bugün

guneye giderken kuzeye donerken

dertlerden kaçamayışı anlatan kısa bir yazı. yazarı bilinmemekte.

büyük şehir zor. hava kirliliğinden kaçışı düşünürsün, güneye giderken. yaşayacağın kısa süreli acıları, geride bırakamadığın uzun süreli acıları. güneye giderken koymaz hiçbir şey çok fazla, en güneye varınca anlarsın ama, kuzeydekiler de seninle. hep o üzüntüler yanında, hep o dertler aklında. kuzeye dönmek istersin, güneyin güneyliği kalmamıştır artık. hava değişimi için aldığın izin mekan değişimiyle sınırlı kalmıştır. ve kalbinde kuzeyde yaşananlar varken, güney zaten güney değildir. her acı yerinde güzel, kaçmakla çözülmüyor hiçbir şey. dönmek. özlemek değil bu, cesaret sadece. kaçmamak, vazgeçmemek istemek. vazgeçmem bir gecede, hiçbir şeyden vazgeçmem diyebilmek istemek.

kuzeye dönüşte 'belki'ler alır insanın aklını. her şeyin çok farklı, güzel olabileceğini iddia eder bu 'belki'ler. biraz hayalperesttirler, çokça yalandırlar. ama kandırırlar, kanmak ister çünkü insan. her şeyin istediği gibi olabileceğine inanmak ister. bu belkiler neticesinde planlar bile yapılır, dönüş bir başlangıç olacaktır. ama hayatın sayfalarına yazarken kalemi çok bastırır insan. açılan her yeni, beyaz sayfada, bir öncede yazılanların izi çıkmıştır bile. kaçmakla çözülmüyor hiçbir şey, aslında yalan. doğrusu; kaçılmıyor hiçbir şeyden. kurtulmak zor, izleri silmek zor.

kuzeye varınca çok sürmez hayallerin bitişi zaten, her şey aynıysa şükretmelidir. beterin beteri de olabilir. bu anlamda, beter çok ta kötü gelmez. alışılmıştır en azından biraz. sonuçta görülür ki, hiçbir şey istendiği gibi olmaz. bir süre sonra bir umut doğar belki. ama yenilmekten yorulmuş insan, o umuda da inanmaz.