlış cevap verilen anahtar sözcükler kompleks belirtisidir. işin ince yanı , denek duraksamalarının hiç farkına varmaz. çünkü önemli anahtar sözcüklerle her karşılaştığında bilinci hemen iç dünyaya döner ve dış dünyada olup bitenle ilgisini keser.

gözünüzde canlanması için ;

görsel
görsel *
--spoiler--

bu deneyden tüzel amaçlarla da yararlanılabilir. Deney , cinayet soruşturmalarında tersinden uygulanır. anahtar sözcüklerin arasına araştırılan olaylarla ilgili sözcükler serpiştirilir. "suçun ayrıntılarına yabancı olan kimse anahtar sözcüklerde olağandışı yan görmez. Oysa suçlu, sözcüklerle işlediği suç arasında bir ilişki kuracak , onları kompleks belirtisi olarak yansıtacaktır"

bir gün zürih'te , beni bu tür bir deneyi uygulamaya davet ettiler ; bunun için denetimime dört özne verdiler ve "suç" yerini bulmaya yarayacak bir olgu seçmemde özgür bıraktılar . Bir kitaptan , üzerinde kırlarda oturan bir ressamın resmi bulunan bir yaprak yırttım. ressamın arkasında çan kulesi , önünde de resmini çizdiği inek vardı. resmin üzerine en belirgin nesnelerin adını yazdım : bu bir ressamdır , bir çan kulesidir , bir inektir vb. sonra aynı resmi , deneyi hazırlayan hukuk profesörüne gönderip kendisinden bana özne olarak yardım edecek dört öğrenciden birine göstermesini rica ettim. öğrenci bu resmi belleğinde tutarken , diğerlerinden bundan hiç haberi olmayacaktı. görevim , bu hiç tanımadığım dört öğrenci arasından , resmi görmüş olanı bulmaktı. ancak , şunu belirtmekte yarar var ; resim , sanık iskemlesinde oturan özne için çok zayıf bir uyarıcıydı. onda bir kompleksoluşturmuyordu. üstelik , bununla eğleniyor olabilirdi de ; algılanabilir tek coşku , öznenin açık vermeme çabasından kaynaklanabilirdi. öznelerimi bir topluluk önünde incelemem gerekiyordu. ilk özneyle bir çağrışım deneyine başladım. ne olup bittiğinden habersiz olduğu halde , her şeyin farkındaymış gibi gözükmekle aptallık etti , çünkü önemlianahtar sözcüklere , özel hiçbir tepki göstermedi. ikincisi çok kibar ve sakindi. oysa bütün önemli anahtar sözcüklere hemen tepki gösterdi. "işte , suçlu!" diye bağırdım ve gerçekten de oydu! bazı olgularda bu tür bir yolla suçluyu belirlemek olasıdır. suçluluğunu kanıtlamak ise kuşkusuz ama yine de kanıt yerine geçebilecek bir belirti bulunabilir. bu yolla bazı gerçek olguları gün ışığına çıkardığım oldu.

--spoiler--

bunu okuyunca aklıma direk porfiriy aklıma geldi. suç ve ceza'nın davaları sadece psikolojik delillere güvenerek çözen dedektifi. "suçluyu bulduktan sonra delil nasıl olsa bir şekilde bulunur. Allah büyüktür" diyen bir adamdı. *

(#20685593)