bugün

anaerkil toplum

öncelikle işe bilimsellik katarak anlatmakla başlayalım. morgan toplumların gelişimini üç evreye ayırmıştır: yabanıllık, barbarlık ve uygarlık.

yabanıllık, tarihler öncesi çağda avcılık ve toplayıcılık ile uğraşan gelişmemiş evreyi,
barbarlık, tarım ve hayvacılık ile birlikte, yiyecek üretiminin yapıldığı evreyi,
uygarlık ise, yiyecek üretiminin yanında meta üretimininde yapılmasıyla, ticaretin yapıldığı evreyi tanımlar.

araştırmacılar; anaerkil yaşam tarzı ile tarihler öncesinde karşılaşmışlardır. bu anaerkil yaşam tamamiyle kadının akrabalarının oluşturduğu bir kümenin bir arada yaşamasına verilen addır. bu biçimde kadın en önemli rolü oynar. fakat ilginçtir ki; içinde bulunduğumuz veya ulaşmak için çabaladığımız uygarlık seviyesindeki toplumlar erkek baskın bir yaşamı benimseyen toplumlardır. oysa ne kadar eskilere dayandığı bilinmeyen, ataerkil toplum yapısından önce var olan ve çoğumuzun atalarınında mensubu olmuş olduğu bu yaşam tarzı uygar toplum ile ters düşmektedir.

bir diğer taraftan bu anaerkil toplumda toplumsal ve cinsel ilişkiler ortak üretim, ortak mülkiyet çerçevesinde, eşitlikçi bir anlayışla sürer. fakat yine günümüz uygar toplumu özel mülkiyet ve sınıf ayrımına dayalı bir tarz sürerek bu anlayışla ters düşmektedir.

bu durum evrimcilerle-karşı evrimcileri birbirini düşürmüştür tahmin edersiniz. darwin'in insan öncesi ilk yaratıklar olan hominidlerin * * * insansı maymunlardan geldiğini söylemesi üzerine tüm araştırmalar bu geçişin nasıl olduğunu öğrenmeye yönlendirilmiştir. sonuçta bu türün yani hominidlerin alet yapımı ve kullanımında bulunduğu ortaya çıkmıştır.

işte insansı maymun kavramının maymunlardan farkı da bu noktada başlıyordu: emekle!

Robert Briffault'un 'analar' adlı kitaplarında maymunlardaki ana şefkati, ilgisi, bakımı ve dişinin topluma öncülük etmesi, yol göstermesi gibi araştırmalarından bahsetmesi bu düşünceyi kanıtlar nitelikteydi.

yani türümüzün insansılaşmasının ve toplumsallaşmasının öncülüğünü kadınlar yapmıştı!

evrimci olmayanlar ise tarihöncei anaerkil yaşamı kabul etmemişlerdir fakat olmadığını da kanıtlayamamış, olduğuna dair sunulan kanıtları ise yalanlamışlardır.

Demek ki; anaerkil yaşam, kadın ve erkeğin eşit şekilde, cins ayrımcılığının ve baskının olmadığı bir kollektivist düzen olarak tanımlanabilir. * * *