bugün

barcelona real madrid rekabeti

-önsöz-

barcelona-real madrid arasındaki rekabet "futbol sadece futbol değildir." ve "futbol basit bir oyun değildir." diyenlerin en sağlam kozlarından biridir. barcelona-real madrid arasındaki rekabet milyonlarca insan için kısaca; hayatın ta kendisidir. barcelona-real madrid rekabetinin tarihi demek; ispanya tarihi demektir. benim burada "ispanya tarihi" demem bile, ispanyol olmadıkları için barcelonalıları rencide edebilir. bu yüzden "barcelona-real madrid rekabetinin tarihi demek; iber yarıamdası tarihi demektir." cümlesi daha doğrudur aslında.

barcelona-real madrid rekabeti, iber yarımadası'nda kökü yüzyıllar öncesine dayanan, bir egemenlik mücadelesinin spor dünyasına yansımasıdır. bu yasıma, sadece yeşil sahalarda kalmaz. basketboldan, voleybola, atletizmden, yüzmeye kadar sürer gider. hatta bu iki takım, kim daha ileri tükürecek tarzında bir iddiaya girse... hatta çuval yarışı tarzındaki, en matrak faaliyetlerde bile bulunsa... içinde kazanmanın, üstünlük kurmanın olduğu her yerde kendini gösterir; barcelona-real madrid rekabeti.

més que un club (bir kulüpten fazlası) barcelona ile yüzyılın takımı real madrid rekabetini, sıkı bir sporsever olarak, kendimi bildim bileli takip ederim. el clasico ile ilgili, edindiğim tüm bilgileri hafızamda bir araya getirdim. günlerdir üzerinde çalıştığım bu konuyu sizle paylaşıyorum. barcelona'yı, real madrid'den önce yazmamın sebebinin b harfinin, r harfinden önce geldiği için olduğunu belirterek yazıma başlıyorum.

-tarih-

real madrid taraftarı ispanyol, barcelona taraftarı katalan'dır. madridliler kastilya krallığı'nın, barcelonalılar aragon krallığı'nın çocuklarıdır.

real madrid'in renkleri eflatun beyazdır. real madrid armasındaki taç kralın tacıdır. real madrid formasındaki eflatun renk, kastilya krallığı'nın bayrağındaki aslanın eflatun rengiyle aynıdır. real madrid'in beyazı kralı simgeler. zaten birçok ülke bayrağındaki beyaz o ülkedeki kraliyetin rengidir.

barcelona'nın renkleri kırmızı mavidir. bu renkler barcelona'nın isviçreli kurucusu joan gamper'in daha önce oynadığı takım basel'den gelir. barcelona armasındaki sarı ve kırmızı katalanlığın rengidir. barcelona armasındaki sağ üstte yer alan sarı kırmızı çizgiler, aragon krallığı'nın bayrağındaki sarı kırmızı çizgilerle aynıdır.

kastilya krallığı, 800'lü yıllarda kurulmuştur. kastilya krallığı, madrid ve çevresi merkez olmak üzere iber yarıadası'nın orta ve kuzey kesimlerinde, egemenlik kuran bir krallıktır. aragon krallığı ise 1035'de kurulmuştur. iber yarımadasının, barcelona şehrinin de dahil olduğu kuzeydoğu kesimlerinde ve batı akdeniz'de egemenlik kurmuştur. kastilya ve aragon krallıkları, evlilik yoluyla birleşerek 1469'da, ispanya krallığını kurmuşlardır.

"barcelonalılar katalan, ispanya adı altında birleşmeyi nasıl kabul ediyorlar?" diye sorarsanız, bunun günümüzde de geçerli olan ekonomik sebeplerden kaynaklandığını size söyleyebilirim. hatta 1469'da kastilya kraliçesi 1.isabel ile aragon kralı 2.fernando'nun evlenmesiyle oluşan ispanya krallığı'nın, 1492'de müslümanları ve yahudileri "din temizliği" adı altında iber yarımadası'ndan çıkartması da aynı ekonomik sebeplerdendir.

