bugün
- arda güler16
- altıncı filoya karşı namaz kılmak12
- uludağ sözlük discord grubu10
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur19
- yazarların en rum özelliği21
- junkman11
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar13
- erdoğan'dan sonraki başkan20
- fenerbahçe13
- sexting haram mıdır22
- ismail kartal19
- konstantinos tzolakis9
- sözlük kızlarının elleri şuan napıyor sorunsalı10
- sadece sennn13
- cengiz ünder'in bıyığı9
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir17
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı58
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti12
- eybırın manyağı kıskanması14
- kadın ayağı kokusu11
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi8
- evlenmek istememek ama yalnızlıktan da sıkılmak10
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- anın görüntüsü17
- beni seviyor musunuz8
- annem baban uğur dündar dedi8
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız13
- çok fazla çirkin erkek olması11
- anksiyete psikolojik değil fizyolojik bir sorundur11
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
- letthe8
- manyak olmaya karar verdim9
- ebbırı top gibi sektirme yarışması19
- sokakta kadın döven araplar12
- sözlükteki fosiller24
- netflix'in pkk lıyı başrol yaptığı dizi11
- 56 yıldır hiçbir kadınla iletişim kurmayan adam12
- nervio'nun kedileri sokağa salmak10
- ekonomi kötü diye güzellikleri yok saymak11
- artık kızlara bakmıyoruz kampanyası25
- kitaplarda geçen can alıcı cümleler8
- mastır çeşitleri8
- 17 nisan 2024 manchester city real madrid maçı11
- icardi1905 silik olsun kampanyası9
- fatih ürek ile elti gelin görümce13
- fındıklı belediyesinin banyosu11
- selefi11
- mühendislerin memur olmayı düşünmemesi24
AKP'de, yolsuzluklara adı karışan Ali Dibo'ların el üstünde tutulması; buna karşılık, yolsuzlukları gündeme getiren milletvekillerinin (Örneğin; Turan Çömez,Hamza Albayrak, Ersönmez Yarbay) dışlanması, daha ileri gidenlerin istifaya zorlanması (Emin Şirin) veya ihraç edilmesi (Fuat Geçen, Mahmut Koçak) tamamen tesadüftür.
Başbakan Erdoğan'ın mersinli çiftçiye "Artistlik yapma lan, al ananı git" demesi,Genel Kurmay Başkanına "Hocam" diye hitap etmesi, TC Devletinin Büyükelçisini vatandaşlara yuhalatması, ana muhalefet liderine üç noktalı ucu açık hakarette bulunması, sık sık etrafındakilere "yahu" diye hitap etmesi tamamen tesadüftür. Bu olay Başbakanımızın sokak adamlığından Devlet Adamlığına geçemeyişinin göstergesi olarak nitelenemez.
Türkiye Tarihinin en büyük kadrolaşmasının yapılması; kadrolaşmanın kıyımında ötesinde zulme dönüşmesi; kamu kuruluşlarında kurumsal hafızanın yok edilerek, devlet çarkına çomak sokulması; kadrolaşmada ehliyet veliyakat dışında kriterlerin esas alınması, ( AKP'den aday olmak, Seçimlerde AKP için fiilen çalışmak, eş dost akraba olmak, tarikat vb bağları bulunmak, iHL kökenli olmak vb) tamamen tesadüftür.
Örneğin, üst görevlere getirilen Binali Yıldırım'ın ve Abdulkadir Aksu başta olmak üzere AKP'nin ileri gelenlerinin 1. derece akrabaları arasında yapılan atamaların binlerle ifade edilmesi; bazı bakanlıkların bazı tarikatlarca parsellenmesi; Cumhurbaşkanına imzaya gelen atamaların önemli bir bölümü cumhurbaşkanınca imzalanmamasına rağmen aynı kişilerin vekaleten aynı görevleri yürütmesi; imam kadrosundan Genel Müdürlüğe, Daire Başkanlığına atanan yüzlerce bürokrattan bahsedilmesi;tamamen tesadüftür.
