bugün

yaz tatili denen bir kavram oldugunu unutmak,

her sene ayni derslerle bogusmak,

sayfalarca yazdigin ödevi yeterli bilimsel dil ve kaynak kullanmadigin gerekcesi ile geri alip, bastan sona tekrar yazmak zorunda kalmak,

muhtesem ayarlanmis sinav tarihleri yüzünden günde 3 tane falan sinava girmek zorunda olmak,

bir kac yil öncesine kadar sapasaglam olan bünyenin stres ve panikten cökecek duruma gelmesi, her gece mide agrilariyla kivranmak,

her sene yeni bir ders yönetmeligi ciktigi icin sinav ve ders kurallarinin sürekli degismesi, gecen yil alamadigin dersin hocasinin da her sene degismesi ve tüm derse yeniden, baska yöntemlerle hazirlanmak zorunda olmak,

bilgi almak icin gittigin sekreterligin, hic bir halttan haberleri olmadigi icin "sorunlariniz icin mail atin." diyerek kapi disari etmesi,

sürekli bir yerlere ödev-proje-arastirma yetistirmek zorunda olmak,

"yok ben bir yerlerde bir yanlis yaptim ama nerede?" diye kendi kendine sorup durmak,

ve bu sorunun cevabini vermekten israrla kacinmak...
özlenen hayattır.
yorulmaktır,
yalnızlıktır,
ders çalışarak sabahlamaktır,
yeni yemekler keşfetmektir,
sıkı dostluklar kurmaktır,
aynı zamanda sırtından vurulmaktır,
çeşit çeşit insan tanımaktır,
tecrübe kazanmaktır *,
yaşanması gerekendir.
annemin ve babamın değerini anlamama, kendi ayaklarımın üstünde durmama, ekonomik bütçrmi ayarlamamı öğrenmeme, gurbette olduğum için can yoldaşı olucak arkadaşlara sahip olmama yardımcı olmuştur.hatta evim ne rahatmış babam getiriyor annem pişiriyor dememede neden olmuştur. ah ahh bilemedim değerlerini...
eski fotoğraflara bakıp özlemle anılan hayattır. ve hali hazırda okuyanların değerini bilmediği...
ilk hafta
sevgili günlük.

üniversite çok güzel bi yer. ve hayatımda hiç bi zaman bu kadar param olmadı.gül gibi geçinip giderim bu parayla. ayrıca evdeyim rahatım yani. kızlar mızlar çok güzelmiş lan.

ikinci hafta

sevgili günlük. bu kadar para nasıl bitiyo anlamadım amk. kız mız da yok ortada. hani bunlar teklif ediyodu amk.

üçüncü hafta
sevgili günlük.
açlıktan midem sırtıma yapıştı amk. para mara yok açıklayamıyorum da parayı nereye harcadığımı. öğrencilik ne zor şeymiş lan.

4. ay
sevgili günlük izmire geri döndüm. param var kızlar ruslar falan takılıp gidiyorum mutluyum sözlük.
özendiğim, bir o kadar da merak ettiğim hayattır.
yalnızlığın öğrenildiği hayattır.
bu hayat kendisine öyle alıştırır ki insanı. bitirmekten korkar olursunuz üniversiteyi. bu evreyi daha kolay geçiştirmek için bir recete var aslında. bizzat kendim uyguladım büyük oranda başarıda sağladım.

önce okulun son yılında basit 1 ya da 2 dersi geçmeyin.
diğer yıl öğrenci kimliğiniz cebinizde iken ne de olsa iki sınavım var diyerek ailenizin yanına dönün.
sadece sınavlara değil arada arkadaşlarınızı görmek için okulunuzun bulunduğu şehre kısa süreli ziyaretlerde bulunun.
sınavlara gidip dersleri verin.
çıkış işlemlerinizi hemen halletmeyin son finallerden sonra tekrar gidersiniz.

aslında bildiğin alıştıra alıştıra yöntemi. başka bi numarası yok ama birden ayrılmak zor olurdu izmirimden. *
açlıktır.
çoğu öğrencinin okumak için değil de rahat bir hayat sürmek için seçtikleri yaşam biçimidir.
her sene başı ''abi bu sene hayvan gibi kasıcam, hiç ders bırakmıcam'' demektir.

her ikinci dönem başı ''abi geçen dönem çok yattım, bu dönem hepsini geçicem. çok çalışıcam'' demektir.

her sene sonu ''hocalar bana taktı. önümüzdeki sene hayvan gibi kasıcam, hiç ders bırakmıcam.'' demektir..

her sınav sonrası ''çalışmadığım yerden çıktı amuga koyiim'' demektir.
Üniversite öğrencilerinin, özellikle de yeni kazanan öğrencilerin davranışları genelde aynıdır. Üst sınıflar bu tip öğrenciler için “çöm” terimini kullanırlar.

