bugün

entry'ler (219)

malatya

Çok sık gidip gelirdim, yaz akşamları güzel olur, kanalboyu, Yeşilyurt, kernek vs.
Doğunun güzel şehirlerindendir. Lezzetli restoranları vardır. Alkollü mekan pek bulunmaz şehir merkezinde. Ama dışarda var bir iki tane güzel olan. Levent vadisi, Günpınar şelalesi gibi gezecek çok yeri de var. Görmeniz gereken bir ilimiz.

ismet özel

Sevmek mübalağa sanatıdır;
Abartın.

Demiş üstad.

6 kişilik erkek grubunun sevgilinize laf atması

Altı kişinin içinde erkek yokmuş demektir. Delikanlı adam kadına laf atmaz. Yanında kadın olan biri ile kavga etmez.

gecenin şiiri

Kaş üstünde yolum kesik, kaş hançer
Ölü karanlıklar uyandı..
Cilve tuzağına düştüm seher seher
Yanaklar cennete boyandı..
iliklerime girdi zehir gözler,
Zifir gözler,
Kafir gözler...

Dışı tenha insanın içi mahşer
Işığım kara kara yandı..
Bir ince işmar can damarıma neşter
Kirpik geldi ruha dayandı
Ecelime susattı iksir gözler,
Zifir gözler,
Kafir gözler...

(bkz: Ömer Lütfi mete)

sokak kedisiyle dertleşmek

Yedi bela hüsnü’yü hatırlatır.

https://m.youtube.com/watch?v=qpzcuF7vPRE

anın görüntüsü

görsel

Köyceğiz

ankara nın en güzel semti

Emek diyorum. Öğrenciyken evim buradaydı. Dümdüz Sokaklarında 30-40 senelik ağaçlar kapatırdı gökyüzünü. Sessiz sakindi sekizinci caddesi. Güzel restoranları, kafeleri, fırınları... mahalle havasını da kısmen korumuştu.
Ankara’ya dönersem emekte yaşarım yine.

üniversite birinci sınıfta yapılmaması gerekenler

Sürü halinde dolaşmayın sokaklarda. Zaten gruplar üç dört kişiye düşüyor. içtimaya çıkmış bölük gibi geziyorsunuz kaldırımlarda. Yapmayın.

akyaka

Yazın araç park edecek yer bulmak büyük sıkıntı. Nehir kenarındaki mekanlar fırsatçılığa başlamış. Konaklama gayet uygun. Zaten ufak tefek yerler. Sahilini ben çok beğenmedim açıkçası. Buz gibi azmak çayına sandalyeyi bırakıp oturmak gibisi yok.

hatıra olarak saklanan garip nesneler

Kullandığım ilk basmalı kalem . 20 yıl geçti hala saklarım. Aslında hatıralara önem veren bir olduğum için bir çok şeyi saklarım.

sözlük yazarlarının itirafları

Uzun zamandan beri yazmıyordum. Tanıdığım yazarlar gitmiş sözlükten. Zaman zaman konuştuğumuzda konu hep işe gelirdi. Ne iş yaparsın diye sorarlardı. O zaman uydururdum bir şeyler. zaten Çok da önemi kalmadı artık. Bir şeyleri daha rahat yazmak ya da rahat olmak adına olduğum gibi yazma kararı aldım.

bit pazarı

Birkaç sene önce evimin hemen yanında kurulurdu cumartesi günleri. Mutlaka uğrardım. Eski kitaplar, plaklar, objeler.. hep ilgimi çekerdi. Teypten kaset çalan bir ihtiyar vardı. Hakkı bulut’un eski şarkılarını çalardı. Öyle bir hava katardı ki pazara, otuz sene öncesine götürürdü insanı.
Zaman zaman gitmenizi tavsiye ederim.

aykut kocaman

Hataları çok kesinlikle ama kadroya bakıyorum adam akıllı topçu yok. Ortasahada ozan takımın dinamosu olmuş, kanatlar desen kimin olduğu belli değil. Yetenekli, maç alacak adam desen öyle biri de yok. Önceki iki yılın cezasıdır bu yıl. iyi oyuncular yaşlandı, bazıları gitti. Kadroyu genişletmediler. Rastgele oyuncular alındı. Bu oyuncular kocamanın sistemine göre oyuncular da değil. Neden aldırdı anlamak mümkün değil. Gitse ne olacak sanki topçular yine aynı. Ozan Alex mi olacak?