Erdoğan'ın istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde hakkında açılan idari soruşturmaların önemli bir bölümünü yürüten Mülkiye Başmüfettişi Hüseyin Avni Coş'un, AKP iktidarı döneminde önce Bingöl, sonra Aksaray ve şimdi de Kırklareli Valisi olarak görev yapması;Üsküdar Adliyesi'ndeki zimmet, sahtecilik davasının hakimi ismail Rüştü Cirit'in, AKP döneminde Yargıtay üyesi seçilmesi; Tayyip Erdoğan'ın malvarlığını haksız kazançla artırması ile ilgili davanın Hakimi Mustafa Kozan'ın AKEPE iktidarı döneminde Ankara Adliyesi'nde Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olması gibi onlarca atama tamamen tesadüf...ten ibarettir. Yoksa bu tür atamalar sayın başbakanın "minnet" borcuyla alakalı değildir.
Sayın Başbakan 23 Temmuz 2003'te 7. uyum paketini Erzurum'da imzalamıştır. Burada alınan kararlar 7 Ağustos tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Bu pakette yer alan maddeler AB dayatması, manda ve himayeciliğe işarettir. Erzurum Kongresi de 23 Temmuz da toplanmış, 7 Ağustosta dağılmıştır. Bu olay tarihle hesaplaşma değildir. Tamamen bir
tesadüftür.
Dış Politikanın Ahmet Davutoğlu ve Cüneyt Zapsu başta olmak üzere, Başbakanın Danışmanları tarafından yürütülmesi; Dışişleri bürokratlarının tamamen devre dışı kalmaları, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerde ne gibi tavizlerin verildiğinin bilinmemesi, Kıbrısta taviz üzerine taviz verilmesi, tüm blöflere kamuoyu önündeki rest çekmelere rağmen Kuzey Irak'ta harekat yapılamaması,dün astsubay çavuşla görüşme yapmak için randevu alan Talabani'nin bugün Irak Cumhurbaşkanı olması, hatta zaman zaman Türkiye'ye kafa tutan demeçler vermesi; Türk Tarihinde ilk defa Türk Subaylarının başına çuval geçirilmesi, incirlikte bir Binbaşımıza ABD'li çavuş tarafından kelepçe takılması vb. yüzlerce olay tamamen tesadüftür. Bu olaylar "Türkiye Bağımsız ve onurlu dış politika anlayışından vazgeçti" şeklinde yorumlanamaz..
Fındık ve tütün başta olmak üzere Türk Tarımının gözden çıkarılması, zamanın tarım bakanı Sami Güçlü'nün köylülere hitaben gözünüzü toprak doyursun demesi,kuş gribi vakasında gerekli önlemler alınamayarak Tavukçuluk sektörünün bir bölümü yabancı üç-beş sermayedarın eline geçmesine imkan verilmesi,
Özelleşme adı altında kamunun elindeki dev işletmelerin yabancılara peşkeş çekilmesi,
bazı özelleşmelere yerli sermayenin ve çalışanların katılmasının engellenmesi,
Yabancıların; özelleşme ile Türkiyenin büyük sanayi kuruluşlarına, toprak ve köy kanununda yapılan değişikliklerle tarım arazilerine, diğer kanun değişiklikleri ile türk finans sistemine, hatta büyük hipermarketlerin tamamına sahip olması, yabancılara daha düşük vergi oranlarının uygulanması,
KISACASI TARIM ve SANAYi POLiTiKALARININ YABANCILARIN ÇIKARI DOĞRULTUSUNDA DÜZENLENMESi, ÜLKEMiZ iNSANINA KARA-KARA DÜŞÜNMEK DIŞINDA SEÇENEK BIRAKILMAMASI TAMAMEN TESADÜFTÜR.
