bugün

iskender pala'nın 1 ekim 2010'da çıkacak son romanı. yavuz selim'le, şah ismail arasında geçen çaldıran savaşı ekseninde, alevilik, sünnilik konuları anlatılacak diye duymuştum bir programda. heyecenla bekliyoruz.
--spoiler--
15 tl olup kapı yayınlarından çıkacak.
--spoiler--
ilk bölüm: kamber

hıtayi hal çağında
hak gönül alçağında
kabe yapmaktan yeğdir
bir gönül al çağında
hıtayi

bu bab, erdebil yakınlarında bir yerlerde yıldız toplayan çocuğun sevgiyle tanışması beyanındadır.

ağustos 1501,
kamber söz perdesini açanda:

babaydar akrabalık ilişkisi belli olmayan 8 yaşındaki romanın anlatıcısına (kamber) önemli şeyler anlatacağını söyler: sayfa 3-4.
"nefes aldığın her saniyede sevgiye yürü babacığım, sevgiye yürü, ta ki hakikate eresin!..."
"bütün inançların temeli sevgidir. her kim bir şey veya kimseyi severse ona inanmış, boyun eğmiş, kulluk etmiş olur. kulluk, sevginin yedi derecesinden biridir ki ilk adımda dostluk başlatır. bu dereceler ezeli 'ilgi'den doğar, ilgiyi 'sevgi' takip eder. sonra 'tutku', 'aşk', 'şevk' ve 'kulluk' diye devam edip ebedi 'dostluk'la nihayet bulur...."
"... akıllı insan kendisine zarar verecek sevgiyi istemez."
iskender pala'nın 1 ekimde çıkmış olan yeni romanı. katre-i matemin esrarengiz havasından sonra yine sarıp bırakmayack bir konu daha; şah ismail ve yavuz
okumayı düşündüğüm (bkz: iskender pala)'nın yeni kitabıdır.inş düşüncede kalmayacaktır.
ikinci bölüm: bihruze

lale duru başında tacı
hiç servere yok ihtiyacı
hıtayi
bu bab tebriz'de iki çocuğun birbirlerini sevmeye başlamaları beyanındadır.

ağustos 1501,
raviyan-ı ahbar dile gelende:
alıntı: sayfa 18.
" ömer şarkı söylüyor, bihruze de kilden dökülmüş, armuda benzeyen beş delikli tomağını avucunun içine oturtup ney ve rebaba eşlik ediyordu."
(bkz: tomak)
alıntı: sayfa 26.
"şallak osmanlı yurdundan her isteyen de şeyh efendimiz'in eşiğine gelip diz kırabiliyordu."
(bkz: şallak)
hepsiburada.com dan alındığında imzalısına sahip olabileceğiniz kitap. daha başlamadım ancak daha ilk sayfası yetiyor kitabın kalitesine.
Okuduktan sonra Şah'a ve Sultan'a karşı beslediğim tüm düşüncelerin kökünü kazıdıgı şahaeser bir kitap.
ilk 80 sayfası itibari ile şah ismail'e ve yaptıklarına şaşırıp kaldığım romandır. ne kadar zulüm yapmış öyle diyorum. eğer ilerleyen sayfalarda bu tarz devam ederse çok yanlı bir roman olduğu yaftası klavyemin köşesinde durmakta, taraflı olduğunu hissettiğim an yapıştıracağım.
merakla bekliyorum osmanlı'nın alevilere yaptığı zulüm de anlatılacak mı bir yerde diye.
kitabın genelinde sevgi konusu işlenmekte (yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi) ama özellikle 43-44-45 nci sayfalarda yazılanlar altı çizilecek nitelikte.
"... acaba sevginin bir adı da kendine güvenmek miydi?... " ... "... ama kendine güven ile kendini beğenme arasındaki ince çizgiyi nasıl ayırt etmek gerekiyor?..."
"... sevginin bitebilen bir şey olduğunu yahut gittikçe kuvvet ve güç kazanabildiği gibi zamanla zayıflayıp etkisizleştiğini o vakit kabul ettim...." ... "belki de aşırı sevgi kıskançlığı, kıskançlık uzaklaşmayı, uzaklaşma da azalmayı tetikliyordu...." ... "insan sevgi ile yaşar, sevgisiz ölürdü. sevgi bir cennet, sevgisizlik de cehennem sayılırdı. sevgisiz yaşayanların ölülerden farkı kalmıyordu çünkü."
"... o gece sevginin karşılıklı oturup birbirinin yüzüne bakmak olmadığını, bilakis yanyana oturup aynı noktada ortak bir hedefe bakmak olduğunu anlamıştım." ... "insan sevgiye hükmeder; ama aşk insana hükmeder!"
6. bölüm alemşah
hıtayi işin düşer
gelip gidişin düşer
dişleme çiğ lokmayı
yerine dişin düşer
hıtayi
bu bab, şah'ın annesini öldürttüğü beyanındadır.
bu bölüm bu şekilde başlıyor ve 54. sayfada sah ismail'in söylediği şu şiir verilmiş:
"hakikat ilminin sırrın, ne bilsin her taharetsiz
bu sırra ermedi münkir, anın katlin reva gördüm."*
bir yıldızla dipnot olarak iskender pala bu şiirin çevirisini yapmış. çevirisi şu:
*"ali'ye bağışlanan hakikat ilminin sırrını bir taharetsiz nereden bilecek ki!.. ali'ye eremeyip o sırrı inkar edenlerin öldürülmesini işte bu yüzden reva gördüm."
şiirde ali geçmemesine rağmen herhalde yazar okuyanlar kastedileni daha iyi anlasın diye ekleme yaparak açıklamış.