1492'de kristof kolomb ispanyol hükümdarının maddi yardımıyla amerika'yı keşfetti. bu ispanya'yı dünyanın en büyük sömürge imparatorluklarından biri yaptı. 1588'de ispanyol donanması'nın, ingiliz donanması'na yenilmesi ile taht ve din kavgaları sonunda ispanya zayıflamaya başladı. 1640'ta portekiz'i, 1714'te ise cebelitarık'ı kaybetti. 1800'lerin başında ispanyolların amerika'daki bütün sömürgeleri bağımsızlıklarını kazandılar.

birinci dünya savaşı'nda ispanya tarafsız kaldı. fakat savaştan büyük ölçüde etkilendi. general primoderivera, çıkan ayaklanmaları bastırarak ülkede diktatörlük kurdu. 1930'da iktidardan düştü. 1 yıl sonra yapılan seçimleri cumhuriyetçiler kazanınca kral 18.alfanso ülkeyi terk etti. 1936 seçimlerinde solcuların başarılı olması üzerine ülkede iç savaş başladı.

1939'da iç savaşın sona ermesiyle faşist franco ülke yönetimini ele geçirdi. ikinci dünya savaşı'na de katılmayan ispanya'da ordunun desteğiyle franco savaştan sonra da yerini korudu. 1969'da franco'nun ölmesiyle yerine don juon carlos geçti. 1976'da carlos kral oldu ve abolfo sourez'i başbakanlığa atadı. 1977'de 41 yıl sonra ilk defa genel seçimler yapıldı.1981'de sağcı albay tejero cortes'in meclisi basarak yaptığı darbe girişimi sonuçsuz kaldı.

30 yıllık franco faşizminin izlerini silmek istercesine, ispanya'da 1977'den beri yapılan her seçimi sosyalist partiler kazanır. günümüzde ispanya'yı kral juan carlos'un(real madridli) devlet başkanlığı'nın yanında, ispanyol sosyalist işçi partisi'nin iktidarında, başbakan josé luis zapatero(barcelonalı) tarafından yönetilmektedir.

20 nisan 2011 barcelona-real madrid ispanya kral kupası finali'nin, kupa törenini izleyenler bilir. real madridli futbolcular, 1-0 kazandıkları maçın ardından kupayı ispanya kralı juan carlos'tan almak için tribüne giderken, iki kişinin 1,5 metre yükseklikte tuttukları bir ipin altından geçmişlerdi. bunun amacı; futbolcuları tribündeki kralın huzuruna çıkmadan önce önünde eğilmelerini sağlamaktı. tarihte bütün medeniyetlerde olan bu geleneğin sürdürülmesi, krallılığın ispanya'da günümüzdeki önemini anlamamız için yeterlidir.

-iklim ve nüfus-

güzel barcelona, güzel izmir'e benzer. akdeniz kıyısındaki barcelona'nın akdeniz iklimi vardır. malum, yazlar çok sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağmurlu. barcelona'nın camp nou'daki maçlarında hiç kırmızı top görmeyiz veya zemin hiçbir zaman beyaza bürünmez. çünkü barcelona'ya kar yağmaz. bitki örtüsü maki olan barcelona'nın nüfusu; 1.600.000'dir.

başkent madrid, başkent ankara'ya benzer. iber yarımadası'nın tam ortasındaki madrid'in karasal iklimi vardır. malum, yazlar çok sıcak ve kurak, kışlar sert ve çok soğuk. real madrid'in santiago bernabeo'daki kışın oynanan maçlarında zaman zaman kırmızı topu ve zeminin beyaza büründüğünü görürüz. çünkü madrid'e kar yağar. bitki örtüsü bozkır olan madrid'in nüfusu; 3.200.000'dir.

-facebook-

barcelona'nın facebook'taki üye sayısı: 14.888.845 kişi
real madrid'in facebook'taki üye sayısı: 13.716.520 kişi

-ekonomi-

günümüzde barcelona ve madrid şehirleri, ekonomik gelir seviyesi ve refahı yüksek, yokluk, açlık bilmeyen zengin insanlardan oluşur. bu iki şehrin en zenginleri, aynı zamanda ispanya'nın en zenginleridir. önsözde de yazdığım gibi; barcelona-real madrid rekabeti demek ispanya demektir. durum böyle olunca bu iki şehirde yaşayan zenginler barcelona'da, real madrid'de dolayısıyla da ispanya'da söz sahibi olmak için bu takımlarda başkanlık yapmak isterler.