Halkla ilişkiler Uzmanları, Beyaz'ın, Ak'ın temizliğin lekesizliğin rengi olduğu için, şaibeli liderlere, şüpheyle karşılanan olaylara,kirlilik şüphesi oluşmaması istenilen örgütlere "beyaz"la "ak"la ilgili önerilerde bulunurlar. Örneğin Tansu Çiller'in hep beyaz giysileri tercih etmesi, iran Şahının kurduğu zulüm düzenini "AK Devrim" diye
tanımlaması, ihtilallerden sonra Beyaz Kitap'lar yayınlanması.. Dünyanın en kirli yerinin "Beyaz Saray" diye tanımlanması hep bu nedenledir.
AKP'lilerin partilerine AK Parti denmesini istemeleri, AKP diyenlere itiraz etmeleri ise bir tesadüftür. Bu olayın AKP'nin kirlenmesi ile bir ilgisi yoktur.
Ben Tesadüflere inanırım. Binlerce de olsa sıralanan tüm bu olaylar bir tesadüftür.
AKP; en temiz, en demokrat, en milli, en anti emperyalist partidir.
Bu nedenle,
Yapılacak ilk seçimde, elimi hatta kafamı kırmak pahasına da olsa Oyum AKP'nin olacak.
DiYORSANIZ, KUTLARIZ
(bkz: kuvayi milliye gazetesi)
Başbakan Erdoğan'ın mersinli çiftçiye "Artistlik yapma lan, al ananı git" demesi,Genel Kurmay Başkanına "Hocam" diye hitap etmesi, TC Devletinin Büyükelçisini vatandaşlara yuhalatması, ana muhalefet liderine üç noktalı ucu açık hakarette bulunması, sık sık etrafındakilere "yahu" diye hitap etmesi tamamen tesadüftür. Bu olay Başbakanımızın sokak adamlığından Devlet Adamlığına geçemeyişinin göstergesi olarak nitelenemez.
Türkiye Tarihinin en büyük kadrolaşmasının yapılması; kadrolaşmanın kıyımında ötesinde zulme dönüşmesi; kamu kuruluşlarında kurumsal hafızanın yok edilerek, devlet çarkına çomak sokulması; kadrolaşmada ehliyet veliyakat dışında kriterlerin esas alınması, ( AKP'den aday olmak, Seçimlerde AKP için fiilen çalışmak, eş dost akraba olmak, tarikat vb bağları bulunmak, iHL kökenli olmak vb) tamamen tesadüftür.
Örneğin, üst görevlere getirilen Binali Yıldırım'ın ve Abdulkadir Aksu başta olmak üzere AKP'nin ileri gelenlerinin 1. derece akrabaları arasında yapılan atamaların binlerle ifade edilmesi; bazı bakanlıkların bazı tarikatlarca parsellenmesi; Cumhurbaşkanına imzaya gelen atamaların önemli bir bölümü cumhurbaşkanınca imzalanmamasına rağmen aynı kişilerin vekaleten aynı görevleri yürütmesi; imam kadrosundan Genel Müdürlüğe, Daire Başkanlığına atanan yüzlerce bürokrattan bahsedilmesi;tamamen tesadüftür.
Erdoğan'ın istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde hakkında açılan idari soruşturmaların önemli bir bölümünü yürüten Mülkiye Başmüfettişi Hüseyin Avni Coş'un, AKP iktidarı döneminde önce Bingöl, sonra Aksaray ve şimdi de Kırklareli Valisi olarak görev yapması;Üsküdar Adliyesi'ndeki zimmet, sahtecilik davasının hakimi ismail Rüştü Cirit'in, AKP döneminde Yargıtay üyesi seçilmesi; Tayyip Erdoğan'ın malvarlığını haksız kazançla artırması ile ilgili davanın Hakimi Mustafa Kozan'ın AKEPE iktidarı döneminde Ankara Adliyesi'nde Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olması gibi onlarca atama tamamen tesadüf...ten ibarettir. Yoksa bu tür atamalar sayın başbakanın "minnet" borcuyla alakalı değildir.
Sayın Başbakan 23 Temmuz 2003'te 7. uyum paketini Erzurum'da imzalamıştır. Burada alınan kararlar 7 Ağustos tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Bu pakette yer alan maddeler AB dayatması, manda ve himayeciliğe işarettir. Erzurum Kongresi de 23 Temmuz da toplanmış, 7 Ağustosta dağılmıştır. Bu olay tarihle hesaplaşma değildir. Tamamen bir
tesadüftür.
