bugün

başı kesik gelinin düğün hikayesi

Adamla kadın evlenmiş (daha gelinin kafası başında). Adamın evine gitmişler. Ev ormanın içinde, kuş uçmaz bir dağ, uçan kuş görsen vurup yersin, öylesine medeniyetten uzak bir yer. Eve girmişler, evin her tarafı oda. Adam kadına demiş ki, her odaya gir, şu odaya girme. Sonra zifaf mifaf (neyse gelin bakire çıkıyor allahtan kafası hala başında) sabaha karşı gelini merak salmış (yarraktan başına bir şey gelmeyince kesmemiş tabi). Ne var ne var şu odada bi bakayım demiş, sen git onlarca oda varken aç o odanın kapısını bi de ne görsün? Önceki üç gelinin kafası kesik bedenleri. Çığlık atmak için bir dönmüş, arkasında kocası! "Sana ne dedim ben" demiş kocası, ne dedim ne dedim ha çaat! (sevda demirel'in hande ataizi'ne yapıştırdığı tokat efekti) Sonra, "ên iyi veren sendin ama çare yok evdeki cinler böyle istiyor (koca burada sözlük yazarı persona non grata'ya selam çakmış) niye beni dinlemedin sen çapulcu musun" demiş, kadının kellesini Taksim'den ithal Sabri Çelik palasıyla uçurmuş.

Biraz tanıdık bir hikaye oldu sanki.*
(bkz: mavi sakal)