bugün

çocukları sevmeyen, sabırlı olmayan yapmasındır.
Öğretmenlik güneş, ay, yıldız, sevgi, umut, mutluluk, düş, gelecek, özveri, çaba, aşk, sanat, demokrasi, barış, cumhuriyet, insan hakları, dürüstlük, doğruluk tur.
öğretmenlik ilginç bir meslektir.

siz ne kadar idealist bir öğretmen olsanız da sizin önünüzü kesen müdürler olacaktır. çünkü onların istedikleri eğitim-öğretim, öğrencilerinin gözünün açılması değil, öğrencileri sıkmadan para kazanmaktır. bu kısa süreli bir çözümdür bu para babaları için. çünkü uzun vadede kötü bir üne sahip olacaklarından kaybedenler onlar olacaktır. ya onlara paralarını ve daha da önemlisi zamanlarrını heba eden öğrenciler ne olacaktır? hiç. onları kimse düşünmez.

istanbul'da öğretmen olmak ise ayrı bir olaydır. sizi haftada 40 saat derse sokarlar artık sesiniz çıkmaz hale gelir, hasta olmanız müdür tarafından yasaklanmıştır. bütün bunların yanı sıra paranızı ya çok geç alırsınız ya da hiç almazsınız.

öğrencilerinizi yurtdışına gönderecek olan programlarda daha önce yurtdışına çıkmış biri olarak kazıklandıklarını söyleyemezsiniz çünkü söylerseniz üç kuruş paranızı da kaybedersiniz. öğrencilerin gözlerini açmaya çalışırken siz de bu adamların oyununa alet olursunuz. gizli gizli söylersiniz neler döndüğünü o size güvenen gözlere.

eğer devlette çalışırsanız, üç senede bir görev yerinizi değiştirmek zorundasınız. eş durumdan görev yeri seçmek artık yoktur. eşiniz de sizinle birlikte sürüklenecektir.

tebeşir tozu, öğrencilerinizin kahkahaları, size bakan sevgi dolu gözleri, hoş sohbetleri sizi ayakta tutar. ayrılık günü geldiğinde hocam iyi ki varsınız, çok teşekkür ederiz derler bu da size herşeyi unutturur. * *
5 yıldır yaptığım mesleğimdir. Zordur, zor bir iş olduğunu insanlara anlatmak daha zordur. Anlayışsız idareciler, çocuk yetiştirmekten anlamayan veliler, ilkokul bire başlayan çocuğuna "öğretmenin sana bir şey yaparsa bana söyle ben ona kızarım" diyen anneler yüzünden gittikçe de zorlaşan bir meslek dalıdır.
öğretmenlerin kötü olduğunda, öğrenciydim. öğrencilerin kötü olduğunda, öğretmen oldum. dedirten meslek.*
- "ooh yazın üç ay tatil, c.tesi pazar da yok süper iş valla" olarak değerlendirilen ama işin 30-40 çocuğa birşeyler öğretmek olduğunu düşününce iyi ki icra etmiyorum dediğim meslek.
su siralar yapmakla yapmamak arasinda kaldigim meslek.. ama stajyerlik kavrami dolayisiyla egitim mezunu arkadaslarin sabanci ailesinden degilse bir takim ipi saglama alma ayaklarindan dolayi en az bir sene yapmak zorunda olduklari meslektir..
biraz düşününce zor olduğu anlaşılan, ancak esasında göründüğünden zor olan meslek. insana anne, baba, dede, nene gibi yakınlarından sonra ilk defa otoriteyi sağlamaya çalışan mukaddes insanların oluşturduğu topluluk.
(bkz: özveri)
(bkz: sorumluluk)
(bkz: sabır)
öğrencilerle zaman geçirdikten sonra,iyi ki öğretmen olmuşum denilesi meslek.
artık hükümetin eğitim politikaları ile vekil , sözleşmeli , ücretli gibi tanımlarla üç kuruşa ve güvencesiz çalıştırılan meslek grubudur. şanlı olmayanları tabi..!

(bkz: eğitim sen)
toplumun en çok insan yetiştiren meslek sektörü. hayat standartları hakettikleri kulvarda olmayan mesleki olgu.
şimdi hep beraber yan yana sınıflar düşünelim.
4/a da kadrolu öğretmen (960 ytl+iş güvencesi)
4/b de sözleşmeli öğretmen (960 ytl+dayı güvencesi)
4/c de ücretli öğretmen (500-600 ytl+tüccar milli eğitim bakanı güvencesi)
4/d de vekil öğretmen (700 ytl+doktor güvencesi)
4/e de kısmı zamanlı geçici öğretici (960 ytl+danıştay güvencesi)
4/f de de kaloriferci var. (650 ytl+iş güvencesi+okul müdürü güvencesi)

şimdi bu 6 arkadaş da aynı üniversitenin aynı bölümünden ve sınıfından mezundurlar. (kaloliferci de öyledir kpss olmayıp öğretmen ataması yapılmayınca memurluk sınavından bu işe girmiştir bakanlık da öğretmen ihtiyacı kadar atama yapmadığından müdür arkadaş o sınıfa onu görevlendirmiştir -burası türkiye buna benzer vakıalar olmuştur-)
aldıkları para birbirinden farklıdır. öğrenci velilerinden, okul müdürlerinden, banka şubeleriden, istenecek kız babalarından, milli eğitim müdürlerinden görecekleri muamele farklıdır. mesleki yeterlilik olarak aralarında pek bir fark da yoktur.
evet hal böyleyken öğretmenlik üzerine tekrar düşünmeye başlarsak ve sözlük formatıyla nedir bu öğretmenlik dersek : öğretmenlik yapanı ve yaptıranıyla bu ülkenin en rezil edilmiş mesleklerinden biridir.