-sosyal yapı-

barcelona ve madrid şehirlerinde yaşayan insanların (tabi ki genelleme yapamayız ama...) kötü tarafları da vardır. barcelonalılar bencil, madridliler ırkçıdır. bu durumu yaşanmış örnekler kanıtlar. en basitiyle, camp nou'da barcelona'yı izlemeye giden turistlere, barca taraftarları'nın takımlarını gösterek "nasıl, biz en iyisiyiz değil mi?" sorusunu yöneltmelerine çok sık rastlanır. o kadar sık ki, neredeyse bu "camp nou geleneği" olmuştur.

madrid'in, ırkçı tarafını ise samuel eto'ya, real madrid'de oynarken yaptıklarını bilenler bilir. daha düne kadar (kendi takımlarında oynayanlar da dahil) santiago bernabeu stadyumu'nda, siyahi oyunculara maymun sesi çıkartarak yaptıkları ırkçı sataşmalar, real madrid tarihi'nde büyük zaferlerin yanında, kara leke olarak yer alır.

barcelona, bencilliğiyle fransa'ya benzer. zaten katalanların, fransızlarla akraba olduğunu destekleyen, çok sayıda çalışma vardır. madrid, ırkçılığıyla almanya'ya benzer. malum franco... franco ülkenin başına geçtiğinde en büyük dış desteği adolf hitler'den görmüştü.

-dil-

katalanca konuşan barcelona'nın ve ispanyolca konuşan real madridlilerin, takım isimlerini tam olarak okursak farkı daha net anlarız.
fc barcelona; football club barcelona. real madrid cf; club de futbol real madrid.

-el clasico-

el clasico, bilindiği gibi barcelona-real madrid maçlarının dünya genelinde kabul gören namıdır. 13 mayıs 1902'de ispanya kral kupası'nda oynanan ilk el clasico'yu barcelona 3-1 kazanmıştı. şu ana dek oynanan 209 el clasico'nun 85'ini real madrid, 82'si barcelona kazanırken, 42 maç berabere bitti. 209 el clasico'da real madrid'in 339 golüne, barcelona 329 golle karşılık verdi. 209 maçlık el classico'da en fazla gol atan futbolcu; 18 golle real madrid'li alfredo di stéfano'dur.

-iki takımda da oynayanlar-

aralarında gheorghe hagi, bernd shuster, michael laudrup, robert prosinecki, luis enrique, luis figo, ronaldo, samuel eto'o, javier saviola gibi isimlerin olduğu 38 futbolcu iki takımda da oynamıştır. bunlardan 21'i barcelona'dan real madririd'e, 12'si real madrid'den barcelona'ya direkt transfer olurken, 5 futbolcu arada başka takımlarda forma giymiştir.

-unutulmaz maçlar-

1 kasım 1913 barcelona 7-0 real madrid: en farklı barcelona galibiyeti.

13 nisan 1916 barcelona 6-6 real madrid: el clasico'nun en gollü beraberliği...
ispanya şampiyonası yarı finali'ndeki bu destansı karşılaşmayı, eski real madrid oyuncusu ve aynı zamanda kulüp üyesi jose angel berraondo yönetti. bir maçta madrid lehine 3 penaltı çaldı. madrid ise birini atabildi. kaleci bru, iki penaltıdan birini kafasıyla çıkardı. maçın ilk yarısı 2-2, tamamı ise 4-4 sona erdi. Uzatmalarda 6-6'lık eşitlik bozulmadı.

3 şubat 1935 real madrid 8-2 barcelona: 8ekliyoru2... (el clasico'nun la liga'daki en farklı sonucu)

13 haziran 1943 real madrid 11-1 barcelona: el clasico'daki en farklı sonuç...
ispanya kral kupası'nın yarı finali'nde barça ilk maçı o zamanki stadı les corts'ta 3-0 kazanmıştı. 13 haziran 1943'te madrid'deki rövanşta ilk yarı skor 1-1'di ve pek de umutlu değildi real madrid taraftarları. barcelona soyunma odasında sevinçli bir telaş vardı. o sırada kapı açıldı. içeri devlet güvenlik teşkilatı'nın başındaki adam girdi. "birçoğunuzun iç savaştaki suçlarını futbolcu olduğunuz için sildik. sakın bunları yeniden ortaya çıkarmamıza izin vermeyin." dedi sert bir ses tonuyla. barcelonalı futbolcular, soğuk duşun ardından sahaya çıktılar. real madrid beklenenin üzerinde bir performans ortaya koymaya başladı. barcelona ise oyundan düşmüştü. maç bittiğinde tabela 11-1'i gösteriyordu.