bu bölüm şah ismail'le ilgili birçok olumsuz şey içeriyor. ezanı değiştirmiş olması, kızılbaşlığa geçmeyenleri kaynayan yağa attırtması, hatta annesini bile kendisine karşı çıktı diye öldürtmesi.
şah ismail'in şu ana kadar neredeyse bir "cani"(!) olduğunu görmüş oluyoruz. bir kaç farklı kaynaktan daha okumak gerekliliği ortaya çıktı. gerçekten mi böyle birisi idi ya da yazar yanlı mı yazmakta?

4. bölüm şehzade ve 7. bölüm selim'de anlatılanlar ise daha sonra padişah olacak olan yavuz sultan selim'in ne kadar güçlü, dirayetli olduğunu anlatan ifadeler içeriyor. babasına nasıl karşı çıktığı, osmanlının içinde bulunduğu durumdan nasıl sıkıntı duyduğu, şah ismail'i nasıl küçümsediği anlatılıyor.
kısacası ilk 8 bölüm itibari ile şah ismail yerilirken, selim övülüyor.
iskender pala nın son romanı. tahminimce iskender pala bu kitapta kah tarihçi kah romancı olacaktır. * *
kitabı bitiremedim bile. iskender pala'nın muhafazakar bir kişi olduğunu biliyordum ama alevileri bu kadar itham altında bırakacak bir kitap yazacağını tahmin etmemiştim.
alevilere bu kadar soykırım düzeyinde eziyet etmiş olan yavuzu methedip şah ismaili yerin dibine sokmuş. olacak gibi değil.
cem töreninde yapılanları çarpıtmış, alevileri yanlış tanıtmış. ve büyük ihtimalle de bunu bilinçli yapmış. asıl acı olan da bu.
yazık gerçekten yazık. bir de utanmadan televizyon programlarına çıkıp bu kitabı özellikle aleviler okusun diyor. gerçekten bunu utanmadan yapıyor. ben alevileri severim diyor ama tarihi çarpıtmaktan da geri kalmıyor.
özellikle aleviler bu kitabı alıp da bu adama para kazandırtmamalı.
iskender pala'nın alevilik ve sünnilik çatışmasını
ele alan yeni romanı ‘şah&sultan’.

bu adam ,okumaya değer.
bu kitapta şah ismail'in annesini öldürttüğü yalanını utanmadan ortaya atmıştır.
buram buram tarih kokan ama tarihi değil tarihi şahsiyetlerin duygularını anlatmaya çalışan bir çalışma olmuş. çok datlu bir üslupla yazmış, ağızda eriyip gidiyor daha okurken. doymayı değil tat almayı istiyorsanız okuyunuz efenim...
bitirdiğimde üç dört gün etkisinden kurtulamadığım; beni sürekli yavuz sultan selim'i,şah sultan'ı,taçlı sultan'ı araştırmaya iten kitap.
beğendiğim ama birçok yönden eleştirdiğim kitap. iskender pala dili kullanma açısından yine döktürmüş. kurgusu çok savruk. ayrıca elif şafak'ın 'aşk' kitabındaki gibi araştırıp yazma yönünden muazzam derecede eksik. ama kitap okumaya değer mi? değer bence.
Çok güzel bir kitaptı. Sürükleyicidir sıkmaz kendisini okutturur. herkesin okumasını tavsiye ederim.
özellikle kanber'in ağzından sevginin ve türlerinin anlatıldığı bölümler muhteşemdir. insanın aşık olası gelir. iskender pala'nın romanda tarafsız kalmaya çalıştığı aşikardır fakat kime göre tarafsız?
iskender pala'nın okuduğum her kitabında asıl anlattığı konu sevgi, aşk vs idi. özellikle sevgi, şah ve sultan'daki gibi. ama bu kitaba gitmemiş bu tema. çok sıktı gerçekten.

kamber karakterinden nefret ettim. bacaksız, yalaka ve afedersiniz ibne bir çocuk gibi geldi bana. yani "söyledi kamber, soyladı kamber" yazılarını gördükçe sinir oldum. çocuğu hadım etmelerinin de payı var bunda ama taçlıya olan aşkı, sevgisi nedense midemi bulandırdı.