(bkz: öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır)
bir kere kutsal bir meslek falan degildir. oncelikle bu yanlis kaniyi insanlarin kafasindan cikaramak gerek.
yıllarca 45 günde öğretmen olmuş psiklojisi bozuk bünyelerden egitim alan kişilerin öğretmenlik nasıl olmamalı sorusunun cevabını bilerek cıktıkları yolda binbir türlü engelle karsılasmasıdır. atama yapılmayan ;bu yüzden diploması yanında pazarcılık dahi yapan kişilerin asıl mesleğidir.

insan yetiştirilen bir meslegi herkes secmemeli, secememeli. psikolojik test uygulanmalı diye bas bas bagırdım kac yıldır mustesarlık yapmış hocam bile o dediğin türkiye'de olmaz kopcum dedi. ota boka bin türlü rapor isteyen devlet en önemli kurumunda neden psikoljik rapor istemez, kadro verdiği insanların psikolojisi ile ilgilenmez? o arkasından sövülen ama her işi mükemmel yapan ordu, 2 senede bir psikolojik arastırma yapıyor bünyesindeki personele; ama ürünü dogrudan insan olan öğretmenlik, her önüne gelenin yaptıgı bir meslek oluyor. verilen maas, sartlar düşünülünce bu ülkenin en acınası meslek grubudur.
genç erkek bir lise öğretmeniyseniz sübyan kızlar tarafından fantastik tacizlere uğrayabileceğiniz muhtemeldir.
bu ülkede yapmanın gerçekten özveri isteyeceği bir meslek.

akşam haberlerde gördüm bir ara, meselenin aslı nedir tam olarak bilmiyorum, bilen birileri yazarsa öğreniriz iyi olur.

efendim, anladığım kadarı ile, evli öğretmenlerin başka şehirlere atanmasını engelleyen uygulama mantığını asla anlayamayacağım bir sebeple kaldırılmış. düşünsenize evli bir çiftsiniz, tayinleriniz çıkıyor, biriniz edirne'ye biriniz adana'ya. nasıl olacak arkadaşım bu iş, bu insanlar nasıl sürdürecek evliliklerini veya evliliklerinin selameti için eşlerden biri mesleğinden vazmı geçecek ve geçerlerse de nasıl geçinecekler?

ve tüm bu şartlar altında bu insanlar bu mesleğe nasıl sahip çıkacak?
görevini tam anlamıyla yapmaya çalışanlarına, bağlı olduğu bakanlık tarafından sürekli köstek olunan meslek grubudur.
yazıp yazıp sildiğim memlekette değer vermeyi bırak değer kaybettirilen meslektir.

lan ibneler adam 4 yıl hatta lisesiyle beraber 7 yıl bu mesleği yapmak adına okumuş, çalışmış ve vatanı için yeni bireyler yetiştirmek adına görev istemektedir peki sen napıyorsun bu adamlara; " okuduysan okudun babamın hayrına mı okudun lan" diyerek taşşak geçer gibi kadro açmıyorsun!
bahane olarakta diyorsun ki efenim açık yok?
açık var hocu ama senin kafanda lan yarram , o kadar çok okulda matematik dersine beden eğitimi öğretmeni, türkçe lan türkçe dersine din kültürü ahlak bilgisi öğretmeni giriyor sonra ne olur, türkçesi'ni konuşamayan,matematiğe kafası basmayan nesil yetişiyor ve hatta biz bu nesle sövüyoruz ;
- senin matematik öğretmeninin yimiyum!

dertliyim dostlar seneye atanamazsam polis olacam mitinglerde öğretmen joplayacam amına koyayım...
küçücük çocuklarımızı ellerine teslim ettiğimiz, insanca yaşayacak ve kendisini eğitime adayacak ölçüde gelirden mahrum, istisnalar hariç olmak üzere elleri öpülesi insanların oluşturduğu meslek grubudur.
Bazıları insanları Okumaktan soğutur.
(bkz: Lise terk)
öncelikle (bkz: öğretmenlik mesleği)

başarılı bir şekilde yapılması en zor olan meslek.

