bugün

sosyologlar tarafından ortaya atılmıs bir hipotez. 12 eylül döneminden sonra toplumsal meselelerin halı altına süpürülmesi ile düsünceleri bastırılan türk gencliğinin yeni vizyonu.baslıca özellikleri

-hayatı intihar ve intikam cizgisinde yasamak
-kendini kimseye mecbur saymamak
-herkesi kendisine mecbur saymak
-umursamaz yasamak
-toplumsal meselelere uzak durmak
-marjinallık hevesilisi olmak
-gündemi takip etmemek
-biz anlayısından cok ben anlayısını benimsemek
-halk kültürünü korumamak, yabancı kültüre özenmek
-taklitci olmak *
edit:bu neslin asil üyeleri bu sözlükte de bulunmaktadır.
(bkz: 80 sonrası neslin bozuk olusu)
onu da söyliim lafını sık kullanan gençliktir.
özal gençliği değildir. pop kültürü/televizyon gençliğidir kastedilen kitle.
(bkz: 1986 kuşağı)
dış mihrakların kitle afyonlarına kurban olmuş gençliktir. özal'a mal etmemek gerekir. evet gerçekten böyle bir toplum kesimi vardır ama bunun nedeni farklı objeler, farklı ellerdir.
felsefesi 'bir koy üç al' olan gençliktir ancak kaderleri hep üçün birini almak olmuştur.
işini bilen gençliktir.
(bkz: benim memurum işini bilir)
hadi birbirimizi öldürelim neslinden sonra gelen nesildir. evet biraz embesil nesildir doğru..
abilerinin, ablarının belki de anne ve babalarının aksine ama tam aksine bir yaşam tarzı süren kayıp gençliktir. büyüklerinin kayıtsız kalmadığı kalamadığı ülke ve dünya sorunlarından kendilerini soyutlayıp ben işime bakarım, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı egemen olan bir nesil gelişmiştir. bu ayrımı görebilmek için bile olsa harun karadeniz'in 60'ların sonu 70'lerin başındaki sosyalist öğrenci hareketlerini anlatmak, ülke sorunlarına kayıtsız kalamayışlarını ve dahası için kalem aldığı olaylı yıllar ve gençlik kitabını okuduktan sonra günümüz gençliğinin büyük çoğunluğunun kapitalizmin korkunç avuçları arasında kaldığını bir kez daha görebiliriz. (amaç:sadece para kazanmak ve her zaman en yükseğe oynayıp altımda insan çalıştırıp kazandığım paraya bakmaktan başka bir şey değildir, maalesef çoğu gencimizin hayalindeki gelecek kurgusudur)oysa ki :

harun karadeniz'in i.t.ü'de öğrenciyken yazdığı yıllık yazısı:

gençlik ve geleceği;

Gençliği ülke sorunları ile ilgilenmeyen bir ulusun sonu gelmiş demektir.
Gençlik olarak biz, ülke sorunları ile ilgilenmeyi görev biliyoruz ve ülke sorunlarıyla ilgilenip etken olduğumuz ölçüde görevimizi yaptığımıza inanıyoruz. Çünkü ülkenin geleceği, gençliğin geleceğinden ayrı düşünülemez. Biz ülke sorunları ile ilgilenmekle, gerçekte kendi geleceğimize sahip çıkmış oluyoruz. Yaşlı kuşağın bize devredeceği Türkiye'yi, Amerikan üslerini, bizi Amerika'ya bağlayan ikili anlaşmaları, yıldan yıla artan dış borçları ve Türk halkının nasıl sömürüldüğünü görüp de ülke sorunlarıyla ilgilenmemek en yumuşak söyleyişle ihanettir. Türk ulusuna ihanettir. Türk devletinin geleceğine ihanettir.

Gençliğin ülke sorunlarıyla ilgilenmesi ve sömürülen Türk halkından yana eylemler yapması, sömürgen çevreleri tedirgin etmekte ve bu çevreler Gençlik siyaset yapıyor diye feryadı basmaktadır.

Egemen sınıfın isteğine kalırsa, onlar bizi yönetecekler, ömrümüz boyunca acısını çekeceğimiz ikili anlaşmalarla bizi bir yabancı devlete bağlayacaklardır. Fakat biz kadere boyun eğeceğiz, bu ikili anlaşmalara karşı çıkmayacağız.

Bir doğu-batı savaşında onlar Türkiye'yi bir nükleer hedef haline getirecekler. Fakat biz NATO'ya karşı çıkmayacağız.
Bütün yer altı kaynaklarımızı Amerika'ya peşkeş çekecekler, fakat biz bu sömürünün hesabını sormayacağız.
Köylünün ürününü ucuza kapatarak köyle kardeşlerimizi sömürecekler, fakat biz köylüyü sömürüyorsunuz dahi demeyeceğiz.
Kıbrısta yolumuzu kesen 6. filo istanbul Limanı'na demirleyecek, fakat biz 6. filoyu protesto etmeyeceğiz.

Meslek bilgimizi kullanarak lüks binalar inşa edeceğiz, fakat bu binalarda kimlerin yatıp kalktığını sormayacağız.
Mühendis olarak silahlar yapacağız, fakat bu silahlar küçük ücretlerine zam isteyen işçi kardeşlerimize çevrildiği zaman ses çıkarmayacağız.
Bugünün öğrencileri yarının meslek adamları olarak ülkemizin bütün sorunları ile ilgilenmek zorundayız.

Öğrenciliği bitirip meslek hayatına atılacak olan biz mühendisler için iki yol vardır. Bu yollardan biri, kim için ve ne için üretim yaptığını düşünmeksizin egemen sınıfların yararına üretim yapmaktır. Kısaca neden ve niçinini düşünmeksizin bir miktar karşılığında üretim yapmak yani robotlaşmak.

ikinci yol ise kim için ve ne için çalıştığını bilerek emekçi halkın yararına üretim yapma olanaklarını aramaktır. Bir başka deyişle, ikinci yol küçük bir azınlığın yararına robotlaşmak değil, büyük çoğunluğun, yani toplumun yararına çalışarak insanlaşmak yoludur...

1967-1968 i.T.Ü. arı yıllığı
harun karadeniz, ögrenci birliği başkanı