bugün

sohbet hakkı uygulansın

f tiplerinde keyfi uygulanmayan sohbet hakkının uygulanması için üretilen slogan.

--spoiler--
Ülkemizde bulunan 13 F Tipi hapishaneden bu gün sadece bir tanesinde 10 saatlik sohbet hakkı uygulanmaktadır. Bu hakkın uygulanması bazı hapishanelerde süre kısıtlamasına gidilmesi ve bunu tutukluların protesto etmesi sonucu yaşam bulmadı. Bazı hapishanelerde ise bu hakkın tredman şartına bağlanamayacağı genelgede belirtilmiş olmasına karşın çeşitli sosyal aktivitelere katılma şartına bağlanmaya çalışıldı. Bir çok hapishanede ise personel yetersizliği yer yetersizliği gibi gerekçelerle bu hak ve genelge sanki hiç yokmuş gibi bir tavır takınıldı. Oysa dönemin Adalet Bakanı genelgenin öngördüğü sohbet hakkının uygulanabilmesi için yer personel vb. sorunları gidermek açısından kamuoyundan 6 ay süre istemiş bu sürenin sonunda tüm eksiklerin giderilip 10 saatlik sohbet hakkının 20 saate çıkarılması için de çaba harcanacağı sözünü vermişti. Aradan bir buçuk yıl geçti sohbet hakkının uygulanabilmesi tecritin kaldırılması için somut adımlar atmak sohbet hakkını 20 saate çıkarmak bir tarafa dursun Adalet Bakanlığı ve onun bürokratları mevcut genelgedeki sohbet hakkının uygulanması için bile en ufak somut bir girişimde bulunmadı.

Şimdi öğreniyoruz ki Adalet Bakanlığı yalanlarıyla miletvekillerini de kandırmaya çalışmaktadır. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü tarafından meclis insan hakları komüsyonu üyesi milletvekillerine verilen brifingde; F Tipi hapishanelerde sohbet hakkının uygulandığına dair ibareler vardır. F TiPi YÜKSEK GÜVENLiKLi KAPALI CEZA VE iNFAZ KURUMLARINDA YAPILAN EĞiTiM VE iYiLEŞTiRME FAALiYETLERi başlıklı raporun birinci sayfasında “… F tipi ceza infaz kurumlarında gerçekleştirilen sohbet hakkı dahil her türlü etkinliğin takibi..” 2. sayfasında ise “… yukarıda sayılanlar dışında 10 kişilik gruplar halinde haftada 10 saate kadar sohbet etmelerine imkan tanınmıştır.” denilmektedir. Soruyoruz; Adalet Bakanlığı ve onun bürokratları sohbet hakkı dahil her türlü etkinliğin takibinden ne anlamaktadır. Eğer bu tanınan bir hakkın hak olabilmesi için kullanılabileceği bir ortamın yaratılması ise ki bu haksa böyle olması gerekmektedir. Halen 10 kişilik grupların haftada 10 saat sohbet hakkını düzenleyen genelgenin ilgili maddesinin sadece bir hapishanede uygulanıyor olması karşısında ne gibi tedbirler almış neler yapmışlardır veya bu konuda bir şey yapmayı planlamaktamıdırlar. Halkına ve ülkesine karşı adalettten sorumlu en üst makamı işgal eden bu zatların öncelikle yanıtlaması gereken soru budur. Yoksa bu takipten anladıkları polisiye bir takipmidir. Ki Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesinde bulunan tutuklular uzunca bir aradan sonra tekrar çıkarıldıkları sohbette sohbetin yapılacağı odaya döşenen kameralar nedeniyle sohbete çıkmamayı tercih etmişler ve idareye kameralarla izlenen bir ortamda sohbete çıkmayacaklarını deklere etmişlerdir. Sohbet bir hak olarak düzenlenmişse ve bu hakkın kullanılabilmesi için gerekli ortamın sağlanması kimin sorumluluğundadır Soruyoruz!.. Daha önce de tutsaklar çıkarıldıkları sohbet alanında tuvalet olmadığından tuvalete çıktıklarında sohbet hakkını kullanmış sayılacakları söylenmiştir. Bu birifingi hazırlayan Adalet Bakanı ve onun bürokratlarımı başka bir ülkede yaşıyor yoksa bizmi başka bir ülkede yaşıyoruz?