24 eylül 1950 barcelona 7-2 real madrid

25 ekim 1953 real madrid 5-0 barcelona: alfredo di stefano...
yıl 1953... barça ve real, di stefano'yu transfer etmek için büyük bir savaş verdi. o dönem kolombiya'nın los millonarios kulübü'nde forma giyen stefano'nun kafası, hem barça hem de real'den teklif gelince karıştı. barça bu sırada stefano ile anlaştı. ama bundan haberi olmayan kulübü, konuyu fifa'ya taşıdı. onlar da çözüm için transferi ispanya futbol federasyonu'na bıraktı. federasyon bu sırada, barcelona'yı geri plana itti. di stefano, madrid'in yolunu tuttu. olayın ardından katalanlar, franco yönetimini alınan kararda baskı unsuru yaratmakla suçladı. ünlü golcü ise, 25 ekim 1953'te barcelona'ya karşı ilk maçında 2 gol attı.

11 temmuz 1968 real madrid 0-1 barcelona: sahaya şişe yağdı...
franco dönemi'nde hep barcelonalılar hakemlerden yakınsa da... Real Madrid'inde hakemlerden şikayetçi olduğu maçlar yaşanmıştır. Bunun en bariz örneği, 11 Temmuz 1968 tarihli kupa finalinde, Santiago Bernabeu Stadı'nda görülmüştür. Bu maçı 1-0 Barcelona kazanır ve hakemin verdiği kararlara itiraz eden Madrid taraftarları, sahayı yüzlerce şişe yağmuruna tutar. O maçı yöneten hakem, o sezon Barcelona'nın ligde toplam 13, kupada ise çeyrek finalden itibaren tüm maçlarını (Real taraftarlarına göre de, Barcelona'yı kollayarak) yönetmiştir. O maçtan itibaren, ispanya'da statlara cam şişe sokmak yasaklanmıştır.

6 haziran 1970 barcelona 1-1 real madrid: barcelona taraftarı'nın sahaya indiği maç.
Barcelona taraftarları, Franco rejiminde Real Madrid'in her zaman hakemler tarafından kollandığını iddia eder. Bunun için örnek olarak da hep 6 Haziran 1970 yılında oynanan kral kupası çeyrek final karşılaşmasını gösterirler. 2-0 kaybedilen ilk maçın rövanşında, Barcelona 1-0 öndeyken, maçın hakemi ceza sahası dışında yapılan bir faule, Madrid lehine bir penaltı kararı verir. Bunu protesto eden Barcelona takim kaptanı da kırmızı kartla cezalandırılınca, seyircilerin sabrı taşar ve sahaya inerler. Maç yarıda kalır ve polis zar zor olayları kontrol altına alır.

17 şubat 1974 real madrid 5-0 barcelona: franco'yu bitiren maç.
Bütün Barcelona taraftarlarının gülümseyerek hatırladıkları gün. Barcelona taraftarlarına göre, o gün cruyff'un liderliğindeki Katalan Özgürlük Savaşçıları, Franco rejiminin göğsüne bıçağı, Madrid deplasmanında 5-0 galip gelerek, saplar. Bu sonuç, bugüne kadar Barcelonanın Real deplasmanında aldığı en farklı galibiyettir. Sezonun başında Ajax'tan transfer edilen Cruyff, bu maçta bir gol kaydeder ve sezon sonunda şampiyonluk kupasına erişir. Ama bu maçın sportif yönünden çok, her zaman siyasi yönü vurgulanır. O tarih, zaten hastalıklardan zayıf düşmüş Franco'nun karşıtları için, özgürlüğün başladığı gündür. Aynı sezonun kupa finalinde, Real'in Barcelona'yı 4-0 mağlup etmesi bile Franco'yu kurtaramamıştır.