şah ismail, yavuz, taçlı meselelerine girmiyorum. belki duygusal bakıyorum, belki yavuzu çok seviyorum ama şah ismail ne kadar kitabın genelinde çok aşağılansa da yavuzun karşısında kitaptaki kadar cesur ve onun dengi olduğunu sanmıyorum.

işte belki bunlardan, belki bir sürü başka sebepten ben pek sevmedim.

iskender pala'nın aşk ve sevgi anlayışını gerçekten çok beğeniyorum, bunlar için birçok kitabı varken, romanı da böyle yazmasa daha güzel olurdu.

şah ve sultan asla bir katre-i matem olamaz.
iskender pala'nın harika anlatımı yine kitapta kendisini hissettiriyor, edebi açıdan oldukça kaliteli. eksikleri muhakkak vardır ama kesinlikle okumaya değer. ne kadar tarafsız kaldığını söylese de yavuz sultan selim'e daha yakın durmuş. tarihi gerçekler açısından da epey iyi, zaten kitabı yazarken sağlam tarihçilerden destek aldığını söylüyor. tarihi bir olayı, bir savaşı masal tadında anlatması başarılıydı. şah ve sultan kesinlikle kaliteli ve önemli bir roman.
Kamber'in sevgiyi anlattığı bölümleri ilgiyle okunası iskender pala eseri. ama insan içten içe diyor ne taçlı imiş arkadaş şah da sultan da ona aşık. *
--spoiler--
Ey sevgili ! hayalin gözümde ismin dilimde,sarayın kalbimde.. Peki ama nereye kayboldun ?! Gözlerim seni arıyor halbuki gözbebeğimdesin; kalbim seni özlüyor,halbuki bağrımın içindesin. Kaybolup gittin desem kalbim beni doğrulamıyor. Çünkü sen onun içinde bir sır gibi kaldın, hiçbir yere ayrılmadın. Yok, gitmedin hep yanımdasın desem gözüm beni yalanlayacak. Şimdi doğru ile yalan arasında şaşkın kalakaldım. Bir kelebek rüyası mıdır gördüğüm? Eğer öyle ise kelebek senden yana kanatlarını çırpıyor. O halde gönlümdeki yangına şahitlik ederek şu alevlerin içinde gülümseyen, şu gözyaşıma yansıyan hayalin ne vakit kelebeğe hakikat olacak? Ateş ile su arasında kalan hasretim ne vakit dinecek ? Neredesin, kiminlesin n'eylersin bilsem ! ..
--spoiler--
kitabı okuyorum henüz. sayfa 85'de filanım. benim gibi sultan selim ve şah ismail hakkında pek fazla bilginiz yoksa eğer, şah ismail'in kötü bir insan olduğu kanaatine varıyorsunuz bu bölümde.
konusu bana ilginç geldi ve araştırdım internette.

araştırmaz olaydım abi. çok garip ya. bir taraf yavuz sultan selim'i övüyor, bir taraf şah ismail'i. her iki taraf içinde birisi iyi, birisi kötü. ya biz bu kadar aciz miyiz? neden bizlere gerçek olanlar anlatılamıyor? ya da anlatılıyorsa da hangisi doğru be kardeşim? neden her şey bu kadar karışık?

herkes kendi kafasına göre bir şey yazıyor. bir taraf "şah ismail annesini öldürdü" diyor, bir taraf "hayır öldürmedi" diyor. bir taraf şah ismail'in sunnileri kızgın yağa attığından bahsediyor, diğer taraf "hayır öyle bir şey olmadı" diyor.

söyleyin be kime inanayım ben?

her şeyimiz karışık anasını satayım. ben türk müyüm? ispatlayın bana türk olduğumu! sunni olmak ne demek? alevi olmak ne demek? kimler sunni, kimler alevi? sunni olduğumu ispatlayın! olduysam ne oldum? ne kattı bana? madem allah, kitap, peygamber bir, o zaman neden farklı farklı görüşler var? bir taraf allah için savaşıyoruz diyor, e diğer tarafta allah için savaşıyoruz diyor. o zaman neden birbirinizle savaşıyorsunuz? bu kadar mı gerizekalıydınız siz!
iskender pala üstadın imzasını koyduğu yalan söyleyen tarihi titreten eser.