Üst sınıfların tabiriyle çömler, ya okuldan yada bölümlerinden memnun değillerdir. Neredeyse hepsi yatay geçiş yapmayı düşünür. Tabi bu hayaller sadece vizelere kadar sürer, vizelerde ağzının payını alan acemi öğrenci, kendine teselli yolları arar. Bu teselli yolları genelde şöyledir:
1- Ya hoca taktı bana ya.
2- Bütün sınıf döküldü. Ben elimden geleni yaptım.
3- Aslında bütün soruları cevapladım ama puan vermiyor adam ne yapayım abi.
4- Abi çok kazıktı ya.
5- Önemli konuların hepsini yaladım yuttum ama hoca full dipnot sormuş kardeşim.

Vizelerde hayal kırıklığına uğrayan öğrenci, yatay geçiş fikrini ertelemeye karar verir ve sosyalleşme çabaları başlar. ilk iş ilgi alanına giren bi topluluğa üye olmaktır. Artık okuluna ve yeni yaşamına alışmaya başlamıştır hatta ilk zamanlar ailesi ile günde 3 defa periyodik olarak görüşen acemi öğrenci, şimdilerde sadece ailesi onu arayınca onları hatırlar yada parası bitince. 

Vizelerden sonra sosyalleşen ve dağıtan acemi öğrenci için zor günler yaklaşıyodur çünkü kabusu (finaller) yaklaşıyodur. Ama malesef öğrencimiz bunun farkına varmakta biraz gecikmiştir. Hemen not arama çabaları başlar. Hatta okadar zor durumdadır ki hergün arkasından küfrettiği inek sınıf arkadaşlarını bile arar. Tabi namaza başlamayıda ihmal etmez. Bu öğrenci için uykusuz geceler başlamıştır. Baktığı her yerde dağ gibi notlar görür.

Ve finaller bitmiştir, alttan ders bırakmayan öğrenci genelde şu cümleyi kurar “Abi benim felsefem var. Önemli olan çalışmadan geçmek çalışarak herkes geçer.” Bütlere kalan öğrenci ise şu cümleyi kullanır “ Aga bundan sonra günlük çalışacam birikince zor oluyor.” 

ikinci dönem daha farklıdır zira havalar ısınmaya başlamıştır ve kitaplarının arasında ot olan öğrenciler (inekler) hariç, öğrencilerde bi gevşeme görülür. Her yer cıvıl cıvıldır. Ders çalışmak akla gelen en son şeydir. Hem daha vizelere de çok vardır. Artık ortama alışan öğrenci yeni yeni aktivitelere yönelir. Yapması gereken şey bellidir. Bir gitar kursuna veya ilgisini çeken başka bi enstruman kursuna yazılır ki genelde gitar tercih edilir. Ama çoğu öğrenci bir ay geçmeden sıkılır ve bırakır. Bundan doğan boşluğu da arkadaşlarla batak veya okey oynayarak doldurur.

Sıkıntılı bi vize dönemi daha atlatıldıktan sonra yaklaşmakta olan bahar şenlikleri için hazırlıklar yapılmalıdır. Hemen bi kız veya erkek arkadaş bulunur. Sevgilisi olan öğrenci diğer arkadaşlarını satar şenliklerde onunla eğlenir. Partnersiz kalan öğrenciler ise beraber takılırlar genelde efkarlıdırlar ve kendilerini satan arkadaşlarının kulaklarını sık sık çınlatırlar.
kurban bayramında evde olmanıza mani olabilecek hayat, zordur anlayacağınız.
yaşanması gerekendir.
(bkz: ne senle ne sensiz)

ama düşünüyorumda beni bayan kurumdur.
görsel
sıkılınca dersten çıkmak, bolca devamsızlık yapmak, derste uyumak ya da dersle ilgilenmemek, derse girmemek vb şeyleri yapamayacağınız yer.
öyle hayaller kurmayın. *
bir haftada yaşadıklarımı sayıyorum: proje teslimi (bölüm diş hekimliği malum sabunlu mabunlu ödevler), iki gece parti ve haliyle iki hangover, 5 gün sabah 10 akşam 5 arası ders, üç saat ispanyolca, üç saat rusça, arada bol bol çıkıp birileriyle takılmaca.

nefes alamıyorum sözlük. yorgunluktan ve yoğunluktan ağlayabilirim. ama tuhaf bir şekilde, çok seviyorum.

tanım: budur.
söylenenlere göre çok güzel olan hayattır. bu zamana kadar okul hayatım hep hayal kırıklıkları ile geçtiğinden, üniversite hayatımında istemediğim şekilde geçmesinden korkuyorum. filmlerde görülen üniversite hayatını * yaşamak istiyorum ama sanırım gerçek olamayacak kadar tatlı, uyanmak istemeyeceğim bir rüya.
sıkıcı olmaya başlıyor, belirli bir süreden sonra.
ünivrsite hayatını merak edenler için
sınav dergisinin kapağında üç tane daha yirmilik dişleri çıkmamış kızın elinde kitap tutarak güldüğü bir bahçe ve arkalarda uzanan gençlerin olduğu sanılan ama ne güzel kız ne bahçe ve de ne uzanan gençlerin olduğu sadece (bkz: bitse de gitsek) olan bir mekandır.
inşallah yaşayacağım hayat.
sırf bitmesin diye bilerek sınavlardan çakılan öğrencilik dönemidir.