8 ocak 1994 barcelona 5-0 real madrid: romario...
Crujff bu sefer hoca ve Barcelona tarihi zaferlerinden birini kazanıyordu. Dönemin yıldızı Laudrup bu seneyi çoğunlukla yedek geçiriyor, sahada Romario dönemin en iyi futbolunu sergiliyordu. ilk golünden önce yaptığı bilek hareketi hafızalara kazınır cinstenti. Romario o yılda Brezilya ile Dünya Kupası'nı kaldırmıştı. Real Madrid ise Luis Enrique ve Prosinecki'nin bireysel çabalarıyla etkili olmaya çalışıyor fakat sonuca etki edemiyordu. Barcelona sahanın boş alanlarını Guardiola'nın ince, teknik paslarıyla dokuyor, efsane kaptan Bakero takımı yönlendiriyordu. Stoichkov hücumda rakibi eziyor ve sağ açıkta aldığı her topta tehlike ataklar geliştiriyordu. Ronald Koeman'ın birde frikik golü vardı ki kaleci topun filelerden nasıl çıktığını bile görememişti. Cruijff bençte bir eliyle lölipopunu emerken diğer eliyle oyuncularına kendi kurallarını öğretiyordu. Öyle ki bençte o maça yedek başlayan, mutsuz görünen ve daha sonra Stoichkov'un yerine oyuna dahil olan Laudrup, bunun üzerine oyuna girip Romario'ya birde asist yapıyordu.

7 ocak 1995 real madrid 5-0 barcelona: ivan zamorano...
johan crujff yönetimindeki Barcelona'nın üst üste gelen şampiyonlukları Real Madrid'i bıktırmıştı. işin Real açısından trajik yanı 4 şampiyonluğun ikisinde son hafta Tenerife'ye kaybederek en büyük olmayı kaçırmalarıydı. işte o Tenerife'nin başındaki adam olan, eski futbolcuları, Jorge Valdano'yu getirdiler. Valdano ile iyi bir çıkış yakalayan Real Madrid, 7 Ocak 1995'te Barcelona'yı ağırlıyordu. 1 sezon önce rakibinden 5 yiyen Real için rövanş zamanıydı. Şilili Ivan Zamorano, unutulmaz bir ilk yarı çıkardı. 5, 21 ve 39'da gelen gollerle ilk yarıda durum 3-0 oldu. ironik bir durum olsa gerek sonraları bir Barça ikonu haline gelecek olan Luis Enrique 68'de 4'ü buldu. 5 numaralı golse 70'te Amavisca'dan geldi. Valdano ve öğrencileri, şampiyonluğun haberini önceden vermişlerdi.

23 kasım 2002 barcelona 0-0 real madrid: luis figo'ya, domuz kafası atılan maç.
real madrid, 2002-03 sezonunda barcelona'dan figo'yu transfer ederek, yılın transferini gerçekleştirmişti. figo'nun real formasıyla, camp nou'ya çıktığı ilk maç olan bu karşılaşma, çok gergin bir havada oynanmıştı. luis figo, taç cizgisine yaklaştığında sahaya atılan bıçaklar, viski şişeleri, bilardo topları sıradan hale gelmiş, atılan domuz kafası ise tarihe geçmişti. böyle tatsız bir ortamda futbol oynanması imkansızlaşınca... sonuç da tatsız oluyordu: 0-0

19 kasım 2005 real madrid 0-3 barcelona: ronaldinho ve samuel eto'o...
rijkaard'lı barcelona 19 kasım 2005'te barnebau'da eto ve ronaldinho(2)'nun golleriyle yeniyordu. maç boyu hiçbir varlık gösteremeyen real madrid'in, taraftarlarının ronaldinho'nun resitalini dakikalarca ayakta alkışlaması tarihe geçiyordu. aynı yıl şampiyonluk kutlamaları sırasında Samuel Eto'o, kameraların önünde eline mikrofonu alarak "Madrid, seni boktan kulüp, Şampiyonun önünde eğil" diye bağırır. Sonradan bu hareketinden dolayı özür dilese de, Real Madridliler'in kendisine karşı nefreti hala sürmektedir.

10 mart 2007 barcelona 3-3 real madrid: lionel messi...
Real Madrid'in rakibiyle olan puan farkını erttiği, formda olduğu bir dönem. Barcelona ise düşüşte. Real maça daha iyi başlıyor ve 4. dakikada Van Nistelrooy ile öne geçiyor. 10'da Messi çıkıyor sahneye: 1-1. 12'de Van Nistelrooy penaltıdan yine öne geçiriyor Real'i. Messi, 27'de durumu yine eşitliyor: 2-2. 72'de Ramos, Real Madrid'e üstünlüğü getiriyor. Ama artık bir dünya yıldızı olduğunu kanıtlayan Messi'den 88'de 3-3'ü sağlayan gol geliyor. o akşam Messi dünya futboluna adını yazdıracağını gösteriyor.