bir ülkenin milletvekilini, polisini, askerini, amirini, memurunu, tornacısını, amelesini, doktorunu, hakimini, esnafını yetiştirmektir öğretmenlik. bu yola baş koymuş olanların, mesleklerini gerçek anlamda tanımış, benimsemiş olmalarını gerektirmektedir. illa ki her meslekte böyle bu. ama öğretmenlikte olduğu kadar değil sanki. uğraştığın şey bir ağaç değil yetiştirdiğin, bir dava değil üzerine kafa yorduğun, bir yangın değil savaştığın... uğraştığın şey bir birey. hem de sınıfa kendiyle beraber getirdiği her şeyiyle ! ihtiyaçları, duyguları, düşünceleri, çekinceleri... tüm bunları göz önüne alarak işini icra etmen gereken bir meslek. sorumlulukları, onu gerçekten taşıyabilecek olanlar için gerçekten çok ağır olan bir meslek.

ah, ülke içindeki sorunlarımızın bir kısmı dönüp dolaşıp nüfusumuza dayanmasa keşke.

bu kadar önemli konumdaki bir mesleğin çalışanlarını bir sınavla seçmek hiç bir mantık kalıbına sığdırılamaz ! bu işin içinde olan biri olarak söylemek istediğim bazı şeyler var. öyle sınıf öğretmenliği öğrencileri gördüm ki ! yahu adamın zerre çocuk sevgisi yok bi kere ! bir öğretmenimin söylediği gibi: " malzemeyi seveceksin ! ". e senin malzemen ne ? çocuk.
öyle ingilizce öğretmenliği bölümü öğrencileri gördüm; adamda ne gramer, ne telaffuz...

alan bilgisini bir yana bırakıyorum. olması gereken, bir öğretmenin kesinlikle alanında tam donanımlı olmasıdır. tam donanımlı değilsin diyelim, bazı eksiklerin var. bir şeyleri anlatma becerisine sahip olmayan kişileri nasıl öğretmen yapabilirsin ? ben, sen, evlatlarımızı nasıl teslim ederiz bu "öğretmen"lerin ellerine ? alanına tamamen hakim olsan da, kafandakileri karşıdakina farklı farklı yollarla anlatamadıktan sonra neye yarar senin öğretmenliğin, alanındaki üstün bilgilerin ?

öğretmenlik yapacak kişilerin seçimi, yine öğretmenlikten gelen ve deneyimli kişiler tarafında yapılacak bir mülakat yöntemiyle olmalıdır. olması gereken budur bence. fakat bu kadar aday sayısı varken "eleme" usulü devletimizce kaçınılmaz görünüyor.

- e mülakat diyorsun ama hocam, bu adamlar bunu zaten eğitim gördükleri dönemlerde yapmıyorlar mı ?

+ evet, yapıyorlar. sunumlar yapıyorlar mesela. öğretmenlik, bilgiyi öğrencinin anlayacağı şekilde sunmaktır, değil mi ? fakat yukarıda bahsettiğim eksikliklerin bir çoğunu içeren sunumlar bunlar. hala öğrenci havasında yapılan ve asla gerektiği önemi göremeyen sunumlar.

staj var sonra. bir eğitim fakültesi öğrencisi üç dönem staj görür. bunların sadece bir tanesi " öğretmenlik uygulaması " adı altında geçer ve ders anlatılan tek staj dönemi budur. diğer ikisinin adı " okul deneyimi "'dir. okula gidilir, genellikle sadece izlenimlerle deneyim elde edinilmeye çalışılır.* stajlar da okulda yapılan sunumlar gibi hakettiği özveriyi alamaz öğrenciden. ha bu bazen sadece öğrenciyle kalmaz. sizi izlemeye gelmesi gereken hocanız, gayet yeterli olduğuzunu düşündüğünden olsa gerek, sizi ders anlatırken izlemeye gelmez ! işin ciddiyetini bilen hocalar, o staj süresi boyunca sorumlu olduğu öğrenci güruhu tarafından lanet yağmuruna tutulur.

aslında salt bilgi sunmak da değildir öğretmenlik. diyelim ki alan bilgisi tam ve de bunu öğrencilerine çok güzel bir şekilde aktarabiliyor bir öğretmen. peki, konu alan bilgisinden çıkıp da gündelik hayata geldiği zaman ne olacak ? bi' kere, yeterince sosyal olmalı bir öğretmen. kesinlikle sahip olması gereken ve öğrencileri tarafından örnek alınabilecek idealleri, görüşleri olmalı bir öğretmenin. sunacağı tek şey bilgi değildir çünkü; öğretmen, öğrencileri için bir " rol modeli "dir.

tam anlamda bir sorumluluk mesleğidir öğretmenlik. eğer gerçekten özveri gösterilmeyecekse yapılmasındır.
şimdilerde ücretlisinden tutun da sözleşmelisine kadar binbir çeşidi çıkmış meslek.
aldığı maaşı hesaba katmıyorum bile. amaç eğitim verilmesini engellemek!

dışarıda gezen milyonlarcası da özel dershanelerin kucağında hiç olup gitmekte. bir öğretmene 300 lira maaş teklif ettirenler utansın!
günümüz türkiye'si için boş iş.**
her öğrenciide yeniden öğrenilen.