birinin sizi izlediğini hissetmek

George orwell’ in 1984 adlı romanını akla getirir. Romanda big brother herkesin her yaptığını izlerdi.
Tabi bunlar sadece romanlarda olur. Gerçi sözlükte de oluyor bazen. Badileriniz sizi takip ediyor. Bunun dışında böyle bir hissiniz varsa en yakına psikiyatri servisine gitmeniz tavsiye edilir.

düşünmekten uyuyamamak

Zaman zaman başıma gelendir. Gerek işim, gerekse de özel hayatım nedeniyle uyuyamam, yatakta döner dururum şu an olduğu gibi.

sözlük yazarlarının itirafları

Tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset.
Şu anki durumumu daha iyi özetleyen bir söz olamaz. Ne zaman bir plan yapsam muhakkak birileri içine ediyor. Başta ailem olmak üzere. Yanımda değiller ama bazen bir telefon yetiyor her şey için. Yıllardır bu böyle.
Akşam kitap okur, belki bir film izlerim sonrasında dedim. Dvd aldım. Aklımda olan bir film vardı. Her şey güzel gidiyordu. Kapadım ışığı. Gökkuşağı mumları yaktım. Güzel bir Ortam hazırladım.
Filmi taktım dil seçeneği yokmuş. Dublaj izlemek zorunda kaldım. izleyelim bari dedim. Fena da değildi hani. Sonrasında lanet telefon. Bir de karşıdaki anlamamakta ısrar ederse daha trajik bir hal alıyor gününüz. Sonrasında hiçbir şeye konsantre olamıyorsunuz. Film izlerken notlar alırım genelde. Bu sefer yapamadım. Devam ediyor şu an film. Söndürdüm mumları, ışığı açtım.
kızgınım hala. Kızgınlığım planlarımın sekteye uğramasına.
Aile bu. Keyfinden, mutluluğundan,huzurundan... fedakarlık yapman gerekiyor. aksine izin vermezler zaten. Ortak olmalısınız mutsuzluğa.
Ancak senin mutluluğuna ortak olmazlar. Biz onların mutluluğuna ortak olmak zorunda kalıyoruz. Seçeneklerden bizi değil, onları mutlu edeceği seçiyoruz.
Hep birilerini mutlu etmeye çalışıyoruz. Asıl mutsuzluk bu değil mi?

sözlük yazarlarının itirafları

Bugün 3. Üniversitemin ilk günü. ilkinde duyduğum heyecanı taşıyorum hala. ilginç gelebilir ama sanki 18 yaşımda üniversiteye başlamış gibiyim.
Sabah mutlu bir şekilde uyandım. iş de yok bari okula gideyim dedim. Zaten uyum proğramı denen bir şey var. Katılım Zorunluymuş. Üniversiteye,şehre uyum.zaten aynı üniversite mezunuyum. 7 yıldır bu şehirde yaşıyorum. Bir önceki fakültemde okurken şu anki fakültemin tüm imkanlarından yararlanırdım. Beni fakültenin öğrencisi sanıyorlardı.
Neyse çilemse çekerim dedim. Katıldım uyum proğramlarına. Konferans salonuna doluştuk.
Salona göz gezdirdim bir an. Zaman ne kadar hızlı geçmiş. 7 yıl önce kayda geldiğim ilk gün dün gibi hatırımda. Ben üniversiteye başladığımda ilkokul sıralarında olan çocuklar. Şu an yanımda sınıf arkadaşlarım. 96 doğumlular..
Konuşmalar başladı, kariyer yapmış Mezunlar tavsiyelerde bulunmaya başladı. Şöyle yapın şuna bakın... gençler pür dikkat, ağzı açık bir şekilde dinliyor ve müthiş bir uyum içinde kafa sallıyor. Ver arkadan ilahiyi çek klibi. Genç kız kalbi işte. Bizler de böyleydik herhalde.
Henüz çenesinde üç beş tüy olup top sakal bırakanlar, saç uzatmanın en iğrenç evresinde olanlar, henüz saç maşası kullananlar... birçoğu yakında gitara heves edip gitarla fotoğraf çektirecek ve bunu sosyal medyada profil resmi yapacak. Omuzdan askılı çanta ile memleketlerinde gezecekler ilk tatilde. Ego tavan yapacak, sorulanlara bazen cevap vermeyecek melankolik takılacaklar. Kaldırımda resmi törende yürüyormuş gibi yürüyecek, küçüklere örnek gösterildiklerinde hiç oralı olmamış gibi görünecek ancak aslında "a.. goruk Bülent başgaan" diye bağırarak koşmak isteyecek. Çoğu ders notlarını kimseyle paylaşmamak için koşullayacak kendini. Gereksiz bir paranoya içinde olacak. Bazıları sigara veya alkole başlayacak. Öyle bir ortamda çekip paylaştığı fotoğrafa yapılan yorumları sevinçle okuyup cevaplayacak, beğeni sayısını sıkı takip edecek.
Birçoğu siyaset uzmanı olacak. Popüler siyaset kitapları okumaya başlayacak. Bizim dönemde Soner Yalçın vardı. Ellerinden düşmezdi. ilginç Komplolar olurdu bu arkadaşlarda. Tartışmalara yeni bir soluk getirirlerdi. Göreceksiniz ki üniversite çok konuşan ağız, az düşünen beyinlerin yeri.
Neyse efendim bunlar uzayıp gider evrim herkeste üç aşağı beş yukarı aynı. Değişim kaçınılmaz bu gençler içinde. Olgunlaşmak değişmeyi de gerektiriyor. Yıllar geçtikten sonra bu farkı en iyi siz göreceksiniz.
Bugünün güzel tarafı benim için şu. Ya 3 ya da son sınıflardan çok güzel birini gördüm. Gülüşü çok güzeldi. ( Bir derecelendirme yapmak zor ama) ara sıra derslerine girmeyi düşünüyorum. Ha çok yaş da yoktur aramızda:/
Nerden duydum bilmiyorum, sözleri müthiş bir şarkının bir dörtlüğü ile ifade edeceğim kendimi:
" saçımın akına bakma sultanı,
18 yaşıma girmiş gibiyim,
Belki sende 3 5 yaş yaşlıyım ama
Zincire vurulmuş aslan gibiyim."