7 mayıs 2008 real madrid 4-1 barcelona: barcelona futbolcularının, şampiyonu alkışladığı maç.
real madrid'in raul, sneijder, higuain, nistelrooy'un golleriyle kazandığı maçta, hiçbir varlık gösteremeyen barcelona'nın golü henry'den geliyordu. real madrid, son şampiyonluğunu 2008'de kazanmıştı. o yıl şampiyonluğu garantileyerek çıktığı bu maçta, barcelonalı futbolcuların şampiyonu tünelden çıkarken, taç cizgisinde alkışlayarak karşılaması el classico tarihine geçiyordu.

2 mayıs 2009 real madrid 2-6 barcelona: 6eliyoru2...
14. dakikada Real Higuain'in golüyle öne geçmişti, ama.... Barcelona Henry ile 18'de eşitliği buldu. 20'de Puyol, 2-1 yaptı. 35'te Messi, skoru 3-1 yaptığında Real Madrid seyircisi çoktan havlu atmıştı. 56'da Ramos 3-2'yi sağlayan golü attığında bir ışık belirdiyse de 58'de Henry ile bu ışığı bitirdi. 75'te Messi ve 83'te Pique, 6-2 gibi akıllara zarar bir skor getirdi. bu maç yüzünden Real Madrid'in başkanlığına Perez geldi ve imajı düzeltmek için büyük transferler yapıldı.

29 kasım 2010 barcelona 5-0 real madrid: barca'nın, real'e top göstermediği maç...
98 bin kişinin izlediği karşılaşmada Barcelona'nın gollerini Xavi(2), Pedro, David Villa ve Jeffren kaydetti. Real'de ilk 11'de başlayan Mesut Özil ikinci yarıda yerini Lassana Diarra'ya bıraktı.

-sonsöz-

galatasaray-fenerbahçe derbisi, barcelona-real madrid rekabetinden daha büyüktür.

bir derbinin, diğerlerinden daha büyük olmasını takımların, birbirinden daha fazla nefret etmesi belirlemez. bir derbinin, diğerlerinden daha büyük olmasını harcanan milyon eurolar belirlemez. bir derbinin, diğerlerinden daha büyük olmasını, maçtan önce taraftarlar arasında edilen kavgalar veya kimin daha fazla rakip takımdan taraftar öldürdüğü belirlemez.

bir derbinin büyüklüğünü sevgi belirler. bu sevgi, insanların hem kendi takımlarına... hem de ezeli rakibin taraftarına karşı duyduğu sevgidir. ne barcelonalıların barca... ne de real madridlilerin real sevgileri... galatasaraylı ve fenerbahçelilerin, cimbom sevgisi ve fener sevgisi ile yarışamaz. ne de bir barcalı ile realli, bir cimbomlu ile fenerli kadar birbirine sevebilirler. dediğim gibi bu galatasaray ve fenerbahçe'nin, barcelona ve real madrid'den daha büyük takımlar olduğunu gösterir.

ne barcelona tribünleri... ne de real madrid tribünleri... karıncaezmez şevki gibi herkesin sevdiği bir amigo çıkartamamıştır. ne barca basını... ne de real basını... islam çupi gibi herkesin sevdiği bir yazar çıkartamamıştır.

siz bakmayın son 20-25 yılda olanlara. galatasaray-fenerbahçe derbisinin, bugünkü haketmediği durumda olmasını tek sebebi; sporla hiçbir alakası olmayan, sadece ekonomik çıkarları için yaşayan kulüp yöneticileridir.

"lefter'i sevmeyen galatasaraylı, metin'i sevmeyen fenerbahçeli olamaz!"

dedelerimizin galatasaray-fenerbahçe maçlarını ev sahibi-deplasman ayrımı olmadan bir arada, kolkola izlediğini kimse unutmasın!

barcelona-real madrid karşılaşması, derbi değildir. çünkü ikisi aynı şehrin takımları değildir. (barcelona derbisi; barcelona-espanyol. madrid derbisi; atletico madrid-real madrid) bu yüzden bu karşılaşmalar, barcelona-real madrid rekabeti olarak adlandırılmalıdır. ama dünya'daki spor karşılaşmaları arasında, çekişme açısından bir sıralama yapılacaksa da... barcelona-real madrid rekabeti, galatasaray-fenerbahçe derbisinden geri kalır.

çünkü; sporda sıralamalarda, rekabetlerde ve her yerde... üstünlüğü sağlayan nefret değil, sevgidir.