bugün

savaşlardaki mucizeler

savaştaki en büyük mucize insandır, davaya inanmışlıktır. eğer sen haklı davan uğruna savaşıp ölmeyi göze alamazsan seni örten bulut sadece düşmandan kaçman için bir perde olacaktır.
özellikle çanakkale savaşlarında hurafeye kaçan bu mucize söylentileri aslında bir noktadan sonra da orda canla başla aç karnına çarpışan askerlerimizin mücadelesine saygısızlıktır. yani etraflarında "yeşil sarıklı imamlar" olmasa bu savaşı kazanamayacaklar mıydı? bu tarz hurafeler uydurmadan önce işin nereye gideceği bilinmelidir.
bir de kazandığımız savaşlardaki mucizelerden kaybettiklerimizi çıkaralım (1912 balkan savaşı, 18 ve 19.yy larda ruslarla, avusturyalılarla girilen savaşlar vs) ortaya çıkan sonuç eşittir iman, inanç ama neyin inancı? kendi vatanını savunmanın verdiği haklı ve ölümüne iman. bu kaybettiğimiz savaşlarda bu yoktu,çünkü savaş bizim anavatanımız olan topraklar içinde değil; bize tabi olan topraklarda yürütüldü. ordu bozuk, teknik zayıf ve iman da eksik olunca habire yenildik.
o zaman bu mantıkla kaybettiğimiz savaşlarda da sis rusların, avusturyalıların, bulgarların vs üstüne çökmüş; onların yanında görünmez papazlar bize karşı savaşmıştı demek. yoksa neden kaybedelim?

çanakkale'de ve kurtuluş savaşında bizi ayakta tutan ruh vatan sevgisiydi. elimizdeki son toprakları da kaybetmemek için ölümüne veridiğimiz iman dolu savaştı. varsın gerisini çocuklara hikaye olarak anlatsınlar.
atatürk'ten çanakkale'ye ilişkin bir anekdot. "öndeki düşman siperleriyle ilk siperlerimiz arasındaki mesafe on metre. ilk siperdekiler için ölüm kaçınılmaz.ama hücum emri ile hepsinde çelikten bir irade tereddüt etmeden düşmanın üzerin saldırıyorlar. ilk siperlerdekiler ölünce ikinci siperlerdekiler arkadaşlarının yerlerini tereddüt etmeden alıyorlar. işte bize savaşı kazandıran türk askerinin bu iradesi, bu sarsılmaz inancıydı"

not: copy paste olmadığı için sözler tam olarak böyle olmayabilir ama anlamı budur.

güncel örnekler olarak da vietnam ve ırak'ı verebiliriz.