Aynı brifingin elimize ulaşan YENi CEZA iNFAZ SiSTEMi VE CEZAEVLERiMiZ HAKKINDA ÖZET BiLGi adlı bölümünün 4. sayfasında “mevcut kurumların sosyal, kültürel, sportif faaliyet alanları modernize edilmiştir.” denilmektedir. Bu hapishaneler o kadar moderndir ki örneğin okuma yazma bilmeyen ve bu konuda okuma yazma öğrenmeye yönelik bir programa katılmak isteyen tutukludan bu isteğini bir dilekçeyle idareye bildirmesi istenmiştir. Hapishanelerde akla ziyan uygulamaların bini bin para ama Adalet Bakanlığının yalanları bunlarla sınırlı değil tabi aynı bölümün gene 4. sayfasından aktaralım “… ruhsal rahatsızlıkları bulunan hükümlüler için Adana, Elazığ, Manisa ve Samsun E- Tipi kurumlarda üniteler yapılmış, inşaatlar bitirilmiş ve faliyete geçirilmiştir.” denilmektedir. Ama bu gün ruh sağlığı iyiden iyiye bozulmuş çok sayıda tutuklu/hükümlü halen F Tipi Hapishanelerde tutulmaya devam edilmekte ve bu yüzden özellikle adli tutuklulular arasında intihar girişimleri had safaya ulaşmış durumdadır. işte size Adalet Bakanlığının yalanını ortaya koyan 2 örnek;

***

Edirne F Tipi Hapishanesinden hükümlü Bekir Şimsek’in 21 Ekim 2007 tarihli mektubundan;
Mehmet GÜÇLܒnün ileri derecede psikolojik sorunları oldugu biliniyordu. Öyle ki hayali bir köpğii vardı. Hayali köpeğinin ismini ise “pırtık” koymustu. Bu derece ileri idi psikolojik sorunları... Tabi ki, bu psikolojik bozukluğun kaynagı TECRiT idi. Bu durumu bilinmesine rağmen hastanede değil hapishanede bulunuyordu.

Akşam yemeğini almayınca görevli memurlar tarafından merak edilerek hücreye giriliyor ve hücrenin tuvalet bölümünde kendini asmış olarak bulunuyor. Kim bilir saat kaçta intihar etti ama ancak akşam yemeği dağıtımında bulundu! Mehmet’in tahliyesine de bir kaç ay kaldığı söyleniyor. Mehmet GÜÇLܒnün intiharından iki gün önce ise yani 16 Ekim’de
hapishaneye Adalet Bakanlıgı’ndan müfettişler gelip hücreleri dolaşmışlar... “Sorun dinlemeye” geldiklerini söylemişler ama hiçbir hücrede “zamanımız yok” diyerek bir dakikadan fazla kalmamışlar!!! Yani tam bir “dostlar alışverişte görsün” hali olmus...“

Yine Edirne F Tipi Hapishanesinde hükümlü bulunan Hacı DEMiR; mektubunda tecrit yüzünden akıl sağlığını iyice yitirmiş bir tutuklunun mektubundan alıntı yapmış. Hacı Demir’in 30 Mayıs 2007 tarihli mektubundan;

“Ben 10 gündür buradayım. Size daha önce anlattığım manyetik alan içinde manyetik dalgalarla kıvrandıracak kadar, bayıltacak kadar işkence yapıyorlar…Doku örnekleri alınsın diye dilekçe yazdım, avukat bakıyor. Bu gece sabaha kadar işkence gördüm. Hücre su dolu ve ben su içindeyim. idareye dilekçe yazdım. Başkanı çağırdım. Çekip gittiler. Beni bilgisayara kodlamışlar. Ses dalgalarıyla bağırıp “öt ulan” diyorlar (…)”… (Bundan sonra yazısı okunmuyor...Bu tutuklu tek tutuluyor.)

Adli tutuklulardan Cemal Yalçın’ın akıl hastası oldugunu belgeleyen raporu var. Bu tutuklu zaman zaman kriz geçirip, camları kırıyor, elbiselerini hücrenin ortasına yığıyor, ve yakıyor. Bir süre önce de yatağını yakmıs. idare Disiplin Kurulu “Cezai Ehliyeti Yoktur” diye “ceza” vermiyor ama 300 milyon yatak parası istiyor. Ödemeyince mahkemelik oluyorlar. Mahkeme ise “100 milyon ödeyin kapatalım” diyor.”
--spoiler--
güncel Önemli Başlıklar