bugün

ingilizce Advertisement kelimesini kısa hali.
isim ..

ülkemizde siyasete büyük bir çoğunlukla alet olmuş hede ..

şöyle ki ; isminiz alparslan,alperen,göktuğ,gökalp,göktürk,kültigin,kürşad,alp,tonyukuk * veya kutadgu bilig *...vs ise muhtemelen ülkücü çocuğusunuzdur ...

veya isminiz deniz,eylül,devrim,ulaş...vs ise solcu çocuğusunuzdur ..

adınız veled-i zina ise o zaman..... * *
söylediğinizde sahibinin boyun kaslarını harekete geçiren şey.
isim; ad, unvan, nam, alem, şöhret, lakap anlamına gelen bir kelimedir.
insanın sahip olup da omurbillah baskalarına kullandırttıgı yegane etiketi..kisilik uzerine de etkisi oldugu soylenir
babamız tarafından verilen gerçek hayattaki nicklerimiz.
ilk giysi.
(bkz: ad kavmi)
(bkz: ad aware)
hayatımızadaki en önemli şeylerden bir tanesi, adımız olmasaydı ne karışıklıklar olurdu ya da nasıl adlar uydururduk kendi kafamızdan?
Andorra'nın internet adres uzantısıdır...
(bkz: anno domini)
(bkz: bc)
nesnelere ve kavramlara verdigimiz etiketdir.
noolur beni vatan haini gibi görmeyin ama, türk versiyonlarından hiç memnun olmadığım kelimelerdir. şimdi isim bu kardeşim, şekilli olması lazım, söylediğin zaman karşındakini etkilemesi lazım filan. bunun için de güzel kelimeler olması lazım. ama bakıyoruz türkiye'de en çok kullanılan isim neymiş? ahmet yılmaz! buyur, bununla etkile insanları. ama biraz doğu'ya açılsak ne süper isimler var. gerçi iran şeriatçı, ırak da pkk işbirlikçisi ama adamların isimlerdeki karizmaya bak; manuçehr mutteki, hele şu daha süper; hoşyar zebari. nerde ahmet, nerde manuçehr. mikhail saakaşvili de güzel.
Milattan Sonra anlamına gelen Anno Domini'nin kısaltmasıdır.
"Bakışlarını kaldır ama bakma bana
Nasıl dayanabiliyorlar bu adlar acaba, adsızları taşımaya?.."

(bkz: ingeborg bachmann)
kahramanlıklardan sonra verilirmiş
eskidenden de eskiden...

herşeyintadınıkaçıraninsanmodelleri
ad'ların da mı tadını kaçırdı ..sanki ?
ve bazı hayatlarda
entry ve nick uyumsuzluğu mu var..sanki?
peygamberleri hud' u dinlemedikleri için tanrı tarafından yok edilen kavim.
adın nesne ile özdeş olduğu inancı çok yaygındır. bu inanç, bütün küçük çocuklarda gözlemlenebilir ve bilim adamlarının yazdıklarına göre, ilkel toplumlarda tabu niteliğinde idi ad. çocuklara ve ilkel toplumlara gelmeden önce, gördüklerimize, duyduklarımıza bakarak, bu özdeşlik duygu ve inancının bugün de yaşadığını rahatça söyleyebiliriz. sözgelişi, kavgaya tutuşmuş olan bıçkın delikanlı, karşısındakine, "ulan, bana ömer derler..!" diye bağırır.

sonra ad benzerlikleri de şaşırtır kişiyi çoğu zaman; siz, "benim adım ahmet" deseniz, karşınızdaki, "a... benim amcamın oğlunun adı da ahmet" deyiverir, dünyada milyonlarca ahmet olduğunu unutmuştur sanki. insan adlarında gülümsetici olan bu durum, sıra hayvan, bitki adlarına geldiğinde oldukça büyük bir değişikliğe uğrar; burada birey, kişilik söz konusu edilmeyeceğine göre, tür ve çeşit adı üzerinde pekala anlaşabiliriz. ama ünlü ingiliz şair t.s.eliot, hiç de bu görüşte değildir; kediler üzerine yazdığı, çok sevdiğim şiir kitabında, kedilerin üç adları olduğunu anlatır: bunlardan birincisi, kediye tüy rengine göre verilmiş, oldukça genel sayılabilecek addır, tekir, pamuk, arap.. gibi. ikincisi, bizim ona keyfimizce taktığımız, onu ya anlatan, ya anlatmayan bir addır, sultan, hırsız, minnoş.. gibi. t.s.eliot, "ama kedilerin bir adları daha vardır ki, onu yalnızca kendileri bilirler" diyor. hani kediler arasında bile geçerli değil bu ad, saklıyorlar demek. böylesi ada can kurban, hiçbir yanlışlığa neden olmaz çünkü. yaşasın şiir!

sigmund freud, totem ve tabu adlı yapıtında, konumuzla ilgili şu sözü söylüyor: "bir erkek çocuğun, erginliğe giriş töreni sırasında aldığı yeni ad, avusturalya'da onun en has özel mülkiyetini oluşturur; bu yüzden bu adın gizli tutulması gerekir." tıpkı kedilerde olduğu gibi.

sigmund freud şöyle diyor: "ilkel insan için adın temel bir kişilik mülkü olduğu ve bütün somut anlamını kendinde taşıdığı düşünülürse, ad tabuları artık o kadar garip görünmez." gerçi tabu dönemini çoktan aşmış bulunuyoruz; ondan din dönemine geçtik, sonra da bilim dönemine vardık. ama sözgelişi bizde göbek adları peygamber adlarından seçilir. kız çocuğuna ise peygamberin yakını olan kadınlardan birinin adı, göbek adı olarak verilir. hristiyanlarda, biraz değişik olarak, aziz adları bu görevi yerine getirir. tabu döneminden kaynaklanan bir gelenek olmalı.