Dış Politikanın Ahmet Davutoğlu ve Cüneyt Zapsu başta olmak üzere, Başbakanın Danışmanları tarafından yürütülmesi; Dışişleri bürokratlarının tamamen devre dışı kalmaları, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerde ne gibi tavizlerin verildiğinin bilinmemesi, Kıbrısta taviz üzerine taviz verilmesi, tüm blöflere kamuoyu önündeki rest çekmelere rağmen Kuzey Irak'ta harekat yapılamaması,dün astsubay çavuşla görüşme yapmak için randevu alan Talabani'nin bugün Irak Cumhurbaşkanı olması, hatta zaman zaman Türkiye'ye kafa tutan demeçler vermesi; Türk Tarihinde ilk defa Türk Subaylarının başına çuval geçirilmesi, incirlikte bir Binbaşımıza ABD'li çavuş tarafından kelepçe takılması vb. yüzlerce olay tamamen tesadüftür. Bu olaylar "Türkiye Bağımsız ve onurlu dış politika anlayışından vazgeçti" şeklinde yorumlanamaz..
Fındık ve tütün başta olmak üzere Türk Tarımının gözden çıkarılması, zamanın tarım bakanı Sami Güçlü'nün köylülere hitaben gözünüzü toprak doyursun demesi,kuş gribi vakasında gerekli önlemler alınamayarak Tavukçuluk sektörünün bir bölümü yabancı üç-beş sermayedarın eline geçmesine imkan verilmesi,
Özelleşme adı altında kamunun elindeki dev işletmelerin yabancılara peşkeş çekilmesi,
bazı özelleşmelere yerli sermayenin ve çalışanların katılmasının engellenmesi,
Yabancıların; özelleşme ile Türkiyenin büyük sanayi kuruluşlarına, toprak ve köy kanununda yapılan değişikliklerle tarım arazilerine, diğer kanun değişiklikleri ile türk finans sistemine, hatta büyük hipermarketlerin tamamına sahip olması, yabancılara daha düşük vergi oranlarının uygulanması,
KISACASI TARIM ve SANAYi POLiTiKALARININ YABANCILARIN ÇIKARI DOĞRULTUSUNDA DÜZENLENMESi, ÜLKEMiZ iNSANINA KARA-KARA DÜŞÜNMEK DIŞINDA SEÇENEK BIRAKILMAMASI TAMAMEN TESADÜFTÜR.
Halkla ilişkiler Uzmanları, Beyaz'ın, Ak'ın temizliğin lekesizliğin rengi olduğu için, şaibeli liderlere, şüpheyle karşılanan olaylara,kirlilik şüphesi oluşmaması istenilen örgütlere "beyaz"la "ak"la ilgili önerilerde bulunurlar. Örneğin Tansu Çiller'in hep beyaz giysileri tercih etmesi, iran Şahının kurduğu zulüm düzenini "AK Devrim" diye
tanımlaması, ihtilallerden sonra Beyaz Kitap'lar yayınlanması.. Dünyanın en kirli yerinin "Beyaz Saray" diye tanımlanması hep bu nedenledir.
AKP'lilerin partilerine AK Parti denmesini istemeleri, AKP diyenlere itiraz etmeleri ise bir tesadüftür. Bu olayın AKP'nin kirlenmesi ile bir ilgisi yoktur.
Ben Tesadüflere inanırım. Binlerce de olsa sıralanan tüm bu olaylar bir tesadüftür.
AKP; en temiz, en demokrat, en milli, en anti emperyalist partidir.
Bu nedenle,
Yapılacak ilk seçimde, elimi hatta kafamı kırmak pahasına da olsa Oyum AKP'nin olacak.
DiYORSANIZ, KUTLARIZ
(bkz: kuvayi milliye gazetesi)
güncel Önemli Başlıklar