bugün

entry'ler (16)

medya halkı çözüm sürecine hazırl

görmekten yorulduğum siyasetçi geyiğidir.

trollüğün aslında keyifli bir iş olması

eti puflu başlıklar daha çok ilgimi çekiyor.

bir akp linin kulağına usulca süleyman şah demek

az önce saygıdeğer babamın üstünde deneyip tokat yediğim olaydır. sanırım tükürdüm zannetti.

balayında sinop a gitmek

sinop'un güzelliklerinden bihaber olan yazarların hakkında "gerzekliktir" demesi komiktir. tabi herkes ben gibi bakabilse hala lale devrinde yaşıyor olurduk.

uludağ sözlük ün en seksi yazarı

dayı dükkanında sattığım dolap bu arkadaşlar.

büyük ihtimal bizim mahallenin yeni evli gençlerinden birisidir.

evrenden torpilim var

aykut oğut'un pişirip pişirip önümüze koyduğu kitaptır.

güzel tabi.

ülkücü bir bayana karanfil almak

bombanın pimini çektikten sonra elden bırakmamakla eşdeğerdir.

(bkz: perinçek)

yalnızlık hissi

okuduğun dergilerde her paragraftan rastgele bir kelime alıp onlarla bir hikaye yazmaya çalışmak.

ne kadar da yalnızmışım bee.

sizi diğer insanlardan ayıran önemli bir özellik

göz irisim.

osman sınav

selçuk üniversitesi'nde yaptığı söyleşide yeni bir film projesinden bahseden yazar, yönetmen, yapımcı şahıs.

konuşmasına "bir hayalim var!" diyerek başlayan osman bey sonrasında planladığı film projesinden bahsetti biz değerli sinema öğrencilerine.

fazla uzatmadan direk konuya geçiyorum; konya'da uzun vadeli bir planla, sağlam bir ekip birlikteliğinde "bir mevlana filmi" projesi var.

hollywood'a da gönderme yapmayı ihmal etmeyen osman bey'in sinemayı oluşturan 3 akt'a +1 ekleyerek 4. aktı içeren bir film yapmayı istiyor.

burada bahsettiği 4. akt ise sanırım "vecd" denilen kavram.

haydi hayırlısı diyor sektörün içine doğacağımız ihtimaliyle de heyecan duyuyoruz.

alper canıgüz

boğaziçi psikoloji mezunu olmasınında verdiği işlevle romanlarında türk aile yapısına kara mizah çerçevesi içinde sık sık değinen yazar.

(bkz: cehennem çiçeği) romanında dağınık bir evi örneklerken kullandığı cümle beni çok etkilemiştir:

ortalığı öyle bok götürüyordu ki, ancak açlıktan ölmek üzere olan bir fare, sevdikleriyle helalleştikten sonra içeri girmeye cesaret edebilirdi.

alengirli şiir

ali lidar'ın bu şiiri yazarken sofasında oturmuş elinde kağıt kalemle sigarasını tüttürürken geçmişine ve olası geleceğine saydırdığını hayal edenlerin yanıldığı bir gerçektir. kendisi havuzlu bir villada, mahrem yerlerini röbdoşambr ile perdeleyen şarapçı bir yazardır.

evet söylediğim herşey de yalandır! ali lidar çok tatlıdır. 40 kuruşa düşen portakal aromalı bir çikolata gibi.

birdman

anlatmaya nereden başlayacağıma karar veremediğim film.

michael keaton'un oyunculuğumu desem, inarritu'nun görüntü yönetmeniyle olan harika uyumu mu desem bilemedim.

bir gerçek varsa o da bu filmin sinematografide yeni bir akım getirdiğidir.

one shot desen değil, tek plan kafası da yok. ama aktüel kameraya da yakın! ya siz ne yaptınız kafa karıştırmak dışında onu soruyorum...

aslında çok bir hikaye

Günün ilk ışıklarıyla uyanmanın bilim adamlarına göre "gereksiz" kapitalistlere göreyse "önemli" olmasını düşünen Melih asıl düşünmesi gereken konuya odaklanmak istemiyordu. O gece yine uyumamıştı ve perdenin arasından ona göz kırpan güneşle arası pekte iyi değildi. Uzandığı elektrik santralinden hallice koltuğundan yavaşça doğruldu. Koltuğun elektriklenmesini çözmek için kumaşı değiştirebilirdi elbette ama arada çarpılmak ona yaşadığını hissettiriyordu.

yazarların şu an dinlediği şarkılar

sarah jaffe - clementine

keşke çaylakken 40 karakter kısıtlamam olmasaydı da şarkı tavsiye edebilseydim.

afilli filintalar

bazen; "abi ya alım var mı?" diye mail atmak istediğim topluluk

zaten alper canıgüz de beni severdi