bugün

sanat sanat içindir anlayışı çıkış noktaları olmuştur.
memleket edebiyatı 1923 ile başlar ve gençler şiire yönelirler. öz, saf şiirden yana olanlar; bu gelişmeyi korkuyla takip ederler çünkü sanat değeri taşımayan şiirler yazılmaya başlanmıştır.

zamanla coşkunun azaldığı gözlemlenir, edebiiyatın gidişine şiirin estetik ve güzellik yönüünü vurgulamak isteyen gençler şiire sanatı katarlar. didaktik şiir anlayışını kabul etmezler. memleket edebiyatının hızı kesinlince kötü şiire karşı yeni şiir anlayışına giderler.

gözler batıya çevrilir ama oradan gelecek olan anlayış, topluma uymaz çünkü biz isyan değil, olumlu bir hava arayışındayız. kurtuluş savaşı kazanılmış halk umut dolmuştur.

beylik edebiyat dedikleri memleket edebiyatına ilk karşı çıkış öz - saf şiir anlayışıdır. diğer sistemli karşı çıkış ise; garipçiler tarafından olacaktır.
yedi meşaleciler
önsöz yazarak yeni edebiyatın fikirlerini açıklamışlar memleket edebiyatını eleştirmişlerdir.
taklitten uzak duracaklardır.
"dünün mızmız ve soluk hisleri" dedikleri servet-i fünun'u,
"son zamanların renksiz ve dar ayşe - fatma terennümü" dedikleri memleket edebiyatını eleştirirler.
kendilerinden önceki akımlara karşı çıkmışlardır.
"zerrattan şümusa kadar her şey şiirdir." düşüncesinde olanlara karşı çıkmışlardır.
divan edebiyatını kullananlara " hep aynı vefasız sevgiliden bahsetmekten başka bir şey bulamııyor musunuz;?" demişlerdir.
ama bu eleştirileri yapmalarına rağmen kendileri de benzer söyleyişleri kullanmışlardır.
konuları genişletip, canlılık, samimiyet, yenilik katmak amaçları olmuştur.
şimdiki edebiyattan tatmiinsizlik, memnun olmama, bıkkınlık vardır.
fakat yedi meşale önsözünde yapacakları anlayışlara uymamış tekrara, taklite düşmüşlerdir. mahalli unsurlara karşı çıkarlarken, kendileri de alafranga öğelere yer vermişlerdir. parnas akımına yaklaşan kullanımları vardır.
halit fahri ozansoy onlar için şöyle der:
" okudukları garp şair eserlerini, mahalli renklerle süslemeden ilk tasvirler ile yazdılar!"
memleketçi edebiyat döneminin sonrasında milli duygular yerine sanatsal duyguların ön plana çıkarılarak, "sanat sanat içindir" anlayışı ve bu anlayışın gereği olarak bireysel konular işlenmiştir.