bugün

serdar ortaç ın kaşarlanmış olduğu gerçeği

o gün güzel bir iş bağlamıştım. yorucu bir gün geçirmiş olduğumu duştan sonra ayaklarımı uzatınca fark edecek kadar huzurluydum. kumandamın yeni pilleriyle birlikte artan hassasiyeti, huzuruma mutluluk katmıştı.
ilk önce 5'e basıp halk tv'ye göz attım, ardından 11'e zıplayıp ntv'de aradım o huzura yakışan bir program. o an fark ettim jay leno'ya ihtiyacım vardı. daha sonra cnbc-e'de ve ya e2'de jay leno var mıdır ümidiyle kumandamın hassasiyetinin keyfini çıkararak bakınırken, günün cuma olduğunu ve yerini dolduramayacak da olsa beyaz show'un varlığını hatırlamış, 6'ya basıp kanal d türkiye'yi açmıştım. konuklar arasında serdar ortaç'ı gördüğümde ilk kez önyargılarımdan vaz geçerek, bir de dinleyeyim, belki değişmiştir, belki sevebilirim fikirlerine alıştırmaya çalışırken kendimi, gördüklerim karşısında şok oldum...

beyaz show'da rastlamıştım serdar ortaç'a. bir tahammülsüzlük ve efelik hakimdi ona. eleştirileri kabul etmiyor, çok sert çıkışlarda bulunuyordu. beyazıt öztürk'e bir laf söylemişti, yuh, mahallede artistlenen bebe mi var karşımda yoksa gençliğin bayılarak dinlediği bir sanatçı mı diye düşünmekten alamadım kendimi.

bu denli gür kişnemesinin sebebini, arpasının bol olmasına bağladım. ne kadar çok kazanıyorsa, ne kadar çok ondan söz ediliyorsa, eleştiriye bir o kadar kapanıyor. sadece eleştiri değil, ufak şakalara da tahammülü yok.
güzel bir aile eğitimi almış beyazıt öztürk'ü kıpkırmızı yapmıştı. ne kadar zor durumda kaldığını görebiliyordum.

o artist artist efelenmeler, laf sokmalar, tüm lafları saldırı olarak algılayıp karşısındaki ezmeye çalışmalar vs. vs.
tiksindim yemin ediyorum. hani derler ya sokakta görsem döverim diye, yok arkadaş, yaşadığım yere yakın bir yerde olsa, özellikle gider ağzını burnunu kırardım.
o iğrenç ses tonuyla haydiee dediği an bir tane yapıştırmayı hayal ettim. ölene kadar döveceksin, tam ölecekken tedavi edip bir kez daha komalık edeceksin. o denli tiksindim heriften.
çıkmış sanatçıyım diye dolaşıyor. bu mu sanatçılık? modifiye doğanda gezen angaralı serseri tavırlarıyla mı sanatçı oldun sen?

sen kimsin serdar ortaç? 300-500 ya da cubba cubba ritimleri arasında gidip gelen bir hayat yaşıyorsun. çapın kaç senin? seni eleştirenlere nedir bu kinin? seni çok seviyorlar mı sanıyorsun sen? çok mu dinlediklerini sanıyorsun insanların? anlaşıldı sana gerçekleri söylemenin zamanı geldi...

evinde oturup özellikle serdar ortaç dinleyen maalesef yok denecek kadar azınlıkta. albümlerini almıyorlar. senin albüm satışlarının sebebi, diskolar, barlar.
disko ve barlara senin parçalarını mı dinlemeye geliyor sanıyorsun insanlar? çok yanılıyorsun;
cubba cubba diye ellerini kaldırıp, o kıza değdirmeye bu kıza sürttürmeye geliyor insanlar. e onlarda senin, hande yener'in parçalarında oluyor, cubba cubba diye. senin şarkılarının sanat değeri yok gülüm. tamam yaratıcılık diyorsun, hadi ona da eyvallah. ama her yaratan sanatçı değildir bunu da unutma. yarattıklarında sanat kokusu yok.
radyolarda çalıyor parçaların. çok sevildiği için mi çalıyor sanıyorsun? beğenmediğin ajdar'ın da parçaları radyoda çalıyordu. ordan da götünü kaldırmana gerek yok.
çok fazla konuşuluyorsun etrafta değil mi? lan, seni biz konuşuyoruz, böyle konuşuyoruz. serdar ortaç büyük bir sanatçıdır diyen kaç kişi var aramızda bir say bakalım. parömakların yetmezse benim parmaklarımı da kullan, 4 elin parmağını geçmez bu kadar insan içinde.

ama sen kalmış sanki küçük tepeleri sen yaratmış gibi geziniyorsun ortalıkta. efendilik namına bir tek tepkini görmedim.

bu ülkede erdal erzincanlar, arif sağlar, fazıl saylar vs. yetişmişken, sen kimsin de çıkmış sanatçıyım ben, hepinizin amına korum, adam mısınız tavırlarıyla geziyorsun?

serdar ortaç;
sen kimsin? kaç kuruşluk sanatın var? hayır söyle parasını da, iki katını vereyim ve sus,
tamam yapma böyle şarkılar demiyorum, yap yine. ama çapının farkına var, boyundan büyük davranma;
adam ol!
güncel Önemli Başlıklar