bugün

tuvalette sensorlu lamba bulunmasi

elektrik sarfiyatını önlemek maksadı ile özellikle işyerlerinin tercih ettiği bir uygulamadır. fakat bu sensörlü- fotoselli- veya artık ne deniyorsa- lamba çeşidinin uygulaması bizim şirkette biraz değişik. tüm tuvaletin lambaları tek bir sensöre bağlı ve bu sensör de 2. tuvalet kabinin kapısının üzerinde dönebilecek bir şekilde durmakta. bu meret bazen direk 2. kabinin içine yönelmiş vaziyette, bazense lavabo kısmına dönük duruyor. eğer ki lavabo kısmına yani giriş kısmına bakıyorsa, içeri girdiğin anda yanıyor. güzel bir şekilde tuvaletine giriyorsun. tam icraattesin küt sönüyor. sonra bekle dur ki yeni biri gelsin içeri tekrar yansın. hadi bu iyi bir durum. bir de 2. kabine bakıyor ise o an, söndükten sonra tekrar yanması için sadece içeri birinin girmesi değil aynı zamanda 2. kabine girmesi gerekiyor. yahu ne kazma insanlarız. kendimiz ışığı söndürmekten aciziz diye teknoloji kendi açıp kapatan bir zımbırtı yapıyor. sonra ona mahkum kalıyoruz. özgürlük bu ise yemişim özgürlüğü. aydınlıkta sıçamadıktan sonra nereye özgürlük?