barda

Film vizyona girdi arkadaşlarla sözleştik sinemaya gideceğiz hafta sonu . Film Hakkında da çok fazla araştırma yapmadık bilgimiz de pek yok.
Böyle durumlarda genelde olduğu gibi bir iki arkadaş geç kaldı. Film başladıktan 5 10 dk sonra salona girdik. Görevli fener tutup şu sıraya oturabilirsiniz dedi.bizim grubun sol en uç kısmında da ben oturuyorum. Filmi izlerken gerilemeye başladım. Film devam ederken sol tarafımda bir ses geliyor. Hırlıyor biri. Kulak kesildim sese. Tedirginliğim arttı. Olaylar hep karanlık bir ortamda geçtiği için yanımdakini göremiyorum. Yanında oturan arkadaşıma " yan tarafta korkunç bir hırıltılı geliyor la" dedim. Ben öyle deyince o da meraklanmış. Filmin bir sahnesinde salon aydınlandı. Ben ve arkadaş kafayı sola çevirdik. iki yanımdaki koltukta boynu olmayan bir adam oturuyordu. 150 200 kilo vardı herhalde.
içimiz ferahladı biraz filme devam ettik. Jilet sahnesi, tecavüz sahnelerinde içim kalktı. kız arkadaşlar ile gittik Ağlamışlar onlar. Film de olsa son sahnesi biraz olsun rahatlattı bizi.
Film bitti ışıklar yandı. Salona bir göz gezdirdim. izleyenlerin çoğu asker. Bizimkiler dışında kadın yok. Kahkahalar eşliğinde filmi beğendiklerini söyleyenler, bazı sahnelere takılıp kalanlar ( bakire olan kadınla ilgili sahne) falan...
Filmde içim kalktı ama bu kişileri görünce midem bulanmıştı.
'kötülüklerin çoğu iyilik ve kötülük hakkında kafa yormamış insanların işidir.' Zevk almış, halinden gayet memnun belki de erekte olmuş bu güruhun psikolojisini, bakış açısını anlatmaya yeterli sanırım.

sadık hidayet

Kör Baykuş ile tanıştım onunla. Aklımdaydı hep ama bir fırsat bulamadım okumak için. Listem kabarıktı.
O gün geldi çattı. Bir heyecanla aldım okudum. Öldürme duygusunu o kadar iyi anlatmış ki, her satırda işlenmiş. Raskolnikov gibi dibe vurmuş bir karakter. Eşine duyduğu arzu ve nefret arasında gel gitleri.
suçlu psikolojisini muhteşem anlatmış.
"Yalnız ölüm yalan söylemez. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır... "

the godfather replikleri

You broke my heart Fredo. You broke my heart.