bizim adlarımıza çok bağlı olmamızın nedeni, belki de bireyimizi ortaya koymak, başkalarına benzemediğimizi tanıtlamaktır. gerçekten de, tarihe baktığımızda, gelişme süreci içinde bireyin ortaya çıktığını görüyoruz. soylu sınıftan olanların, eskiden bir değil birçok ad almaları herhalde bu kaygıdandı. ama birey olduğumuzu tanıtlamak için ada ya da adlara sığınmak hiç de çıkar yol gibi görünmüyor bana. çünkü öldükten sonra 'ad bırakmak' ancak sanatta, bilimde öne çıkanlara, ya da toplumsal olaylara öncülük edenlere özgü olarak kalmaktadır. kimi ölülerin ardından "yeri doldurulmaz" denmesi, gerçi onun bir birey olma başarısına erdiğini gösterir; ama yanlıştır bu söz, çünkü başka bir birey o yeri almaya, doldurmaya hevesli olamaz. olsaydı, birey olmaktan çıkardı, bir kopya olurdu. başka bir deyişle, herkesin ancak kendi yeri vardır diyebiliriz, daha doğrusu diyebilmeliyiz. ama gerçekten herkesin mi?

geçenlerde bir köpek ölüsü gördüm kaldırımda. iri bir sokak köpeği idi bu. belli, bir araba çarpmıştı, öldürmüştü onu. adı da yoktu kuşkusuz, tür adı ile yatıyordu oracıkta. bu köpek için "yeri doldurulmaz" diyememenin nedenlerini düşündüm. evet, birey olma yalnızca insanlara özgü idi. ama kalıtımlar, dna'da yazılı buyruklar, içtepiler, geleneksel inançlar, aile etkisi, toplumun baskısı düşünüldüğünde, insanoğluna birey olmak için çok az olanak kalıyordu. ama bilincinde olduğumuz, öz malımız saydığımız bir adımız var gene de. öldüğümüzde, anarlarsa o adla anacaklar bizi.

ne olsa bir tesellidir.
isim sadece sosyal bir kişilği temsil etmez, majik anlamda bir kudreti de ifade eder. Eski çağ geleneklerinde bir kişinin ismini bilen kişi o kimseye majik etki yapabilme kudretini de elde etmiş sayılırdı. Eski dinsel metinlerden olan popol-vuh'ta da bu açıkça ifade edilmiştir.

Örneğin bir kızılderili, beyaz olan birine ismini söylerse bu çok büyük bir itimadın işaretiydi. Yine şaman geleneklerinde,bir şamanı öldürmek ve güçlerine sahip olmak isteyen diğer şaman, önce bu şamanın ismini bilmeliydi. Ama şamanların da isimleri gizliydi. Kendi isimlerinden hariç, atalarının verdiği gizli bir isme sahiplerdi ve bu isim ölene kadar korunurdu.
hepimizin en az bir taneye sahip olduğudur. ama garip olan hayatımız boyunca onunla anılmaktır. isminin anlamını hayatın boyunca koruyabilir misin ki? diyelim adın sadık; hep sadık mı olmak zorundasın, ya da adın bilge diye bilgili olman şart mı? bir de şöyle bir yaman çelişki var; ufak bir çocukta sevimli duran isim yaşlılığa yakışır mı ? evrimcan amca, alemsu nine... ne bileyim, bir de satılmış, döndü gibi garip insana tuhaf anlamlar çağrıştıran isimler var. iki isimli olmak hepten garip bir durum zaten. mutlaka bir ismini daha çok kullanıyor olursun ve öbür isminle seslenilince tepki veremeyebilirsin. garip bence bu isim meselesi.
çoluğa, çocuğa, canlıya, cansıza sürekli söylenerek oluşturulan hitap şekli.
tüm insanlara ve canlılara diğer insanların seçtiği hitap şeklidir , insan herşeyi isimlendirme meraklısı bir canlıdır , misal turuncu meyveye portakal der insan ancak portakala sorsa belki portakal ''abi benim ismim salatalık diyecektir'' , kaşık belki ben süpürgeyim , kalem de ben çakmağım diyebilir , insan bu maddelere kendi dötünden isimler uydurur , herşeye isim uydurur , çocuğuna isim uydurur yani insan her kazana kulp takma meraklısıdır.yani ne biliyorsun ahtapotun karınca gökdelenin de hötveren olmadığını kendince?
türk seyir haritalarında adanın kısaltması.
islam dininin kutsal kitabı Kur'an'da geçen eski bir Arap kabilesi. Tarihsel anlamda bir paraleli bilinmemekte, herhangi bir millet ile kesin bir biçimde ilişkilendirilememektedir. Kur'an'da kendilerine Hûd'un peygamber (yani Allah'ın elçisi) olarak gönderildiğinden bahsedilir. Âd kavminin yaşadığı yer Ahkâf olarak bilinir. Âd kavminden Kur'an'da yüksek binalar inşa eden, her yüksek konuma anıtlar diken ve bu yaptıkları işin kendilerini ölümsüz kılacağını zanneden bir kavim olarak bahsedilir. Kur'an'a göre yaratılmış en güzel şehir, Âd kavminin yaptığı irem şehridir. irem şehri için "sahte cennet" tabiri de kullanılır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%82d